"Referandumda aynı yüzde 49.5'u aldığında seçimi kaybettin demektir" ifadesini kullanan Türkeş, "Referandumu kaybetmek cumhurbaşkanının yasal ve meşru olduğunu tekrar tartışmaya açar. AK Parti'nin buna dikkat etmesi lazım" diye konuştu.
28 Ağustos 2015'te dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun geçici seçim hükümetinde görev alması yönündeki teklifini kabul eden, MHP'den ayrılarak AK Parti'ye geçen Tuğrul Türkeş, eski lideri Bahçeli'nin başkan yardımcılığı istediğine dair iddiaları değerlendirdi. Türkeş, "Eğer medyanın speküle ettiği gibi müşahhas bir talebi varsa bu açıkçası beni daha rahatlatır" dedi.
Tuğrul Türkeş'in Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'e verdiği söyleşi şöyle:
AK Parti geçen hafta başkanlık düzenlemesini içeren mini anayasa paketini eski partiniz MHP ile paylaştı. Başbakan Binali Yıldırım iki tarafın ‘cumhurbaşkanlığı' tanımının yanı sıra bir ya da iki yardımcısı olacağı üzerinde anlaşıldığını açıkladı. AK Parti ile MHP'nin bu kadar hızlı anlaşmasının arkasında ne var?
Bu konu epey uzun bir süredir AK Parti'nin gündeminde öncelikli madde. Bir şekilde halledilmesi için iyi niyet ve gayret var. Aniden, bir davet olmaksızın Sayın Bahçeli ‘Ben varım, bu işe katkı sunayım' diye çıktı. AK Parti'nin ‘Yok kardeşim senden gelecek hayır Allah'tan gelsin' demesini beklemezsiniz değil mi? Sayın Bahçeli öyle deyince AK Parti de ‘Memnuniyetle, buyur katkını sun, zaten gündemimizdeydi. Allah razı olsun' dedi.
İki tarafın da reflekslerini biliyorsunuz. Bahçeli'nin bu çıkışının ardında Erdoğan için işleri kolaylaştırmanın ötesinde bir strateji var mı?
Sayın Bahçeli çok deneyimli ve kurt bir siyasetçidir. Şüphesiz ki bir stratejisi vardır. Bu stratejisindeki öncelik de kendi partisinin başarısı olmalıdır ve öyledir de. Retorikte ‘Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben' dense dahi ben pratik uygulamalarda parti menfaatinin öncelikli olarak gözetildiğini bilen birisi olarak söylüyorum.
Şöyle bir eleştiri var; başkanlık meselesi uzun zamandır Tayyip Erdoğan'ın siyasi hedefi dolayısıyla Bahçeli de kendiliğinden destek verip ortak olarak Erdoğan'ın projesine payanda oluyor.
Oluyor… ‘Mu?' Bu ‘mu'yu büyük yazıp yanına da bir soru işareti koymak lazım. Şöyle bakalım. Birincisi, Tayyip Bey'in bunun Türkiye için daha iyi bir çözüm olacağını düşündüğü için ısrar ettiği kanaatindeyim. Kendisi 2019'a kadar seçilmiş bir cumhurbaşkanı, 2019'dan sonra da bir dönem daha seçilme hakkı var. Yani 2024'e kadar mevcut yasalarla cumhurbaşkanlığını ve yönetimini sürdürecek bir şahsiyetten bahsediyoruz. Günlük siyasi hengamenin içinde bu gerçek göz ardı ediliyor. ‘Başkanlığı kendine istiyor'a indirgemek konuyu baştan anlamamaktır.
'ÖZAL REFERANDUMU YÜZDE 49.8 İLE KAYBETTİ'
Sayın Bahçeli'nin hesabı, başkanlık pazarlığı içinde idamın geri getirilmesini kopartmak olabilir mi?
'SİYASİ AKIL DAHA İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ'
Neden bu uyarıyı yapma gereği duyuyorsunuz? Hükümete yakın medyadaki kamuoyu araştırmalarına göre başkanlığa halk desteği yüzde 60'larda.
Birincisi, biz bunu bilmiyoruz. İkincisi Bahçeli'nin niyeti ne olabilir diye sormuştunuz. İhtimaller üzerinde duruyoruz onun için anlatıyorum. Meclis'te 40 milletvekiliyle iktidar partisine bir zarar veremezsin ama yanlış bir adım attırırsan referandumda yüzde 49 dahi alsa AK Parti referandumu kaybetmiş olur ve opsiyonlardan biri de takviminden önce seçim yenilemek olabilir. Ben parti içinde de bunu söylüyorum. Onun için de rahatlıkla bir gazeteciyle de kamuoyuyla da paylaşıyorum. AK Parti'nin bu tuzağa karşı çok dikkatli olması gerekir.
Bahçeli'nin anayasa değişikliğine desteği herkesin algıladığının aksine bir siyasi tuzak olabilir diyorsunuz.
İki lider kendi aralarında görüşüyor. Eğer medyanın speküle ettiği gibi müşahhas bir talebi varsa bu açıkçası beni daha rahatlatır.
Yani başkan yardımcılığı istiyorsa kendisine mesela bu iktidarı rahatlatır, öyle mi?
O veya ‘Başkanlık için referanduma gidelim, bu arada da bir milli mutabakat hükümeti olsun. MHP'yi de alın ki yüzde 50'yi aşmış bir iktidarla halledelim' gibi elle tutulur bir talepse zikrettiği, bu AK Parti'yi rahatlatır.
Ama sizin kafanızda Bahçeli'nin asıl niyetiyle ilgili soru işaretleri var, doğru mu?
'HDP ALTIN FIRSATI DEĞERLENDİREMEDİ'
Madem anayasa mutabakat aranmadan hazırlanmamalı, Meclis'te temsil edilen HDP'nin görüşü de önemli değil mi?
Bir kere HDP'nin bu sistemin içinde oynayıp oynamayacağına karar vermesi lazım. Son 2-3 aydaki HDP tavrını, tereddütleri var diye görüyorum. Selahattin Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığı adaylığıyla birlikte HDP Türk demokrasisi içinde bir altın fırsat yakaladı. Bunu yeterince değerlendiremedi. Tekrar Meclis'teki yasal bir parti formatına dönüp Türkiye'nin meseleleriyle uğraşmaya başlarlarsa muhakkak ki anayasayla ilgili de bir fikri olacaktır, onu da dikkate almak gerekir.
'AK PARTİ MİLLİYETÇİLİĞİ İYİ YOLDA'
MHP'de siyaset yaptığınız yıllarda AK Parti'nin milliyetçilik anlayışını son derece eleştiren bir Tuğrul Türkeş vardı. Bugün AK Parti'nin milliyetçilik anlayışında, tonunda sizin skalanıza göre bir farklılaşma var mı?
Var tabii ki canım bunu herkes söylüyor. Benim söylemem yanlış olur ama kamuoyunun algısı bir kere bunun daha iyiye gittiği noktasında.
'HUKUKU YUKARI ÇIKARMAMIZ GEREK'
İkincisi, 14 aylık AK Partili olma dönemime değinecek olursak şunu söylemek isterim. Burada iyi niyetle birçok şey yapılmaya çalışılıyor. Dışarıdan yeterince görünmüyor ama ilde, ilçede insanlar hakikaten iyi niyet ve gayretle çalışıyor.
Ekonomiyi daha iyi yapabilmek için, yabancı yatırımcıyı getirmek için daha stabil bir hukuk sistemi lazım. Türkiye'ye gelecek yatırımcı için sadece ‘Ben ekonomiyi büyütüyorum' beyanı yetmez. ‘Hukuku da daha stabil hale getireceğim' demen lazım. Buraya milyon dolarlar getirecek yatırımcılar hukuk sistemine bakar, ‘Orada bir istikrar var mı, paramı rahat getirip çıkarabilir miyim'… Bunlara bakarlar. Bunlarda hukuku daha da yukarı çıkarmamız gerekiyor. Öncelik budur.
'İDAMA KARŞIYIM'
İdam cezası 2002'de kaldırılırken koalisyon ortağı olan MHP'nin lideri Devlet Bahçeli'ye ‘bu karara ortak olma' diye mektup yazmıştınız.
Bugün hâlâ aynı noktada mısınız?
Ben bugün Türkiye'de idamın geri getirilmesinin zor olduğunu, faydasından çok zararı olacağını düşünüyorum.
Bu düşüncenizi Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ve parti içi tartışmalarda paylaştınız mı?
Birçok platformda dile getiriyorum. Milletvekili arkadaşlarımızla da konuşuyoruz. Hepsi bilir ki Tuğrul idama karşı.
Sizin şahsen karşı olmanızı bir kenara bırakırsak idam retoriği siyaseten neden gündemde tutuluyor? ABD Fetullah Gülen'i iade ederse idam edilmesinin önü açılsın diye mi?
Hayır, ben öyle okumuyorum. 15 Temmuz'da vahşi bir darbe girişimi oldu, oradaki faillerin maksimum cezaya çarptırılması için. Yani bir şahıs için değil. Ve bu istek halktan geliyor.
Bu eğer halkın talebiyse, siz neden karşısınız?
21. yüzyılda bölgede lider olmak isteyen ve bu potansiyele sahip 80 milyonluk, nüfusunun yarısı 30 yaş kademesindeki bir Türkiye'nin düne değil yarına bakması gerektiğine inanıyorum. Biz ne olduktan daha önemlisi ne olacağız. Bir vizyonumuzun olması lazım. Türkiye Avrupa ile Asya arasındaki konumuyla büyük bir güçtür. Türkiye'nin kararlarını yarına yönelik adımlarına göre vermesi gerekir. Bu tip kararlar bizi geri bırakır.
'HALK TRAVMA NEDENİYLE BUNU KONUŞUYOR'
Türkiye çok ciddi bir travma geçirdi. 15 Temmuz'un ardından idam tartışması yapanları da çarmıha germeyi doğru bulmuyorum. 15 Temmuz vahşi bir ekibin hepimize yaşattığı bir travmadır. Bunu 6 yaşından beri ihtilalleri yaşamış birisi olarak söylüyorum. Burada oturup şu kapıyı havaya uçuracaklar mı, ha geldiler ha geliyorlar diye bekleyen adam travma geçirmemiş olabilir mi? Ve bunun üstünden daha sadece 4 ay geçti. Bakın ben idamın geri getirilmesine karşıyım dedim başta ama bu travmayı da Avrupalının görmesi ve anlaması lazım. Ama halk bir travma nedeniyle bunu konuşuyor diye Avrupa'nın aşırı sağcı partilerinin çoğunlukta olduğu Avrupa Parlamentosu ilişkiler durdurulsun diyecek!
'OHAL'DE ANAYASA DEĞİŞMEZ'
Hem hükümet hem de MHP, CHP'ye işin ucundan tutma çağrısı yaptı. CHP de tepki gösterdi ve halkı miting meydanlarına davet etti. Anayasa değişiklikleri total mutabakat metinleridir. CHP'nin sorumluluğu var. Bu konuyu sokakta çözmeye kalkamaz. Anayasa değişikliğinde iki şey yapılamaz. Bir, OHAL kapsamındayken anayasa değiştirilemez.
OHAL en son 19 Ocak 2017'ye kadar uzatıldı. Binali Yıldırım anayasa değişikliğini ocak sonunda Meclis'e getirmek istediklerini açıkladı. Yani hükümetin anayasa takvimi buysa size göre OHAL yeniden uzatılmamalı, doğru mu?
Diyelim ki hükümet ocak sonunda yeniden uzattı OHAL'i. Ondan sonra yapılır referandum. Önce yapılmamalı.
Bunu siz açıkça parti içinde tartıştınız mı? Ben bunu söyledim. Şimdi bu röportaj yayınlandıktan sonra buradan duman çıkabilir. Ama iyi olur çünkü bunun tartışılması gerekiyor. OHAL'i tatbik ettiğin bir ülkede anayasa gibi temel bir yasayı değiştirmemelisin. Bunu CHP'nin sorumluluğuna ve vebaline işaret etmek için söylüyorum. İkincisi de anamuhalefet olan bir siyasi parti de ‘Ben sokaklarda çığırtkanlık yaparım' diye çıkamaz bu işin içinden. Lehindedir, aleyhindedir ama elindeki neyse dökmek zorundadır. Sen sokak çocuğu değil, anamuhalefet partisisin. Bakın ben size kendi sorumluluğumuzun altını çiziyorum; OHAL içinde yapmaya kalkarsak çok tartışma çıkartır. Umuyorum ki OHAL'in arkasından yapılacaktır referandum.
Geçen sene MHP'den ihraç edildiğinizde…
Etmediler de hâlâ süreç devam ediyor.
Nasıl?
İş Sayın Cumhurbaşkanı'yla görüşmeme dayandırıldı. Daha sonra da anayasal bir faaliyet olan seçim hükümetinde görev aldığım gerekçesiyle partiden ihraç edildim. Bugün, saygıdeğer Bahçeli'nin Külliye'ye sık sık gidip geldiği bir dönemde, bir milli mutabakat hükümetinin, hatta kendisinin başkan yardımcılığının konuşulduğu bir ortamda benimle ilgili iddiaların topyekûn düşmüş olmasını bekliyorum.
Size MHP içinde yapılan muameleyi parti içinde son 2 yılda çıkan lider adayları Meral Akşener, Sinan Oğan, Ümit Özdağ gibi isimlere yapılan muameleyle birlikte değerlendirince Bahçeli'nin bir tek adam sorunu olduğunu düşünüyor musunuz?
Ben AK Parti milletvekiliyim ve başbakan yardımcısıyım. Muhalefetteki partiyle ilgili yorum yapmayı etik bulmuyorum.
15 Temmuz sonrası ‘Alparslan Türkeş'i de aslında FETÖ'cüler zehirledi' iddiası ortaya atılınca çok sinirlendiniz.
Bunun aslında büyük bir kısmını onlar yapıyor, işi sulandırmak adına. Sizin hiçbir alakanız yok, FETÖ'cü biri sizi de ihbar ediyor FETÖ'cü diye. Bu tuzağa düşmemek lazım. Türkeş 80 yaşındaydı, tıbben ani kalp durması sonunda hakkın rahmetine kavuştu. Doktorların verdiği bilgiler normal bir ölüm olduğudur.