Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 9 Ağustos'ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile St. Petersburg'da, 4-5 Eylül'de Çin'de düzenlenen G20 zirvesinde ve ekimde İstanbul'da bir araya geldiklerini hatırlatan Karlov, bu görüşmelerde iki ülke ilişkilerinin ve uluslararası gündemin etraflıca ele alındığının altını çizdi.
İki ülke dışişleri bakanlarının Alanya'da yapacakları Ortak Stratejik Planlama Grubu Toplantısı'nın ise ilişkilerde başlayan yeni dönemde ilk kez yapılacak olmasının simgesel bir anlam taşıdığını belirten Karlov, toplantıda ikili ilişkilerin yanı sıra Suriye ve Ukrayna'daki son durum gibi bölgesel gelişmelerin de ele alınacağını kaydetti. Karlov, "Bu toplantının dışişleri bakanlıkları arasındaki işbirliğinde kilit rol oynayacağını düşünüyoruz" diye konuştu.
‘UÇAK KAZASININ ÖNCESİNDE EKONOMİK İLİŞKİLERİMİZ ÇOK BÜYÜK BİR HIZLA GELİŞİYORDU'
Başbakan Yıldırım'ın 5-6 Aralık'ta Rusya'ya yapacağı ziyarette ele alınacak en önemli konunun ekonomik ve ticari ilişkiler olacağını ifade eden Karlov, "Malumunuz, talihsiz uçak kazasının öncesinde ekonomik ilişkilerimiz çok büyük bir hızla gelişiyordu fakat aynı şekilde de en büyük zarar gören unsur ekonomik ilişkilerimiz oldu. Tahminlerimize göre kriz öncesindeki rakamlara ulaşabilmemiz için en az bir buçuk veya iki yıl süreye ihtiyaç var. Fakat temenni ve niyetimiz sadece eski rakamlara ulaşmak değil, ekonomik ilişkilerimize çok farklı bir boyut kazandırmak ve bunu yeni bir safhaya taşımaktır" şeklinde konuştu.
Karlov, iki ülke ilişkilerinin temel istikametinin enerji sektöründe Türk Akımı projesi ve Akkuyu Nükleer Santral Projesi olduğunu söylerken, diğer işbirliği alanlarına ilişkin de şu bilgileri verdi:
"Yıllar boyu Türk inşaat firmaları müteahhitlik hizmetinde birinci konumdaydı. Temennimiz yavaş yavaş toparlanma sürecinden geçerek yine aynı konuma gelmeleri. Şu anda iki ülke arasında bir yatırım fonunun kurulması gündemde. Sadece iki ülke arasında sınırlı kalmayarak üçüncü ülkelerle de ortak hareket edilmesi konuşuluyor. Bunu her iki ülke için de güzel imkanlar doğuracak bir girişim olarak değerlendiriyoruz.
İki ülke arasındaki üst düzey işbirliği konsey toplantılarının bir anlamda ortak bakanlar kurulu toplantısına dönüştü. Bu toplantılarda her seferinde en az 5-6 kilit bakan bulunur. Dolayısıyla, onu da ortak bir kabine toplantısı olarak değerlendirebiliriz."
Karlov, en yakın toplantının 2017'nin ilk yarısında yapılmasının planlandığını belirtti.
Büyükelçi Karlov, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türkiye'nin ŞİÖ'ye katılmayı değerlendirebileceği yönündeki sözlerini de değerlendirdi.
"Türkiye statüsünü değiştirmek ve tam üyelik sürecini başlatmak istediğinde, üye olduğunda örgütün yürüttüğü ortak çalışmalarda çok daha etkin bir rol alabilecektir. Rusya olarak Türkiye ile her anlamda ikili ve uluslararası platformlarda her türlü işbirliğine hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Hem Kazakistan'ın, hem de Çin'in beyanatlarına bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti'ni ŞİÖ üyesi olarak görmek istediklerini belirtiyorlar. Her şey tamamen Ankara'nın kararına bağlıdır. ŞİÖ'ye üyelik sürecinde biz Rusya olarak Türkiye'den Avrupa Birliği'yle (AB) ilişkilerin soğutulmasını veya durdurulmasını hiç bir şekilde talep etmeyeceğiz."
‘SURİYE'DE BARIŞ SÜRECİNE SAĞLIKLI MUHALEFET DE DAHİL OLMALI'
Karlov, Türkiye ve Rusya'nın Suriye'deki çatışmaların durdurulması konusunda hangi işbirliği adımları attığına yönelik soruya karşılık da her ne kadar Suriye konusuna yaklaşımları farklı olsa da, ana başlık üzerinde işbirliği ve mutabakatın mevcut olduğunu anlattı. Mutabakatlardan ilkinin Suriye'nin toprak bütünlüğü, ikincisinin ise Suriye'de barışın tesisinin ancak siyasi adımlarla olabileceği konusunda olduğunu dile getiren Karlov, barışın tesisinin ancak ortaklaşa atılacak adımlarla mümkün olabileceğini düşündüklerini belirtti. Karlov, "Barış sürecinde tabii ki sadece Esad ve Suriye iktidarının değil, sağlıklı muhalefet olarak adlandırdığımız grupların da mutlaka dahil edilmesi gerektiği kanaatini taşıyoruz. Bu sürece katılmaya hakkı olmayan tek grup terör unsurlarıdır. Bu anlamda hem uluslararası katılımcıların ve özellikle Türkiye ve Rusya'nın bu noktada ciddi bir rol üstlenmeleri gerektiğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
İki ülkenin savunma sanayi işbirliği çalışmalarını ve genelkurmay başkanlarının son dönemde yaptığı karşılıklı ziyaretleri değerlendiren Karlov, 11 yıl sonra yapılan bu üst düzey ziyaretleri simgesel anlamda çok önemli bulduklarını belirtti.
Karlov, Türkiye'nin hava savunma sistemi için Rusya'dan teklif alacağı yönündeki haberlere ilişkin, Rusya'nın savunma sanayi ihracatı konusunda dünyada ikinci sırada olduğunu vurgulayarak Rusya'nın savunma sanayi ihracatında hava savunma sistemlerinin büyük paya sahip olduğunu söyledi.
İki ülke arasında bu yıl sona ermeden savunma sanayi işbirliği komisyonu toplantısının yapılmasının planlandığını belirten Karlov, "Şu anda hava savunma sistemlerinin Türkiye'ye tedariki için herhangi bir engel görmüyoruz. Hatırlarsanız birkaç sene evvel Türkiye'nin açtığı hava savunma sistemi ihalesine biz de katıldık. Bu, komisyon toplantısında mutlaka gündeme gelecek konulardan bir tanesi" dedi.
‘SENEYE TURİST SAYISI MİLYONLARI BULACAKTIR'
Rusya'dan Türkiye'ye gelen turist sayısının eskisi gibi 4 buçuk milyona ulaşmasından memnuniyet duyacağını ancak sektörün toparlanmasının zaman alabileceğini kaydeden Karlov, "Her koşulda önümüzdeki sene içinde Türkiye'yi Rusya'dan ziyaret edecek turist sayısının birkaç milyonu bulacağını tahmin ediyoruz" diye konuştu.
Karşılıklı turizmi engelleyecek tüm hususları kaldırdıklarını ve charter seferlerinin de başladığını vurgulayan Karlov, Türk turizm şirketlerinin yapacağı hazırlıkların ve fiyat tarifesinin de turist sayısını etkileyeceğini belirtti.
Rus turistlerin bazılarının Akdeniz'deki turistik tesislere birçok kez geldiğine dikkati çeken Karlov, Türkiye'nin doğası ve tarihi yerlerinin tanıtımının yapılması halinde Rus turistleri cezbedebileceğini söyledi.
Türk Akımı projesinde Türkiye ve Rusya arasında 10 Ekim'de imzalanan hükümetlerarası anlaşmanın, inşaat çalışmalarının başlamasına olanak tanıdığını belirten Karlov, gelecek yıl içinde boru hattının döşenmesine başlanmasını beklediklerini, 2019'da da ilk gazın bu boru hattından gelmesini temenni ettiklerini vurguladı. İlk etapta iki boru hattının döşenmesinin öngörüldüğünü belirten Karlov, "Bu, tamamen Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacını karşılayacak kapasitede, fazlalıklar tabii ki anlaşma gereği, üçüncü ülkelere, Güney Avrupa'ya sevk edilebilecektir ya da Türkiye'nin artan iç talebini karşılayacaktır. Türkiye'yi doğalgaz açısından transit bir merkez olarak görmek istediğimizi daha önce de belirtmiştik" diye konuştu.
Karlov, Akkuyu Nükleer Santrali inşaatı konusunda Rusya'nın Türkiye'yle işbirliğini hiçbir zaman kesmediğini ve inşaatın hızlı ilerleyebilmesi için gerekli mevzuatın meclisten geçtiğini hatırlattı.
Santralde çalışacak nükleer enerji uzmanları konusunun da önemli olduğunu belirten Karlov, yaklaşık 250 Türk öğrencinin Rusya'nın değişik üniversitelerinde nükleer enerji mühendisliği bölümlerinde öğrenim gördüğü bilgisini verdi.
'15 TEMMUZ GECESİ ‘KİMİ DESTEKLEYELİM' DİYE SORMADIK'
Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve Türkiye'deki darbe girişimini de değerlendiren Karlov, Rusya'nın Gülen hareketiyle mücadele etmeye 2006 yılında başladığını ve ülkesinde FETÖ'yle ilişkisi olan okul ya da sivil toplum kuruluşu gibi tüm unsurların yıllar önce yasaklandığını söyledi. Karlov, "15 Temmuz gecesinde Rusya olarak 'Kimi destekleyelim, kime destek çıkalım' diye bir sorumuz da yoktu zaten, çünkü cevap belli. Devlet Başkanı'mız, Sayın Erdoğan'ı arayarak destek veren ilk dünya lideri olmuştur" diye konuştu.