"Kimse ben hukukun üstündeyim, her istediğimi yaparım diyemez. Ben savcıya gitmem, ifade vermem diyemez" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
‘SEÇİMLE GELEN DARBEYLE GİDER' Mİ DEMELİYDİK?'
Ben "Seçimle gelen seçimle gider" dedim, bu havuz medyası ve onların ekibi blok halinde "Vay sen bunu nasıl söylersin?" Şunu mu söylemeliydim? "Seçimle gelen darbeyle gider" mi demeliydik? Saraya bağımlı beyinleri, oradan aldıkları talimat üzerine gereğini yapıyorlar.
Seçimle gelen seçimle gider, yine söylüyorum. Kimse ben hukukun üstündeyim, her istediğimi yaparım diyemez. Ben savcıya gitmem, ifade vermem diyemez. Gidecektin ifadeni verecektin, savunmanı yapacaktın. Hiç kimsenin böyle bir ayrıcalığı yoktur. Ben şahsen pek çok davada yargılanıyorum, gidiyorum hakkımı savunuyorum. Yargıdan kaçmak değil, eğer taraflı davranırsa otururuz eleştiririz. Bakın, yolsuzluk yapanlar yargılansın diyoruz. Neden yargılansın? Biz onların da dokunulmazlıklarının kaldırılmasını istedik.
‘ALLAH AŞKINA BUNLARI KANDİL'E GÖNDEREN KİM?'
Bazı çevreler suçluyor bizi. "Efendim niye dokunulmazlıkları kaldırdınız" diye. Bizim parti programımızda kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıkların kaldırılması. Yine söylüyorum. Kandil uzantısı diyorlar tutuklu vekiller için. Allah aşkına bunları Kandil'e gönderen kim? Açıp tutanakları baksınlar. İmralı'ya kim gitti, kim izin verdi? Hükümetin gözetimi ve koruması altında gitmediler mi, başkanlık sistemini konuşmadılar mı?
Bu kadar yüzsüzlüğü hayatımda ilk defa görüyorum. Biz şunu savunuyoruz; kim olursa olsun hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Hüküm kesinleşmeden bir milletvekilinin tutuklanmasını doğru bilmiyoruz. Hem hukuku savunmayacağım "Saygı duymuyorum, uymuyorum" da demiyoruz birilerinin dediği gibi.