Deutsche Welle Türkçe'den Gezal Acer'in sorularını yanıtlayan Dündar'ın açıklamaları şöyle:
Cumhuriyet operasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslında sadece bir gazeteyi değil bir mesleği tasfiye etmeye çalışıyorlar. Gerçeği bilme hakkını elimizden almaya çalışıyorlar. Gerçeği söyleme hakkımızı elimizden almaya çalışıyorlar. Burada artık şunun bunun içeride olması, dışarıda olması çok önemli değil. Bundan sonra her yerde sesimizi yükseltip mücadeleyi sürdürme zamanı. O yüzden Cumhuriyet benzer çok darbe dönemleri, baskılar yaşadı. Bunun da üstesinden gelmeyi başaracaktır.
Hakkınızda iade talebi durumunda Almanya ile hukuki süreç nasıl işler sizce?
O konudaki kararı Almanya verecek. Almanya bence artık bir karar vermek zorunda. Demokrasinin safında mı duracak, baskının safında mı duracak? Bunu hep birlikte göreceğiz. Sadece Almanya değil, Avrupa bir karar vermek zorunda: Türkiye’yi Ortadoğu’da bir baskı rejimi olarak mı görmek istiyor, yoksa demokratik, laik, özgür bir ülke olarak mı görmek istiyor? Bence Avrupa’nın da Almanya’nın da karar vermesi için iyi bir turnusol kâğıdı olacak bu.
Cumhuriyet operasyonunun gerekçesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Komik. Yani keşke ‘Artık biz farklı ses duymak istemiyoruz. En ufak bir muhalefete tahammülümüz yok’ deselerdi daha iyiydi. Çünkü bütün yayın hayatı boyunca, son 20-30 yılda Gülen hareketine karşı mücadele etmiş bir gazeteyi bugün Gülencilikle suçlamaya hiç kimseyi inandıramazlar. Onun yerine ‘artık elimizde kalan son kaleyi fethetmeye çalışıyoruz deseler’ daha doğru olurdu.
Bu aşamadan sonra siz ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Şu ana kadar yaptığımı. Yani gazetecilik yapmayı düşünüyorum. Mücadele etmeye devam etmeyi, yazmayı, meslektaşlarımı örgütlemeyi ve bulduğum her zeminde —şu anda olduğu gibi- ses vermeye devam etmeyi.
Çok sayıda ödüle layık görüldünüz, Avrupalı yetkililerle görüşmeleriniz oldu. Avrupa'dan beklediğiniz desteği alıyor musunuz? Somut olarak ne yapılmalı?
Ödüller çok kıymetli tabii. Kendince bir destek mesajı aynı zamanda ama bunun ötesinde bir şey lazım. Ben Türkiye ile Almanya arasındaki silah ticaretinin son bir yılda kat ettiği mesafeyi, rakamları gördüğüm zaman aslında verilen desteğin arkasında acaba böyle ticari çıkarlar mı var diye düşünüyorum. Acaba mülteci anlaşması Avrupa’nın demokrasiye açılan gözlerini kör mü etti diye düşünüyorum. Ve bunların sadece Almanya’nın değil Avrupa’nın bütün kendi varlığını sorgulamasına neden olacak kadar önemli tercihler olduğuna da inanıyorum.