"Türkiye'ye sıklıkla eleştiri yapan ülkeler arasında Fransa, Almanya, İngiltere, İsveç, İspanya, Hollanda, ABD gibi Batılı demokrasiler bulunuyor. Peki, bu ülkelerde sınırsız basın özgürlüğü mü savunuluyor? Gazeteciler, medya çalışanları, muhabirler bu ülkelerde sorunlarla karşılaşmıyorlar mı?"
'ONLAR BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE SINIFTA KALDILAR'
15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Washington merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch — HRW) Türkiye'nin 131 basın kuruluşunu kapatmasını eleştirmiş ve "OHAL meşru amacının dışlında, ifade özgürlüğünü bastırmak için kullanılıyor" demişti. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ise Cumhuriyet gazetesi yöneticilerinin tutuklanmasına tepki gösterirken bunu 'gücün küstahça kötüye kullanımı' olarak nitelemişti. Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters Without Borders) da Özgür Gündem, IMC TV ve DİHA gibi basın kuruluşlarının kapatılması ve çalışanlarının tutuklanmasına "Basın kuruluşlarını kapatmak sansürün son noktasıdır" diye tepki göstermişti.
Bu tepkilere karşılık Batı ülkelerindeki basın özgürlüğü üzerine araştırma yapan BYEGM, bu ülkelerin ülkelerin basın özgürlüğünde sınıfta kaldığını açıkladı.
Kurum, buna örnek olarak İngiltere'yi gösterdi. İngiltere'de 16 Kasım'da yürürlüğe giren ve telekomünikasyon şirketlerine kullanıcılarının bilgilerini izleme yetkisi veren yasayı hatırlatan BYEGM, bu yasanın Türkiye'deki telekomünikasyon izleme yasalarıyla benzerliğine dikkat çekti.
'SNOWDEN'IN HARD DİSKİNİ İMHA ETTİRDİLER'
BYEGM, eski CIA çalışanı Edward Snowden'ın 2013 yılında Guardian'a verdiği gizli belgelerin tutulduğu hard diskin imha edilmesi için İngiltere'nin talimat verdiğini de hatırlattı. BYEGM'nin örnek verdiği diğer ülkeler ise Fransa, Almanya, ABD ve İsveç.
Kurum, Fransa'da Nisan ve Mayıs aylarında çalışma yasasına karşı gerçekleşen protestolarda polisin bir gazetecinin fotoğraflarını sildiğini, bir kameramanı da 'tartakladığını' belirtti.
ABD'de ise 2 yıl önce gerçekleşen Baltimore eylemlerinde 14 gazetecinin 'tutuklandığını ve polis şiddetine maruz kaldığını' hatırlatan BYEGM, o tarihten sonra ABD'de gözaltına alınan bazı gazetecilere dikkat çekti.
BYEGM, basın özgürlüğü araştırmasını Marksist teorisyen ve Sitüasyonist Enternasyonel'in kurucusu Guy Debord'a referans vererek sonlandırdı:
"Örnekleri çoğaltmak pek tabii mümkün fakat bu kadarı bile tablonun bütününü görmek açısından yeterli… Guy Debord, başyapıtı Gösteri Toplumu'nda 'gösteri toplumu, mevcut düzenin kendisi hakkında verdiği kesintisiz söylev, onun övgü dolu monologudur' der. 'Batılı demokrasiler' de Türkiye'yi bu kendi kurdukları fakat kurallarına uymadıkları 'gösteri toplumunun parçası kılmaya' çalışmaktadır."
Sitüasyonist Enternasyonel, 1957 yılında Avrupa'daki avangart sanatçılar, entelektüeller ve siyasi teorisyenler tarafından kurulan uluslararası bir Marksist hareketti. Sürrealizm ve Dadaizmden etkilenen bu anti-otoriter sitüasyonistler, Fransa'daki 1968 ayaklanmasını da entelektüel açıdan etkilemişti.