Türkiye’nin içinden geçtiği dönem itibariyle hem devletin hem de PKK’nın asayiş yolunu seçtiğini belirten Bayramoğlu, "Bugün siyaset yolu tıkanmış görünüyor. Diyalog yolu ise pek itibar görmüyor hatta küçümseniyor, hatta hatta bu yolu dile getirenler suçlanıyor. Fakat bu dönemin böyle olması mutlak olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin, Silvan saldırısı sonrası çatışmalar en kanlı dönemine ulaştı fakat ardından çözüm süreci başladı. Yani mutlaka çatışma süreci inişe geçecek ve diyalog, müzakere süreci yeniden başlayacak" diye konuştu.
Bayramoğlu, Oslo sürecinden evvel de çözüm arayışlarının olduğunu dile getirirerek Turgut Özal döneminden bu yana pek çok kez devlet ve PKK arasında görüşmeler olduğunu ifade etti.
'SORUNA ORTAK BİR TANIMLAMA YAPILAMADI'
Çözüm sürecinin neden başarıya ulaşmadığı sorusunu Bayramoğlu "Bence sorunun tarafları sorunu ve hedefi ortaklaştıramadılar. Sorun ne Oslo’da ne de çözüm sürecinde ortak bir şekilde tanımlanamadı. Devletin niyeti bazı hukuki iyileştirmeler karşılığında örgütün silah bırakmasını sağlamak iken örgütün talebi, masada muhatap kabul edilmek, özerklik ve Öcalan’a af oldu. Fakat bunlar hiçbir zaman tartışılamadı" tespitinde bulundu.
'DOLMABAHÇE MUTABAKATI YOKTU, İKİ AYRI METİN VARDI'
Bayramoğlu, Dolmabahçe sonrası gerilen ilişkilerin, Rojova’daki gelişmelerle zirve yaptığını söyleyerek, "Kürt sorunu artık Türkiye’nin iç meselesi olmaktan çıkmıştır. Dolayısıyla da meselenin çözümü sadece içeriye değil dışarıya da bağlıdır" ifadelerini kullandı.