Rusya’dan uzmanlar, bu talebe olumlu bakmakla birlikte, böylesi bir durumda Türkiye’nin NATO’dan ayrılması gerekeceğine dikkat çekerken, Çin, konunun değerlendirilebileceğini duyurdu.
Peki ŞİÖ, AB’ye alternatif olabilir mi? Ankara Politikalar Merkezi kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi Hasan Kanbolat ile konuştuk.
'ŞİÖ'YÜ AB VEYA NATO’YA ALTERNATİF GÖRMEK YANLIŞ'
"ŞİÖ, 1996 yılında Şanghay Beşlisi olarak kurulmuştu. Rusya ve Çin’in önderliğinde Kazakistan, Tacikistan ve Kırgızistan eski Sovyet ülkeleri ile katılımıyla 5 ülke arasında kurulmuştu. 2001 yılında da Özbekistan katıldı. Örgüt Şanghay İşbirliği Örgütü adını aldı. 2001’de biraz daha kurumsallaştı. Şu anda altı üyesi, altı gözlemcisi var, altı da diyalog ortağı var. Gözlemciler Afganistan, Belarus, Hindistan, İran, Moğolistan ve Pakistan. Hindistan 2014 yılında, Pakistan ise 2006 yılında üyeliğe başvurusunu yapmıştı. 2017 itibariyle de üyelikleri kesinleşti. Diyalog ortakları ise Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Kamboçya, Nepal ve Sri Lanka olarak görülüyor. Bölge olarak bizim Şanghay İşbirliği Örgütü ile bir dirsek teması Ankara’nın bulunuyor. Örgütün sekreteryası Pekin’de. Özbekistan’ın katılımından sonra bölgesel terörle mücadele birimi kuruldu. Bunun da sekreteryası Taşkent’te. Bir devlet başkanları konseyi, hükümet başkanları konseyi, dışişleri bakanları konseyi ve bölgesel anti-terör yapısı bulunuyor. Fakat bu yapı güvenlik açısından bile bir NATO gibi yapı değil. Bu ileride bir askeri yapıya evrimleşir mi? Bir kutup haline gelir mi onu şu anda kestirmek mümkün değil.”
'AVRASYA EKONOMİK BİRLİĞİ AB'YE ALTERNATİF OLABİLİR'
"Rusya’nın öncülüğünde Kazakistan Ermenistan Belarus ve Kırgızistan’dan oluşan bir hem insan hem sermaye hem de ürünlerin serbest dolaşımını içeren Avrasya Ekonomik Birliği ancak AB’ye alternatif olabilir. Onun dışında bölgemizde bir alternatif bulunmuyor. Türkiye kanaatimce ŞİÖ’ye girerek veya yakınlaşarak AB’ye alternatif değil ancak tamamlayıcı ilişkiler içerisine girebilir. Bunun dışında bir alternatif söz konusu değil.”
'ORTA ASYA'NIN EN BÜYÜK KORKUSU ÇİN'
"Ama bu kutup haline gelmiyor. Orta Asya’ya baktığımız zaman bir Kırgızistan’la ya da Kazakistan’la Batı’nın ilişkileri, son derece iyi bir durumda. Burada Orta Asya’nın asıl amacı Batı’nın girişini değil Çin’in girişini engellemek. Orta Asya’nın bütün korkusu da Çin. Çünkü Kırgızistan dediğimiz devlet 5 milyon nüfuslu, Ankara’dan küçük bir nüfusa sahip. Ama altında 1 milyar 300 milyon nüfus var. Onun baskısı altında. Aynı şekilde Kazakistan. Türkiye’nin dört katı bir büyüklükte ancak İstanbul kadar bir nüfusa sahip. Onların ana korkusu Batı değil Çin.”
'RUSYA, BATI İLE DE İTTİFAK ARIYOR'
Rusya’nın doğalgaz için yeni pazarlar arayışında olsa ve doğalgazını Çin’e satsa da yine de iki güç arasında bir bilek güreşinin sürdüğüne işaret eden Kanbolat, "Rusya bir yandan da Sibirya’ya Çin’in girişini ve Çin vatandaşının girişini engellemek istiyor. Çünkü Sibirya’daki bir Yakut Cumhuriyeti, şimdiki adıyla Saha Federe Cumhuriyeti Hindistan büyüklüğünde bir cumhuriyet ama 1 milyon nüfusu var. Bomboş bir arazi. Bundan ötürü Rusya bu bölgede de Batı ile bir ittifak halinde Çin’e karşı. Yani bölge değişiyor” vurgusu yaptı.
'ÇİN BÖLGEDE EKONOMİK VE SİYASİ DAYANIŞMA ZEMİNİ İSTİYOR'
'TÜRK AYDINI AB İLE MÜZAKERELERİ DEMOKRASİ ÇITASI GÖRÜYOR'
'AB İLE DEMOKRASİYİ TAMAMEN ÖZDEŞLEŞTİRMEK DOĞRU DEĞİL'
Kanbolat, Türkiye’deki demokrasinin pek çok Batı ülkesinden daha önce uygulanmaya başladığının altını çizerek, “Türkiye’de demokrasinin kökenleri çoğu Avrupa ülkesinden hatta ABD’den bile tarihsel olarak daha geridir. 1877 yılında ilk yerel seçimleri yapıp sandığı halkın önüne koymuştuk. Yemen dahil olmak üzere bu seçim sandığı konmuştu. Türkiye’nin demokrasisisin köklü olduğunu görmemiz gerekiyor. Çok fazla endişelenmenin anlamı olduğunu düşünmüyorum” değerlendirmesi yaptı.