HDP'de sine-i millete dönme tartışılıyor

HDP İstanbul Milletvekili Celal Doğan, işlevsiz hale gelinse de parlamenter demokratik rejimden vazgeçilmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Bütün bunlara rağmen demokrasinin mabedi, kabesi parlamentodur. O nedenle parlamentoyu boşaltmak anlamında şu anda hiç bir girişimimiz yok" dedi.

HDP İstanbul Milletvekili Celal Doğan, TBMM'de gazetecilerin HDP'nin sine-i millete dönme kararı alıp almayacağı konusundaki sorularını yanıtladı.

'TUTUKLAMALAR HAKSIZ'

Öncelikle HDP'li vekillerin neden cezaevinde olduğuna bakılması gerektiğini vurgulayan Doğan, yasama dokunulmazlıklarının Anayasa'ya aykırı bir şekilde kaldırıldığını söyledi. Hükümetin 'HDP'liler ifade vermeye gitmediği için tutuklandı' algısını yaratmaya çalıştığını kaydeden Doğan, bazı AK Partililerin de ifadeye gitmediğini bildiğini söyledi. Bunu da suçlamak için söylemediğini vurgulayan Doğan, bir sarığın mahkemeye gitmemesi, ifade vermemesi, hatta hiç savunma yapmamasının yasal hakkı olduğunu söyledi. Ceza kanunlarının açık olduğunu, ifadeye cebren getirilmesinin de usulünün belli olduğunu belirten Doğan, "Giderseniz, karakolda, evinin önünde, gece, gündüz, o da sizin şıklığınıza, estetiğinize kalmıştır, alırsınız" dedi. İfadeye gitmemenin tutuklama sebebi olamayacağını vurgulayan Doğan, tutuklamanın koşullarının da ceza yasalarında yer aldığını kaydetti.

'VİRGÜL BİLE DEĞİŞTİREMİYORUZ'

Bir yıldır TBMM'de milletvekili olarak görev yaptığını kaydeden HDP'li Celal Doğan, parlamentoda gücü olan partinin AK Parti olduğunu, 316 milletvekiliyle temsil edildiğini, şu ana kadar da parlamento çalışmalarında virgül dahi değiştiremediklerini söyledi. Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tek virgül diyorum. Getirilen kanun teklifleriyle ilgili, verilen önergelerle ilgili bir tek virgül değiştirme şansımız olmadı muhalefet olarak. O nedenle zaten Türkiye'de parlamenter demokratik rejim çalışmıyor diyen anlayış parlamentonun içini boşaltmıştır. Bunun tek sebebi seçim kanunlarıdır. Yani genel başkanların iki dudağı arasında siyasi hayatı olan milletvekilleri olursa, bu parlamento kişilere, genel başkanlara bağlı olarak çalışır. Hele bu genel başkan Cumhurbaşkanı olmuşsa ve parti genel başkanı değilken listenin oluşmasına etki ediyorsa… Parlamentoda bakıyorum AK Parti grubuna ne söylersek söyleyelim kayaya sağır taşlara konuşmuş gibiyiz.

'İŞLEVSİZ HALE GELMİŞİZ AMA…'

İşlevsiz hale gelmişiz ama bu parlamenter demokratik rejimden, parlamentodan, demokrasi mücadelesinden vazgeçmek anlamına gelmez. Bütün bunlara rağmen demokrasinin mabedi, Kabe'si parlamentodur. O nedenle parlamentoyu boşaltmak anlamında şu anda hiç bir girişimimiz yok. Bazı arkadaşlarımıza yapılan bir haksızlığı ortaya koyuyoruz."

'CEZAEVLERİ ZİYARETLERİMİZE İZİN VERİLMİYOR'

HDP'li Celal Doğan, milletvekillerinin haksız bir şekilde tutuklandığını, eşit olmayan bir muameleye maruz kaldıklarını da ifade etti. Doğan, milletvekili olarak tutuklanan arkadaşlarını cezaevinde ziyarete gidemediklerini vurgulayarak, "Ben cezaevine arkadaşımı ziyarete gidemiyorum, ben hatta dostumu ziyarete gidemiyorum. Adalet Bakanlığı'nın iznine bağlı. Başka milletvekillerine izin veriyorlar, HDP'li milletvekiline vermiyorlar" diye konuştu. Avukatken Silivri Cezaevi'ne gittiğini. Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'u, Mehmet Haberal'ı ziyaret ettiğini anlatan HDP'li Doğan, avukatlık ruhsatı ile gittiğini ancak milletvekili olarak cezaevine ziyarete gidemediğini söyledi.

'HDP'YE YAPILAN HAKARETİN BİNİ BİR PARA'

İnsan haklarını denetleme açısından cezaevlerinin en önemli yerlerden olduğunu belirten Celal Doğan, "Yani milletvekili olarak parlamentoda eşit muamele görmüyorum. Bana önce milletvekili muamelesi yapmıyorsun, iki partiyi şeytanlaştırıyorsun. Bir yıldan beri HDP'ye yapılan hakaretin bini bir para. Toplum nezdinde bu parti nasıl şeytanlaştırılabilir, bütün gereken yapılmıştır" diye konuştu. Parlementoda içindeki bir partinin öncelikle parti olarak kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan CHP'li Celal Doğan, "Anayasa çalışmalarına çağırmıyorsunuz ama ihtilal olduğunda birlik ve beraberlik altına atılan imzayı önemsiyorsunuz. Ama birlikteliği sağlayacak, Türkiye'deki anayasa çalışmalarına çağırmıyorsunuz" dedi.