Basın toplantısında ilk olarak konuşan Çavuşoğlu, Almanya ile ikili ilişkileri geliştirmeye çok önem verdiklerini, Türkiye ve Almanya’nın terörizme karşı ciddi mücadele verdiğini ifade ederken Türkiye ve Almanya’nın IŞİD’le mücadele için kurulan uluslararası koalisyonun içinde olduğunu, sadece IŞİD’e karşı değil, bölgedeki diğer tehditlere karşı ortak mücadele verdiklerini kaydetti.
ÇAVUŞOĞLU: ALMANYA, TÜRKİYE’Yİ İKİNCİ SINIF BİR ÜLKE OLARAK GÖRMEMELİ
İki ülkenin aralarındaki ilişkilerde birbirlerine karşı aynı saygıyı göstermek durumunda olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “Bizim Avrupa ülkelerinden ve Almanya’dan beklentimiz şudur: Farklılıklarımız, değişik görüşlerimiz olabilir. Ama Türkiye’yi eşit bir ortak olarak görmek durumundasınız. Bizimle ilişkilerinizi her alanda iyiye götürmek istiyorsanız Türkiye’yi ikinci sınıf bir ülke gibi değil eşit bir ortak olarak görmek durumundasınız. Çünkü biz ortaklarımızı öyle görüyoruz, hiçbir ülkeye tepeden bakmıyoruz. İlişkilerimizi sorunlu zamanlarda bile geliştirmek istiyoruz” diye konuştu.
Almanya ile ilişkilerde Alman parlamentosunun aldığı ‘Ermeni soykırımı’ kararından sonra bir durgunluk yaşandığını, bunun Türkiye’nin arzu ettiği bir durum olmadığını söyleyen Çavuşoğlu şöyle devam etti: “Fakat Alman hükümetinin daha sonra yaptığı açıklamasından sonra tekrar ilişkilerimizi rayına koymak için karşılıklı çaba sarf ettik. Sayın Merkel ve özellikle de Steinmeier’in bu anlamdaki katkılarını takdirle karşılıyoruz. Keza Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanımız ve biz Dışişleri Bakanlığı olarak ilişkilerimizi eski günlere döndürmek hatta daha ötesine götürmek için adımlar attık. Bunun da karşılık bulduğunu görüyoruz. Ve özellikle birbirimizin tarihleriyle ilgili meclislerimizin karar alması doğru değildir. Burada Alman hükümetinin yaptığı açıklamada ‘Soykırım siyasi bir tabir değil hukuki bir tabirdir. Bir olayın soykırım olarak tanımlanabilmesi için mahkeme kararı gerekir. Esasen Almanya’nın yaptığı bu açıklama tüm dünyaya örnek olmalıdır.”
‘PKK’NIN ALMANYA’DA ÖZGÜRCE FAALİYETTE BULUNMASINI ARZU ETMEYİZ’
Çavuşoğlu, karşılıklı açıklamalar yerine diyalogu tercih ettiklerini, ne olup bittiğini anlamadan yapılan açıklamaların ilişkilere zarar verdiğini belirtirken “Bizim Almanya’dan elbette beklentilerimiz var. Her şeyden önce PKK teröristlerinin Almanya’da özgür bir şekilde faaliyette bulunmasını arzu etmeyiz. Bugüne kadar 4 bin 500 civarında PKK’ya yönelik açılmış dava var. Bizim iadesini istediğimiz PKK’lılar var. Darbe girişiminden sonra FETÖ bağlantılı kişilerin Almanya’da olduğunu biliyoruz. Diğer DHKP/C’liler gibi bazı teröristlerin Avrupa ülkelerinde maalesef özgürce faaliyet gösterdiğini biliyoruz. Farklı düşünebiliriz, ama terör konusunda bizim samimi işbirliği yapmamız gerekiyor” diye konuştu.
‘STEINMEIER TÜRKİYE’NİN ÖNEMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE ANLATTI’
Türkiye ve Almanya’nın ikili ilişkilerini karşılıklı saygı ve işbirliği anlayışıyla daha da ileriye götüreceğine inandığını söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye-AB ilişkilerinde Almanya’nın daha yapıcı katkısını beklediklerini ifade ederek “Dünkü dışişleri bakanları konsey toplantısında Frank-Walter Steinmeier’in tutumu takdire şayandır. Türkiye’nin önemini en iyi şekilde anlatmıştır, zorlu günlere, yaşanan sorunlara ve güven bunalımına rağmen bunu anlatması çok önemlidir” dedi.
‘ALMANYA’NIN TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNDE OYNADIĞI ROLÜ TAKDİR EDİYORUZ’
Çavuşoğlu, hiçbir zaman Türkiye’nin AB’ye ihtiyaç duymadığını söylemediklerini şu sözlerle ifade etti: “Türkiye’nin AB’ye, AB’nin de Türkiye’ye ihtiyacı var. Ama AB’nin sık sık Türkiye’ye olan ihtiyacı unuttuğunu, inkar ettiğini görüyoruz. Son zamanlarda bazı AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının ya da yöneticilerinin Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin durdurulması yönündeki görüşleri gerçekten Türkiye’de ve Türk halkında çok ciddi bir tepkiye yol açmaktadır. Türk halkının bizden isteği, onlar bu adımı atacağına siz bu müzakereleri durdurun diye sürekli baskı yapıyorlar. Biz bu süreci ancak birlikte karşılıklı, güvene dayalı adımlarla aşabiliriz. Bizim AB ile durup dururken neden problemimiz olsun? O sebeple AB’nin en önemli üyesi Almanya’nın buradaki rolü çok önemlidir. Bugüne kadar Almanya’nın ve Sayın Merkel’in Türkiye-AB ilişkilerinde, özellikle göç konusu gibi zorlu konularda oynadığı rolü de takdir ediyoruz ve teşekkür ediyoruz. İnanıyorum ki sayın dostum Frank-Walter’in yaptığı bu ziyaret ilişkilerimizin tekrar eski günlerin ötesine gitmesi yönünde önemli bir dönüm noktası olacaktır.”
Çavuşoğlu’nun ardından konuşan Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier ise Ankara’ya gelerek yüz yüze konuşmalarının faydalı olduğunu ifade etti. Steinmeier konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tartışmalarımıza baktığımızda birbirimize karşı açık ve dürüst olmamız gerektiğini düşünüyorum. Almanya’da söylediklerimi tekrarlamak istiyorum. Bütün açıklığıyla ifade etmek istiyorum; biz 15 Temmuz tarihli darbe girişimini her şekilde ve şiddetle kınıyoruz. Yineliyorum, hayatını kaybedenlerin yakınlarının acılarını paylaşıyoruz. Bu zor gecede sokaklara çıkan insanlara büyük sempati duyduğumuzu ve bu ülkenin demokratik kurumlarını savunanlara desteğimizi tekrar teyit etmek istiyorum.”
Türkiye-Almanya ve Türkiye-AB ilişkilerinin tek taraflı bir ilişki olmadığını ifade eden Steinmeier, “Birbirimize ihtiyacımız olduğunun bilincinde olursak sorunlarımızı çözebiliriz. Sadece ekonomik değil siyasi olarak da birbirimize ihtiyacımız var” dedi.
Almanya-Türkiye ilişkilerinin 100 yıldan fazla geçmişi olduğunu, Almanya’da 3.5 milyon Türkiye kökenli insanın yaşadığını kaydeden Steinmeier, “Bu kadar uzun süredir süren ilişkileri tehlikeye sokmamalıyız. Bu nedenle bu açık ve dürüst diyalog çok önemli” ifadelerini kullandı.
‘HEM IŞİD HEM PKK TERÖRÜ İLE OMUZ OMUZA MÜCADELE EDİYORUZ’
Dünyanın zor bir dönemden geçtiğini, dünyada yaşanan birçok çalkantılı olaydan Almanya’nın NATO müttefiki olan Türkiye’nin de yakından etkilendiğini kaydeden Steinmeier, “Ortadoğu artık bir barut fıçısı gibi. Türkler çok yakınlarında bu savaşı Suriye’de, Irak’ta yaşıyorlar. Komşu ülkelerde İslamcı terör yaşanıyor ve Türkiye’yi çok yakından etkileniyor. Sevgili Mevlüt, biz bunu görüyoruz ve unutmuyoruz. Sürekli farkındayız bu olayların. Fakat şunu da konuştuk; biz gerekli bir siyasi çözüm konusunda da ortağız Suriye konusunda. Ve terörle mücadele konusunda omuz omuza mücadele ediyoruz. Hem IŞİD, hem PKK terörü ile mücadele konusunda” dedi.
Almanya Federal Parlamentosu’nun, Alman askerlerinin İncirlik’teki görev süresini uzattığını da anımsatan Steinmeier, “Alman parlamenterlerin İncirlik’teki Alman askerlerini ziyaret etmeleri bizim için son derece önemli ve doğal. Bu görev hakkında karar verecek olan parlamentonun oradaki çalışma koşullarını orada bizzat yerinde görebilmeleri gerekir karar verebilmeleri için” diye konuştu.
Ortak çabaların ötesinde ‘ciddi endişeleri’ hakkında konuştuklarını da belirten Steinmeier şöyle devam etti: “Özellikle darbe girişiminden sonra Türkiye’de meydana gelen olaylar ve gelişmeler konusunda bizim endişelerimiz hakkında bilgi verdim. Özellikle çok büyük sayıdaki tutuklamalar, ifade ve basın özgürlüğü konusunda endişelerimizi ifade ettim. Farklı görüşlerimiz konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Binlerce memurun, askerin ve gazetecinin işlerinden atılmaları konusunu da ele aldık. Ben şunu rica ederim, bunun tepeden bakarak bir ders verme olarak algılanmamasını, Türkiye’nin egemenliğine saygısızlık olarak algılanmamasını rica ediyorum. Özellikle uzun bir geçmişe dayanan ilişkilerimiz ve kişisel ilişkilerimizi göz önüne alarak endişelerimizi ifade ettiğimizi anlayışla karşılamanızı istiyorum. Ziyaretimin amacı da bu. İkili ilişkilerimizde gölgelenen bu alanların yeniden aydınlatılması ve gelecekte iyileşmelerin yaşanmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.
Dün Brüksel’de AB Dışişleri Bakanları Konseyi’nde Türkiye-AB ilişkilerini ele aldıklarını kaydeden Steimeier, “Bu ilişkilerin geleceği konusunda AB’de de farklı görüşler olduğu konusunu görüyorsunuz. Artık müzakerelerin sürdürülmemesini gerektiğini savunanlar var. Ben farklı bir fikri savunuyorum, bunu da ifade ettim. Bence bu Türkiye’de verilmesi gereken bir karar. Avrupa’ya yakınlaşmanın kriterleri yeni değil, bunlar yazılı bir şekilde tespit edilmiş ve sadece Türkiye’ye özgü değil. Türkiye’nin daha ziyade Avrupa ve AB’ye mi yöneleceği, AB’den uzaklaşıp uzaklaşmayacağı konusu Avrupa’nın herhangi bir kentinde verilecek bir karar değil, bu Türkiye’de verilmesi gereken bir karar. Ben iyi, yakın, güvene dayalı bir işbirliğinin Türkiye ile Almanya ve Türkiye ile AB arasında sürmesi gerektiği kanaatindeyim. Ben bu teklifimi yapıyorum ve bunun böyle sürmesini arzu ediyorum” diye konuştu.
Steinmeier, Çavuşoğlu ile ‘kolay olmayan’ bir görüşme gerçekleştirdiklerini ifade ederek görüşmenin ‘açık ve dürüst’ geçtiği teşekkür etti.
‘ALMANYA’NIN TERÖRİSTLER İÇİN GÜVENLİ LİMAN OLDUĞU İDDİASINI ANLAMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL’
Steinmeier, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’nın teröristler için ‘güvenli liman’ olduğu yönünde açıklamasını nasıl yorumladığı sorusuna “Ben bu ifade konusunda en azından tedirgin olduğunu söyleyebilirim. Almanya’nın teröristler için güvenli liman olduğu iddiasını bizim anlamamız mümkün değil. Bu nedenle Türk mevkidaşıma da şunu ifade ettim; Türkiye’de de bilinen bir gerçek şu; PKK Almanya’da terör örgütü olarak tanımlanmıştır ve yasaklanmıştır. Alman ceza yasaları uyarınca kanıtlar olduğunda hem soruşturmalar açılıyor, hem kanıtlandığı durumda hüküm giyen kişiler oluyor ve bu şekilde hüküm giyen kişiler oldu geçmişte” diye konuştu.
Çavuşoğlu, bir Alman gazetecinin “Türk Cumhurbaşkanı önceki günlerde idam cezasından ve AB konusunda bir referandumdan söz etti. Türkiye Cumhuriyeti AB ile üyelik müzakerelerine hâlen ilgi duyuyor mu?” sorusu üzerine şöyle konuştu: “Türkiye’deki darbe girişiminde 246 vatandaşımız şehit edildi, 2bin 194 kişi yaralandı. Bunu yapanlar belli; özellikle asker içindeki FETÖ’ye bağlı teröristler. Halkımız bu darbecilerin ne yaptığını gördü. Doğal olarak da bu kişilerin idam edilmesini istedi. Benim eşim dâhil halkımızın isteği bu. Demokratik seçimle, halkın oyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı da bu talebin adresinin TBMM olduğunu söyledi. Milletvekilleri bunu kabul ederse ben de onaylarım dedi. Bizim esas tepkimiz; halkın bu duygusunu anlamak yerine, Avrupa’dan gelen üst perdeden tehditkâr açıklamalar. Niye halk bunu istiyor, önce gel bunu anla. Şimdi siz bu darbeyi yapan kişiyi, askeri niye tutukladınız diye sorarsanız, biraz önce dostumun söylediği gibi, bu da kabul edilebilir bir şey değil. Bu askerin darbeye karıştığına dair yargının bize söylediği, ellerinde delil var. Senin, tutuklanmaması gerektiğine dair elinde belge varsa, bunu bizimle paylaş, yargıya verelim ilave belge olarak. Bu asker niye tutuklandı dersen Türk milleti ister istemez darbeyi kim destekliyor görüyorsunuz diyor. Darbe girişimi içinde olanlar tutuklandı. Hatalar varsa bunlar düzeltildi. Diğer taraftan eğer darbe girişimine aktif bir şekilde katılmayıp da bu terör örgütüne üyeyse bunlar da devlet kademelerinden ayıklandı. Bu terör örgütüne üye diplomatlarla ben bu bakanlıkta çalışamam, asker hiç çalışamaz, polis, yargı hiç çalışamaz. Çünkü bunlar hukuka göre karar vermiyor, Pennsylvania’daki kendisi tüm kainatın imamı olarak gören bir hasta adamın talimatı üzerine karar veriyor. Bu kişiler, askerler niye tutuklandı diye sormak doğru değil.”
ÇAVUŞOĞLU’NDAN DÜNDAR’A ‘CASUSLUK’ SUÇLAMASI
Çavuşoğlu, ismini vermeden eski Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın Almanya Cumhurbaşkanlığı’nda kabul edilmesine de tepki gösterdi. Çavuşoğlu, “Ayrıca hangi ifade özgürlüğünden bahsediyorsunuz? Türkiye’de herkes kendi ifadesini dile getirebilir. Bir gazeteci kimliği var diye bu kişi casusluk yaptıysa ve ceza aldıysa bunu kahraman gibi, sadece gazeteci ve ifade özgürlüğü engellenmiş bir kişi gibi Almanya en üst düzeyde bunu kabul ederse elbette Cumhurbaşkanımız da biz de tepki gösteririz. Bu kişinin suçlu olmadığına dair senin elinde bilgi varsa ver bana. Ama benim elimde bu kişinin suçlu olduğuna dair belge var, yargı açısından söylüyorum. Bu bilgiyi almadan bu kişi kahraman, bu kişi gazeteci, ifade özgürlüğü kısıtlandı, en üst düzeyde ağırlamak olmaz. İki dost ve müttefik ülkeye bu yakışmaz. Bunları açık açık konuşacağız ki birbirimizi çok iyi anlayacağız” diye konuştu.
Dündar, MİT TIR’ları davasında ‘devletin gizli belgelerini elde etmek’ suçlamasından 5 yıl 10 ay hapse mahkum edilmiş, hakkındaki casusluk suçlaması ise düşmüştü.
Almanya’da 4500 PKK’lı hakkında dava olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, “4500 tane PKK’lı hakkında dava varsa demek ki 4500 tane PKK’lı terörist var Almanya’da. Bunlarla ilgili davalar nasıl sonuçlandı biz bilmiyoruz. Bizim iadesini istediğimiz PKK’lılar var, bugüne kadar sadece 3 tanesi verildi, diğerleri hiç verilmedi” dedi.
Geçtiğimiz günlerde İsviçre’den sınır dışı edilen bir PKK’lı ve bir DHKP-C’linin Almanya’ya gittiğini söyleyen Çavuşoğlu, “İki farklı terör örgütüne bağlı terörist sınır dışı edilirken niye Almanya’ya gidiyor? Biz bunları söyleyince dost olarak alınıyorsunuz ama söylemek durumundayız. Daha dün PKK’lılar Köln’de gösterileri yürütüyor, benim başkonsolosluklarıma saldırıyor, arabalarını yakıyor, geçen bir resepsiyonumuzu engellemek için saldırdı. Benim orada vatandaşlarım, temsilciliklerim güven altında değil. Kim bu saldırıyı yapıyor. PKK’lılar, teröristler yapıyor. Bunları ister istemez söylemek durumunda kalıyoruz. Çünkü bizim ciğerimiz yanıyor. Terörden dolayı çok kaybımız oldu, bunları söylemek durumundayız” dedi.
STEINMEIER: SİYASİ SÜREÇ YENİDEN BAŞLAMALI, PKK SİLAHLI MÜCADELEDEN VAZGEÇMELİ
Steinmeier, Çavuşoğlu’nun bu sözleri üzerine “Değerli dostum, şunu açıklığa kavuşturmak istiyorum bir yanlış anlaşılma olmasın diye: Biz her türlü terörü kınıyoruz, IŞİD olsun, PKK olsun. Bu konuda hemfikiriz. Sonuçta siyasi çözümlerin olması gerekiyor. Sadece askeri önlemlerle terör yok edilemez. Siyasi bir sürece yeniden başlanması gerektiğini ifade ediyoruz ve bunun için PKK’nın silahlı mücadeleden vazgeçip silahlarını teslim etmesi gerekir siyasi süreç için. PKK’nın terör faaliyetleri konusunda Almanya’da bunları yasalarımıza göre takip ediyoruz. 4 bin civarında soruşturma ve yargılama oldu. Fakat 4 binden fazla Türkiye’den dosya geldiği konusunda herhangi bir bilgim yok bunu teyit edemeyeceğim” diye konuştu.
ÇAVUŞOĞLU: TÜRKİYE’Yİ AŞAĞILAYICI TUTUMDAN BIKTIK
Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dile getirdiği AB ile müzakerelerin durdurulması için referandum konusunda ise “Her gün bir ülkenin dışişleri bakanı çıkıyor, Türkiye’yi müzakerelerden atalım, NATO’dan atalım. Sen kimsin de Türkiye’yi atıyorsun? Bir kere senin böyle bir karar verme yetkin yok, konsensüs lazım. Biz de diyoruz ki biz böyle bir muameleyi kabul etmiyoruz. Zaten Frank-Walter de çok güzel söyledi, biz bu kararı halkımıza sorarız. İkide bir Türkiye’yi aşağılayıcı tutumdan biz bıktık. Kriterler belli, tamam, ama bizim şikâyet ettiğimiz ikiyüzlülük ve çifte standart” diye konuştu.