Anadolu Ajansı'nda (AA) yer alan habere göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu'nca yürütülen soruşturma kapsamında, şüpheliler hakkındaki bazı suçlamaların detayları ortaya çıktı.
Cumhuriyet gazetesinin, 'manipülasyon ile gerçeği perdeleyip, FETÖ'nün amacına uygun hareket ederek, iç kargaşa çıkartmaya ve ülkeyi yönetilemez hale getirmeye yönelik haberleri yayınladığı' iddia edildi.
"FETÖ'nün amacına uygun hareket"
— ANADOLU AJANSI (@anadoluajansi) 1 Kasım 2016
Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturmanın detayları ortaya çıktı https://t.co/Nq9Ati4LEf pic.twitter.com/mrTosxzIdr
Ergenekon soruşturması sürecinde FETÖ'nün defalarca Cumhuriyet gazetesini hedef aldığı ancak 17-25 Aralık olaylarının ardından Ergenekon savcılarının Cumhuriyet gazetesinde yer aldığı ve şüphelilerden Can Dündar ile görüştükleri belirtildi. 'Yayın çizgisi farklı olan gazetenin bu tarihten sonra FETÖ kaynaklı haberleri manşetine taşıyarak, terör örgütlerinin PR'ı anlamına gelecek yayınlar yaptığı' öne sürüldü.
'DEĞİŞİM SELÇUK VE BALBAY SONRASINA DENK GELDİ'
FETÖ'nün sosyal medyada manipülatif bir şekilde kullandığı 'Fuat Avni' hesabında yaptığı tüm asılsız ve sahte paylaşımların, Cumhuriyet gazetesi tarafından haberleştirildiği kaydedildi.
''Fuat Avni paylaşımları haberleştirildi"
— ANADOLU AJANSI (@anadoluajansi) 1 Kasım 2016
Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturmanın detayları ortaya çıktı https://t.co/Nq9Ati4LEf pic.twitter.com/9s1ARjTjok
'15 TEMMUZ'DA SOKAKTA OLAN İNSANLARI HEDEF GÖSTERDİ'
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde 'Yurtta Sulh Konseyi' adını kullandığı belirtilerek, Cumhuriyet gazetesinin de 25 Temmuz'da 'Yurtta Savaş, Dünyada Savaş' manşetiyle TSK ve emniyet güçlerinin terörle mücadele kapsamında yaptığı harekat ve operasyonları 'savaş' olarak yansıttığı aktarıldı.
Gazetenin 17 Temmuz'da 'Sokaktaki Tehlike' manşetiyle darbe girişimine karşı gelen millet üzerinden toplumu kamplaştırmaya çalıştığı, 19 Temmuz'da ''Cadı Avı Başladı'' manşetiyle devletin darbecilere yönelik hukuki mücadelesini sulandırdığı, aynı haberde 'Meydanlarda demokrasiden söz eden yok' ara başlığıyla demokrasi nöbeti başlatan ve darbe girişimine alanlarda tepkisini gösteren vatandaşları hedef gösterdiği anlatıldı.
"Darbe girişimine tepki gösteren vatandaşları hedef gösterdi"
— ANADOLU AJANSI (@anadoluajansi) 1 Kasım 2016
Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturma detayları https://t.co/Nq9Ati4LEf pic.twitter.com/BQJXV4sBWf
'İHRAÇLAR 'TASFİYE' OLARAK NİTELENDİ'
Gazetenin darbe karşıtı gösterileri 'nefret', FETÖ'den açığa alınıp ihraç edilenleri 'tasfiye' olarak nitelendirdiği öne sürülerek, 8 Ağustos'ta 'Eksik Demokrasi' manşetiyle 'ayrışmayı körüklemeye yol açabilecek şekilde Yenikapı mitinginin hedef alındığ' savunuldu.
'HALKIN DİRENİŞİNE 'KAOS' DEDİLER'
Darbe girişiminin hemen ardından gazetenin, 16 Temmuz'da 'Türkiye Kaosta' başlığıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CNN Türk'e konuşmasını, 'Doğan'la mecburi barış' olarak gösterdiği, ayrıca halkın askerlere karşı direnişini 'kaos' olarak nitelendirdiği aktarıldı.
Darbe girişimi sonrasında FETÖ'nün darbe nedenlerinden birinin de YAŞ kararları olduğu, gazetenin ise olayı 15 Temmuz darbe girişiminden 3 gün öncesinde "Tasfiye beklentisi-YAŞ'ta gündem paralel olacak" şeklindeki haberle duyurduğu kaydedildi.
'AYDIN ENGİN FETÖ'YE 'CEMAAT' DEDİ'
Gazetenin yazarlarından gözaltında bulunan Aydın Engin'in, darbe girişiminden 2 gün önce 'Cihanda sulh, peki yurtta ne?' başlığıyla yazı kaleme aldığı, 9 Ağustos'taki 'Hrant'ı da cemaat öldürmüş öyle mi?' başlıklı yazısında ise MGK ve bağımsız mahkemelerce terör örgütü olarak kabul edilen FETÖ'den 'cemaat' diye bahsettiği, Dink cinayetine ilişkin gerçekleri sulandırmaya çalıştığı, yazısındaki "Dink'in yargılandığı davalarda mahkeme salonunda yer tutan, adliye binasını kuşatanların safında yer alan Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Bedri Baykam gibi yiğitler de FETÖ üyesi olsalar gerek" şeklindeki ifadesi üzerine Baykam'ın tekzip metni yayımlandığı ifade edildi.
'ZAMAN GAZETESİYLE AYNI MANŞETLERİ ATIYOR'
Gazete, FETÖ'nün yayın organı Zaman gazetesi aynı manşetleri attığı iddiasıyla da suçlanıyor.
"Zaman ve Cumhuriyet aynı manşet"
— ANADOLU AJANSI (@anadoluajansi) 1 Kasım 2016
Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturmanın detayları ortaya çıktı https://t.co/Nq9Ati4LEf pic.twitter.com/wxE7K0A5Vh
Ankara'da 18 Şubat 2016'da yapılan bombalı saldırıya ilişkin her iki gazetenin 'Devletin kalbine bomba', 16 Şubat 2016'da da 'Azez düğümü' manşetiyle çıktığı kaydedildi.
Cumhuriyet gazetesine yönelik suçlamalardan bir diğeri, '29 Mayıs 2015'te MİT'e ait yardım tırlarının durdurulması olayı'na ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve fotoğrafların manşetten yayımlanması olduğu belirtildi. Bunun üzerine Oray Eğin'in 22 Kasım 2015'teki yazısında, MİT tırları haberini gazeteye FETÖ'nün servis ettiğini yazarak, şüpheli Akın Atalay hakkında bazı önemli iddialara yer verdiği ifade edildi. MİT tırlarına ilişkin yaptıkları yayımlarla ilgili yargılanan o dönem gazetenin genel yayın yönetmeni olan şüpheli Can Dündar'ın 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldığı anımsatıldı.
'HİKMET ÇETİNKAYA FETÖ'YLE İŞBİRLİĞİ YAPTI'
Şüphelilerden Hikmet Çetinkaya'nın (Hikmet Aslan) 1-9 Mart 2004'te kaleme aldığı 'Gülen'in serüveni' başlıklı yazı dizisinde, FETÖ'ye ağır eleştiriler getirdiği, Fethullah Gülen'in de söz konusu yazıya tekzip yayımladığı belirtildi. Hikmet Çetinkaya'nın 31 Ekim 2015'te Zaman gazetesine verdiği röportajda, "40 yıldır izliyorum Gülen hareketi terör örgütü değildir" şeklindeki ifadesiyle FETÖ ile yakınlaştığı ve işbirliği yaptığı iddia edildi.
'DÜNDAR'IN 17-25 ARALIK'TAN HABERİ VARDI'
Can Dündar'ın, 3 Aralık 2013'te 'Siyasette nasıl geldiysen öyle gidersin' başlıklı yazısında kullandığı ifadelerde, 17 ve 25 Aralık süreçlerinden daha önceden haberi olduğu şüphesini uyandırdığı savunuldu.
Dündar'ın yazısında, "Amerikan rüzgarı bu, belli mi olur, o gün gelir esintiyi Pensilvanya'dan yana döndürür, Ankara'da ampulleri söndürür. Şimdilerde Ankara'da çok etkili bir Batılı büyükelçinin, bir eski siyasetçiye 'Türkiye'de yakında tarih değişecek, hazırlıklı olun' dediği konuşuluyor. Atalar ne güzel söylemiş, siyasette nasıl gelirsen, öyle gidersin" ifadesini kullandığı, Dündar'ın 24 Aralık 2013'teki 'Piyonlar devrildi, sıra şahlarda' başlıklı yazısının da FETÖ/PDY örgütünün nihai amacına hizmet ettiği yönünde bir algıya yol açtığı kaydedildi.
'KADRİ GÜRSEL SUBLİMİNAL MESAJLA DARBEYİ İŞARET ETTİ'
Cumhuriyet yazarı şüpheli Kadri Gürsel'in ise darbe girişiminden 3 gün önce 12 Temmuz 2016'da, 'Erdoğan babamız olmak istiyor' başlıklı yazısında, ''Madem Erdoğan zorla babamız olmak istiyor, o halde Türkiye'nin bütün ihtiyacı, Tunus'taki diktatörün devrilmesine yol açan kıvılcıma çakan Muhammed Buazizi gibi asi bir evlattır. Yanlış anlaşılmasın, Buazizi gibi kendisini yaksın demiyorum, bir sigara yaksın ve yeter ki söndürmesin" ifadeleriyle örtülü ya da subliminal mesaj yöntemiyle darbeyi işaret ettiği ileri sürüldü.
ATALAY'IN SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI
''Zaman gazetesinin yönetiminin kayyuma devredilmesi hukuksuzdur. Amasız, fakatsız, kesinkes karşıyız. Hükümeti devirmeye ya da görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek suç değildir. Bu eylemin cebir ve şiddet yoluyla yapılması suçtur. GS-TS maçını yöneten hakeme gösterdiğimiz tepkinin onda birini, ülkeyi yönetenlerin rezil politika ve uygulamalarına da gösterebilsek… Koza İpek Grubu'na kayyum atanmasının anlamı şudur: Önce idam edelim, daha sonra yargılarız.''
Bu ve benzeri paylaşımlar ile Atalay'ın kitleleri kamplaştırmaya çalıştığı, FETÖ'ye destek verdiği ve hükümetin görevini engellemenin suç olmadığını iddia etmesinin ise illegal girişimleri meşrulaştırmaya yönelik olarak algılandığı öne sürüldü.
'HER ŞEY GAZETE YÖNETİMİ DEĞİŞTİKTEN SONRA OLDU'
Gazete haberleri, köşe yazıları ve gazete mensuplarının sosyal medya paylaşımları incelendiğinde, gazetenin yayın politikasının tam aksine bir duruşun gözlemlendiği, bu duruşun gazete yönetiminin değişmesi sonrasına rastladığı, FETÖ'nün çıkarlarına olan yazı, haber ve paylaşımlar yapılarak terör örgütü ile gazete arasında bir ilişki bulunduğu iddia edildi.
Yine bir kısım medyada yer alan haberlere göre FETÖ'nün Cumhuriyet gazetesini ele geçirdiğine ilişkin haberlerin de suçlamalar arasında yer aldığı kaydedildi.