AB Komisyonunca hazırlanan rapora ilişkin yaptığı yazılı açıklamada Bozdağ, "246 şehidin yaşam hakkı ve şehit yakınlarının mağduriyetleri ile 2 bin 194 gazinin ve ailelerinin mağduriyetlerinden söz etmeyen, bunların haklarından ve hukuklarından bahsetmeyen rapor, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, milli irade ve AB değerlerini yok etmeye teşebbüs eden Fethullahçı Terör Örgütü üyelerine ilişkin endişe ve kaygılarını dile getirmeleri, AB değerlerini savunanlar bakımından utanç vericidir. Raporda, Fetullahçı Terör Örgütü'nü bir terör örgütü olarak nitelendirmek yerine, 'Gülen Hareketi' olarak bahsedilmesini, esefle ve şaşkınlıkla karşılıyoruz" ifadelerini kullandı.
Raporu hazırlayanların, Türkiye aleyhine ileri sürülen iddiaların önemli bir kısmını doğru kabul ettiğine ve bu iddialara raporda yer vererek objektiflikten uzaklaştıklarını savunan Bozdağ, "FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Türkiye'de yaşananların başka bir AB ülkesinde yaşandığında bu eylemleri yapan ve yaptıran terör örgütüne, Türkiye'nin sahip çıkması ya da ilerleme raporunda olduğu gibi terör örgütü demekten kaçınması halinde "AB üyesi ülkeler ne hissederdi?" sorusuna yer verdi.
'FETÖ TÜRK MİLLETİNİN YARGIYA GÜVENİNİ ZAYIFLATTI'
Raporda, FETÖ mensubu hakim ve savcıların, meslekten atılmaları, haklarında soruşturma ve kovuşturma yürütülmesinin eleştirildiğini bildiren Bozdağ, Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu, yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığını belirtti.
Bozdağ, "HSYK'nın aksine hareket etmesi anayasal görevini yapmaması demektir. 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü sonrası çıkarılan KHK kapsamında HSYK'nın bazı hakim ve savcıların meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar vermesi tam da bu anayasal görevin hukuk devletine uygun yerine getirilmesidir. HSYK'nın yaptığı, AB'nin temel değerleri arasında bulunan yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını, hukuk devletini korumaktır ve ayrıca Fetullahçı Terör Örgütü'nün Türk yargısını rehin almasını önlemektir, yargının milletin yargısı olma vasfını korumaktır. HSYK, aldığı bu kararlarla sadece yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını korumakla kalmamış aynı zamanda yargıya güvenin yeniden inşası yolunda çok önemli bir adım atmıştır. AB'nin temel değerlerine sahip çıkma ve koruma adına HSYK'nın attığı bu adımların takdir edilmesi yerine eleştirilmesi kabul edilemez" dedi.