Son dönemde ülkeden ayrılma fikrinin yaygınlaşmasına ilişkin tespit ve eleştiriler, özellikle sosyalistler tarafından sıkça dile getiriliyor. Komünist Parti Merkez Komite üyesi Kemal Okuyan, ‘kaçma' duygusunun yaygınlaştığını, Türkiye'den ayrılma imkanı bulamayanların bir kısmının ise mevcut gerçeklikten kaçtığını belirtiyor.
‘ASIL TEHLİKELİ OLAN HAVLU ATMAK'
Kaçma duygusunun insani olduğunu ancak anlayışla karşılanamayacağını ifade eden Okuyan, ülkenin iktidardan ibaret olmadığının altını çiziyor:
"Bazı kentlerde gerçekten yaşamak, soluk almak neredeyse imkansız hale geldi ve aslında AKP bütün Türkiye'yi o noktaya getirme çabasında. Ancak her anladığımız, insani bulduğumuz davranışa anlayış gösteremeyiz. Türkiye büyük bir ülke; AKP'den, gericilikten, bugünkü siyasi iktidardan kesinlikle ibaret değil. Ve bu ülkede ilk akla gelenin ülkeyi terk etmek olması gerçekten çok üzücü.
Ülkeyi terk edenlerin sayısını bence iltica başvuruları ile belirlemek son derece güç. İltica dışında, iş ya da okuma bahanesiyle geçici olarak gittikten sonra kalıcı biçimde yurtdışında yaşamayı seçenlerin de sayısında artış var.
KAÇMA FİKRİ NEDEN YAYGINLAŞTI?
Türkiye'yi terk etme tartışmaları, AK Parti'nin 14 yıllık iktidarında belki de ilk kez bu kadar yoğun ve yaygın şekilde muhaliflerin gündeminde. Otoriterleşme, baskı ve sansürün artışı, laiklik tartışmaları ve pek çok başlıkta ortaya çıkan rahatsızlık yıllardır sürerken, neden ülkeden ayrılma fikri son dönemde yüksek sesle dile getirilmeye başlandı? 14 yılın ardından değişen ne oldu? Okuyan'a göre bu durum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ‘yenilmez' olduğu fikrine ikna olunmasıyla bağlantılı ve kriz dönemlerinde ‘can simidi' işlevi üstlenen parlamento muhalefeti, bu durumun temel sorumlusu:
"İşin ilginci, ülkeyi terk etme eğilimindeki artış, bugünkü siyasi iktidara karşı öfkenin daha da arttığı bir döneme denk geliyor. Burada sorun şu; Türkiye'de hoşnutsuzlar, Erdoğan'ın yenilmez bir figür, yenilmez bir siyasetçi olduğuna ikna oldu ya da ikna edildi. Bunun temel sorumlusu bence parlamentodaki muhalefet partileridir. Her kritik dönemeçte, Erdoğan çok ama çok zayıfken ona el uzatıp, yardım edip, can simidi olup, koltuk değnekliği yapıp sonra sıkışınca ‘Erdoğan'a karşı güçleri birleştirelim' diyen tuhaf bir muhalefet var Türkiye'de. Parlamento dışındaki güçlerin de önemli bir bölümü de benzer bir yaklaşım sergiledi ya da parlamento muhalefetinin peşinden gitti ve şimdi toplumda panik havası yayıyorlar. Oysa bugünkü siyasi iktidar iddia edildiği gibi çok güçlü falan değil. Ama bu güçlülük algısını değiştirmek için emekçi halkın bağımsız sesinin siyaset alanında daha fazla güçlenmesi gerekir, buna çabalıyoruz.
‘YAŞAM ALANLARI OLUŞTURMAK İLE KAÇMAK AYNI DUYGUNUN ESERİ'
Burada en büyük sorun, toplumda AKP'den hoşnutsuzluğun belirleyici nedeninin hâlâ dinselleşme olması. Bunda şaşılacak bir şey yok. Çünkü AKP laikliğe sistematik biçimde saldırıyor ve aslında laikliği yıktı. Sorun şu ki; laik duyarlılığı olanlar, kendilerini kurtarabilecekleri yaşam alanları oluşturarak işin içinden çıkmaya çalışıyorlar. Yani çözüm yolu olarak kendilerine yaşam alanı oluşturmaya çalışıyorlar. Örnek vereyim; çocuğunun okulu imam hatibe dönüştürülen ailenin ilk aklına gelen, özel okula kaydettirmek oluyor çocuğunu. Olanağı olan zaten bunu tercih ediyor. Olmayan ise borçlanıyor, çözüm arıyor. Ramazan sırasında tatilini Yunan adalarında yapanlar sadece zenginler değil. Dolayısıyla ülkeyi terk etmekle, Türkiye'de dinsel baskıların hissedilmediği bölgelere göç etmek aslında aynı duygunun eseri. Ama önemli bir fark var; birinde ülkeyi ve geleceğini tamamen terk ediyorsun, bu üzücü."
Okuyan, büyük bir çoğunluğun ülkeyi terk edecek mali kaynağının bulunmaması, kaçma duygusu ile mücadele etme duygusu arasındaki sınırın sanılandan ince olması ve aslında kaçacak yer olmaması nedenlerinden ötürü, eğilimin kısa sürede tersine dönmesinin mümkün olduğunu düşünüyor. Polis devletlerine dönüşen Avrupa ülkelerindeki ağır ekonomik koşulların da insanların beklentisini karşılamayacağını belirten Okuyan, kısa süre içerisinde Türkiye'deki ‘siyasi iktidarın yenilmezliği' yanılsamasını ortadan kaldıracak gelişmelerin yaşanacağını, bu tüm bu nedenlerden ötürü, tehlikeli olarak nitelendirilebilecek kaçma psikolojisinin geçici olduğunun rahatlıkla söylenebileceğini görüşünde.