İlhan İşbilen'e ilk soruyu davanın sanıklarından Silivri Cezaevi'nde tutuklu olan Hidayet Karaca yöneltti. Karaca önce avukatının salonda olup olmadığını sordu. Mahkeme başkanı avukatının salonda olduğunu belirtmesi üzerine Karaca, "Ben nasıl hukuki yardım alacağım, ben Silivri'deyim, avukat Ankara'da" dedi. Mahkeme başkanı da gerekirse nakil için yazı yazabileceklerini söyledi.
Karaca, İstanbul'da alındığı belirtilen bir ifadede İlhan İşbilen'e Ali Babacan'a, BDDK'ya (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) götürülmek üzere bir mektup verdiğinin iddia edildiğini belirtilerek "Ben böyle bir mektup verdim mi?" diye sordu. İşbilen ise "Ben öyle bir mektup götürmedim" dedi. Karaca bu durumun Ali Babacan'a da sorularak teyit ettirilmesi gerektiğini talep etti.
‘4 YIL İÇİNDE ORADAN HERKES UĞRADI GEÇTİ'
Duruşmada Mahkeme Başkanı Selfet Giray, İşbilen'in ifadesindeki çelişkileri gidermek üzere çeşitli sorular yöneltti. Giray, İşbilen'e özellikle ABD ziyaretlerinin sebebini sordu. İşbilen ise "AKP'nin eski Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem'le birlikte, 4 yıl süreyle o konferanslar yapılırken,devlet olarak milletvekilleri olarak gidilirdi. Davutoğlu'nun ailesi ile birlikte 4-4 buçuk saat Gülen'in evinde kaldığını biliyorum. 4 yıl içinde oradan herkes uğradı geçti" dedi.
Mahkeme başkanı, İşbilen'e ABD'ye hangi amaçla gittiğini sordu "Ziyaret amaçlı" diye yanıt vererek "AKP'nin kendisine çok ciddi teveccühü vardı, ondan gidiliyordu" dedi.
‘OBAMA'YI 'BABA' OLARAK YAZMIŞLAR'
Mahkeme Başkanı'nın üzerinde durduğu konulardan biri ise dinler arası diyalog ve Fethullah Gülen'le birlikte gerçekleştirilen Vatikan ziyareti oldu. Mahkeme Başkanı Giray, Vatikan'a neden gidildiğini sorması üzerine İşbilen "Dinler arası diyalog, sonradan Cumhurbaşkanı, Başbakan tarafından resmiyete döküldü. Bunun devlet eliyle yapılması için girişim oldu. Sayın Erdoğan sanırım 10 yıldır bunu destekliyor. Eline aldı bu işi" dedi.
‘GÜLEN'İ TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİ OLARAK KABUL ETMİYORUM'
Mağdur müştekilerden Ahmet Tatar, İşbilen'e TUSKON üyesi olup olmadığını sordu. İşbilen, "Hayır ama İstanbul Deniz Ticaret üyesiyim. İşadamıyım tüm etkinliklerine katılıyordum herkes gibi. Kendileri kaydettiyse bilemem" dedi. Mağdur müştekilerden Önder Gökçekaya, İşbilen'e "Gülen'i terör örgütü lideri olarak kabul ediyor musunuz?" diye sordu İşbilen "Hayır etmiyorum" diye yanıtladı.
İşbilen'in avukatı eski CHP Milletvekili Atilla Kart, 15 Temmuz'un darbe ve işgal girişimi olduğunu, cumhuriyetin milli kimliğinin de hedef aldığını belirterek "Evet bu kalkışmayı yapan herkes yargılanmalı. İç ve dış bağlantıları var ama birileri bu maddi gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor" dedi.
‘KUDDİSİ OKKIR'IN ADINI AĞZINA ALMA'
İŞBİLEN İÇİN TAHLİYE TALEBİ
Kart, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin cemaate yasallık, meşruiyet dahası imtiyaz tanırken birilerinin bugünkü 1986-1989'daki vakıf faaliyetleri yüzünden suçlandığını belirterek İşbilen'in suç tarihinin 17 Aralık 2013 ve sonrası gösterildiği, öncesine ait hiç suç teşkil eden bir faaliyeti olmadığı gibi sonrasında da ortaya konan herhangi bir suçlama bulunmadığını söyledi. Silivri'den sonra Sincan'lar yaratıldığını ileri süren Kart, İşbilen hakkındaki delillerin toplandığını, kaçma şüphesinin olmadığını, yargılamanın ister istemez zaman alacağını dikkate alınarak tahliyesini talep etti.
‘BUNLARLA AYNI ORTAMDA BULUNMAKTAN HİCAP DUYUYORUM'
İddanameye göre ‘FETÖ'nün gayri resmi işlerini yapmakla' suçlanan Dilaver Azim savunmasına Özbek asıllı olduğunu, Türkçe konusunda sıkıntı olabileceğini, ağzından yanlış kelime çıkması konusunda peşinen özür dilediğini belirterek başladı. Ardından 15 Temmuz'u kınayan, şehitlere rahmet, yaralılara şifa dileyen Azim şunları söyledi:
"1989'da Orta Asya'dan geldim. 2.5-3 yıl Süleyman Efendi yurtlarında kaldım. Ticaret hayatına başladım. FETÖ ile yakından uzaktan ilgim yok. 2012'de bir tefeciyle ilgili şikayetçi oldum. Operasyon yaptılar. Bunlar 4-5 ay cezaevinde kaldı. Çıktıktan, 17 Aralık'tan sonra gidip beni FETÖ'cü diye şikayet etti. İki kere takipsizlik verildi. Sadece tefeci mağduruyum. Bunlarla aynı ortamda bulunmaktan hicap duyuyorum. Ben Türk milliyetçisiyim. Ben FETÖ'cü olsam 2008'de 2-3 ay cezaevinde yatar mıydım? Ne İsa'ya ne Musa'ya yarandım. Dilime hakim olamayıp bazı güvenlik görevlilerine küfretmişim, özür diliyorum."
Azim, Mahkeme Başkanı Giray'ın hakkındaki iddialara ilişkin sorularını cevaplandırırken "Tefeciler halen 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. Ne yapacaktım şikayetçi olmayıp da mafyacılık mı yapacaktım? FETÖ'cü değilim. 20 yıldır bunlara deccal diyen insanım. Benim suçum ne? 11 aydır derdimi kimseye anlatamıyorum. Bunlarla aynı ortamda kalmak istemiyorum" dedi.
Azim "Bunlara yaklaşmışsam bana 1000 yıl verin. Herkes hizmet hareketi derken ben bunlar PKK'dan daha tehlikeli demişim. 11 aydır kafayı yiyorum. Bu adamlarla yargılanmaktansa idam etseniz daha iyi. FETÖ'den mağdur olmuşum, FETÖ'cülerle yargılanıyorum" ifadelerini kullandı. Azim'den sonra avukatı Şahin Helvacı savunma yaptı.