TBMM Dışişleri Komisyonu'nun CHP'li Üyesi Oğuz Kaan Salıcı, ABD seçimlerini Sputnik'e değerlendirdi. Donald Trump'un seçilmesinin kendisinde müthiş bir sürpriz etkisi yaratmadığını kaydeden CHP'li Salıcı, bunun gerekçesini de şöyle anlattı:
‘ÇOK BÜYÜK SÜPRİZ OLMADI ÇÜNKÜ…'
"Şundan dolayı yaratmadı. İngiltere'nin Brexit oylamasında, bütün anketler İngilizlerin bir soğukkanlılık göstereceklerini ve AB'de kalma yönünde oy kullanacaklarını gösteriyordu. Bir ya da iki tane anket ki onlar da çok cılız sayılabilecek anketler, tam tersi bir durum ortaya çıkacağını gösteriyordu. İnsanlar İngiltere'de gönüllerinden geçen şeyi anket firmalarına söylemeyi tercih etmediler. Sonuç olarak İngiltere AB'den çıkıyor. Theresa May'in başbakanlık görevine devraldığı gün biz İngiltere'deydik TBMM Dışişleri Komisyonu heyeti olarak, o havayı orada açık bir şekilde gördük. Trump'ın seçilmesinin benim için çok büyük sürpriz olmamasının nedeni de ben benzer bir dalganın ABD'de de sistemden genel olarak memnuniyetsizliği olan insanlar tarafından ortaya çıktığını düşünüyordum. Anketler yine başka şeyler söylüyordu. Ancak ben oyumu Trump'a verdim ya da vereceğim diye gururla ortaya çıkıp ilan etmeyen ya da edemeyen, çekinen kesimler sandığa gittiklerinde oylarını Trump'tan yana kullandılar."
"Hillary Clinton, Türkiye'yi iyi tanıyan bir insandı. Dışişleri Bakanlığı yaptı, eşi başkandı o dönemde ister istemez kendisi de siyasetle ilgili bir insandı, daha sonra senatörlük yaptı. Yani siyasi açıdan deneyimli ve kafasında bir kurgu olan, kimlerle çalışacağı üç aşağı beş yukarı belli olan ve dünyaya karşı, Ortadoğu'ya karşı bir bakışı olan bir insan. Trump'ta tam tersi bir durum var. Trump'ın Ortadoğu ile ilgili tam olarak neler söylediğini bilmiyoruz. Birkaç ana sözü var. Bunlar aynı şekilde politikaya dönüşür mü ya da bunları politikaya dönüştürebilecek kadroları var mı?
Biliyorsunuz Cumhuriyetçilerin içinde çok hatırı sayılır bir kesim, aynı zamanda güçlü bir kesim Trump'a karşı çıktı, açıklamalar yaptı. Dolayısıyla bu kişilerden ve bu kişilerin ilgi alanlarından Trump'ın yararlanması çok mümkün görünmüyor. Trump kimlerle beraber çalışacak, bu çalışacağı kişiler Ortadoğu siyasetinde Trump'ın söylediği sözleri yerine mi getirecekler? Taç akıllandırır derler, Trump seçildikten sonra Amerikan'ın klasik siyasetine doğru bir dönüş mü yapacak bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Onun için şu anda Trump şunu yapar, mutlaka bunu yapacaktır deme imkanımız yok. Hoşumuza gider ya da gitmez ama Clinton'un bir bakışı vardı. Trump'ın bu konuyla ilgili söylemiş olduğu şeylerin çoğu seçim meydanlarındaki vaatlerden ibaret. Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Şu anda açık ve kalın çizgilerle bir şey söyleme imkanımız yok açıkçası."
‘TRUMP FARKLI ÖRNEK, KAVGA EDEREK SEÇİLDİ'
ABD'de"Kim seçilirse seçilsin devletin temel politikaları bir şekilde uygulanır?" şeklinde yorumlar da yapılır. Bu değerlendirmeler Trump için de geçerli mi? CHP'li Oğuz Kaan Salıcı, bu soruya, "Böyle bakılabilir ama Trump farklı bir örnek. Cumhuriyetçi Parti'nin klasik çizgisini temsil eden birileri seçilseydi öyle bakılabilirdi. Ama Cumhuriyetçilerin klasik çizgisini de rahatsız eden bir kişi olarak seçildi, onlarla da kavga ederek seçildi, medya ile kavga ederek seçildi, Amerika'nın o klasik devleti yöneten aklıyla kavga ederek seçildi. Dolayısıyla Trump'ın bütün bu kavgalarının sonucunda onlara karşı duruşuyla oy alması ve seçilmesi onun politikalarını ister istemez etkileyecektir"diye yanıt verdi. Salıcı, bu nedenle de Trump'ın izleyeceği politikaya ilişkin bugünden bir değerlendirme yapmanın zor olduğunu vurguladı.
TRUMP KAMPANYADAKİ SÖZLERİNİ HAYATA GEÇİRİRSE NE OLUR?
ABD'nin 45. başkanı seçilen Trump, seçim kampanyası boyunca dış politika ve Ortadoğu konusunda da bazı mesajlar verdi. Peki, bu mesaj ve açıklamalar Trump'ın izleyeceği politikaların işaretleri olarak değerlendirilebilir mi? CHP'li Salıcı, bu konuda ise şunları söyledi:
"Eğer o kampanya sırasında söylemiş olduğu sözleri inanarak, önceden düşünüp, planlayarak söylemişse bu şu demek; Türkiye, bizim bulunduğumuz coğrafyada, Ortadoğu bölgesinde siyasal İslamcı kesimlerle, örgütlerle net bir karşı duruş gösterecek, bir pozisyon alacak. Birincisi bu. İkincisi Rusya'yı bir rakip, bir düşman, mücadele edilmesi gereken bir ülke olarak görmeyeceğine dair sözleri var, emareler var. Üçüncüsü, bazı bölgelerde yani Suriye ve Irak'ta yürüyen iç savaşlarla ilgili Trump ‘bu bizim savaşımız değildir' deyip işin içinden çıkabilir. Buna dönük açıklamaları var. Ama şunu tekrar edeyim bu açıklamalardan hiçbirisi arkasında net bir strateji barındırıyor diyebileceğimiz açıklamalar değil. Yani bunlar gerçekleşmeye de bilir. Yani Amerikan devlet aklı devreye girip var olan siyasetleri devam ettirme yönünde bir çaba gösterebilir."
‘CUMHURİYETÇİLERDEN DE UYGULAYACAĞI POLİTİKALAR KARŞI ÇIKANLAR OLABİLİR'
ABD'de seçilen başkanı en çok ilgilendiren iki konunun ulusal güvenlik ve dış politika olduğunu vurgulayan CHP'li Salıcı, ABD'de Senato ve Temsilciler Meclisi seçimlerinin de yapıldığını hatırlattı. Salıcı, Cumhuriyetçilerin içinden de Trump'ın uygulayacağı politikalara karşı çıkacak kişilerin olabileceğini, kampanyasına karşı çıkanlar olduğunu söyledi. Salıcı, "Yani Trump'ı böyle bir şekilde dengelemek isteyebilirler. Bu dengelemenin içine Cumhuriyetçi Parti'nin senatörleri ya da vekilleri de dahil olabilir" dedi.
‘DÜNYADA ALTININ YÜKSELMESİ BİLİNMEZLİKTEN'
CHP'li Oğuz Kaan Salıcı, ABD'deki seçim sonuçlarının açıklanması ile birlikte bütün dünyada altın fiyatlarının yükseldiğini vurgulayarak, insanların ve piyasaların genelde kendilerini bilinmezlik içerisinde buldukları zaman güvenli liman oldukları gördükleri altına yöneldiklerini söyledi. Salıcı, "Trump, seçildikten sonra ABD'nin nasıl bir politika izleyeceğini bilmeyen kişiler ve piyasalar açısından da böyle olmuş olmalı ki altına yönelmeye başladılar" dedi.
Türkiye ile ABD ilişkilerindeki önemli konulardan biri de Fethullah Gülen'in iadesi. CHP'li Oğuz Kaan Salıcı, Trump'un başkanlığı döneminde Gülen dosyası ile ilgili Türkiye'nin lehine gelişmeler olabileceğini düşünüyor:
"Çünkü Trump'un Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilere zarar verecek bir numaralı konu olacağını düşüneceklerdir. Böyle bir konuyla alakalı ilişkileri zedelemenin çok doğru olmayacağı kanaatine varabilirler. Ama tabii bu Amerika'da bu işi takip eden bürokrasinin de tavrına bağlı. Çünkü başkan orada her şeye hakim olan her türlü yetkisi olan bir kişi değil. Sonuçta mahkemeye gittiğin zaman gerçekten mahkeme kararları o konuda belirli oluyor. Ama ben Amerikan yönetiminin Türkiye'nin bu tür taleplerine daha yakın bir tavır göstereceği kanaatindeyim. Bunu siyasi İslamcılıkla mücadele ve onları dışarıda bırakma, dışlama politikasının bir parçası olarak görmek lazım."
CHP'li Salıcı, Gülen'in iadesinin gündeme gelebileceğini ancak bu konuda Türkiye'nin tavrının da önemli olduğunu söyledi:
"Yani ciddi ciddi idam meselesinin konuşulduğu bir Türkiye'ye Amerika, başkan ne kadar yakın baksa da Gülen'i iade etme konusunda bir refleks gösterecektir. Şunu unutmamak lazım. Amerika göçmenlerin kurduğu bir ülke. Siyasi ya da farklı nedenlerle Amerika'ya gelmiş olanların kurmuş olduğu bir ülke. Amerika'dan siyasi nedenlerle birisinin iade edilmesi sadece Türkiye'ye değil, sadece Fethullah Gülen de değil, başka herhangi bir ülkeye de olsa kolay bir iş değil, kolay bir prosedür değil. Onun için burada Türkiye'nin üzerine düşen çok fazla şey var. Eğer Clinton seçilseydi o süreç ABD'de olması gerektiği gibi yürüyecekti belki de yani Amerikan yasalarına ve Amerikan yönetimin bakışına göre yürüyecekti. Trump'ın meseleyi daha kolaylaştırıcı bir açıdan görmesi ihtimali var ama buna rağmen Türkiye'nin yapması gereken şeylerde bir azalma yok. Türkiye'nin yapması gereken şeyler standart. Yani Türkiye ciddi ciddi idamı tartıştığı bir yerde bir yandan da bize Gülen'i verin derse bunu medeni hiçbir ülke, hiçbir gelişmiş ülke ciddiye almaz. Türkiye kendi üzerinde düşen görevleri tam olarak yaparsa o zaman Trump'ın bu konularda daha kolaylaştırıcı bir tavır izleyebileceği kanaatindeyim. Ama mesele yine Türkiye'ye bağlı."
