Karlov, "Koridorlar birkaç gündür açık duruyor fakat hiçbir yaralı bu koridordan faydalanmış değil. Bunun sebebi basit, savaşçılar yaralıların şehri terk etmelerine izin vermiyor. Aynı şekilde savaşçılar sivil halkın çıkışını da engelliyor. Az sayıda çıkabilen siviller, şehri terk etmek isteyenlerin militanlar tarafından öldürüldüğü yönünde korkunç hikâyeler anlatıyor. Ama biz buna rağmen şunu söylüyoruz, insani koridorları kullanmak isteyenler varsa açık tutacağız" diye konuştu.
'YORUM YAPMAMAM İÇİN BELLİ SEBEPLER VAR'
Suriye ordu kuvvetlerinin, Türkiye'nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) kuvvetlerini vurmasını nasıl değerlendirdiği sorulan Karlov, "Bizim Rusya olarak bahsettiğiniz habere resmi bir açıklamamızın olup olmadığını bilmiyorum. Büyük ihtimalle henüz böyle bir tepki gelmedi. Onun dışında benim bu konuda yorum yapmam mümkün değil, çünkü yorum yapmamam için belli sebepler var" dedi.
Karlov, Fırat Kalkanı operasyonu kapsamında Rus istihbaratının Türkiye'ye bilgi sağladığıyla yönünde Rus medyasında yayımlanan haberlerle ilgili bir soru üzerine ise "Aslında Türk basınında da Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun açıklamalarına dayanarak haberleri okumuş olduk. Bizim Sayın Çavuşoğlu'na güvenmeme nedenimiz yok. Biliyorsunuz son aylarda bizim ikili ilişkilerimiz eski rayına oturmuş oldu. Çok farklı alanlarda şu anda işbirliği yapmaktayız. Sizin sorunuz daha çok askeri konuları kapsadığı için askerlere sormanız gerekiyor" diye konuştu.
Rus Büyükelçi, Türk Akımı konusunda yaşanabilecek gelişmelerle ilgili bir soruya ise şu yanıtı verdi:
"İki liderimizin görüşmesi çerçevesinde Türk Akımı konusunda hükümetler arası anlaşmanın imzalanması büyük önem taşıyor. Özellikle bu projenin, her iki ülkenin ekonomileri bakımından ne kadar önemli olduğundan bahsetmek istemiyorum, bu zaten belli bir şey. Ancak şuna dikkat çekmek isterim ki proje, dünya çapında ilgi görüyor. Dün bizim Dışişleri Bakanı'mız Avrupa İşadamları Toplulukları ile bir araya geldi ve kendilerine yöneltilen soruların büyük bir bölümü Türk Akımı ile ilgiliydi. Bunlar siyasetçi değil, işadamıydı, çok somut ekonomiye odaklı sorular sordular. Özellikle projenin ne zaman tamamlanacağını, ilk gazın Türkiye'ye ne zaman geleceğini, gazın Avrupa'ya ulaştırılma imkanını sordular. Bu proje sadece Türkiye-Rusya ilişkileri açısından değil, aynı zamanda Türkiye'nin batısında bulunan bölgeler bakımından da çok önemli. Sayın Lavrov da bu sorulara cevaben Putin ve Erdoğan görüşmesinde varılan mutabakatı tekrarladı. ‘Avrupa'ya gaz sevk edebiliriz fakat Avrupa Komisyonu bu konuda taahhütlerini ortaya koymalı' dedi. Şu anda bu proje ile ilgili teknik çalışmalar ve sorunlar çözülmeye devam ediyor. Biz, Türkiye'ye ilk gazın 2019 yılının sonunda geleceğine inanıyoruz."
Karlov, bir gazetecinin "Rusya ile Türkiye arasında istihbarat paylaşımına dair bir anlaşma yürürlüğe girdi. Anlaşmanın kapsamı nedir, PKK ile mücadeleyi kapsıyor mu? PKK, Türkiye tarafından bir terör örgütü olarak tanımlanıyor ama Rusya PKK'yı bir terör örgütü olarak tanımıyor. Bu istihbarat paylaşımının kapsamı nedir?" sorusu üzerine ise "Bu tür sorulara cevap veremiyorum. PKK'nın Türkiye'de terör örgütü olarak kabul edildiğini biliyoruz ama böyle bir soruya yorum yapmam mümkün değil. Rusya'ya gelince de terör örgütleri noktasında biz devlet olarak iki önemli listeden hareket ediyoruz; BM nezdinde terör örgütü olarak kabul edilen örgütler listesine bakıyoruz, diğer taraftan bizim mahkememiz tarafından alınan kararlar çerçevesinde terör örgütü listesini belirliyoruz" diye konuştu.
Karlov, bir gazetecinin, Suriye yönetiminden gelen ‘Halep çevresindeki güvenlik bandına hiç kimsenin girmemesi gerektiği' uyarısını hatırlatarak, "Rusya için El Bab bir güvenlik sınırı mıdır? Moskova açısından El Bab nasıl değerlendirilen bir konumdadır?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Özellikle şunu ifade etmek isterim, Şam yönetiminin açıklamaları üzerine benim yorum yapmam mümkün değil. Ancak Halep'te duruma baktığımızda son 10 gün içerisinde ne Rusya ne Suriye uçakları orada operasyon yapıyor. Bizim uçaklarımız bölgeye 10 kilometreden daha yakın mesafeye yaklaşmıyor. Şehri terk etmek isteyen mülteciler için insani koridoru açmış durumdayız. Ona ilaveten de şehri terk etmek isteyen militan ve savaşçılar için ayrı bir koridor açılmış oldu. Bu kararı alırken bu bölgeden 200'e yakın yaralının çıkartılması için Birleşmiş Milletler uzmanlarının talebini de göz önünde bulundurduk. Bu koridorlar birkaç gündür açık duruyor fakat hiçbir yaralı bu koridordan faydalanmış değil. Bunun sebebi basit; savaşçılar, yaralıların şehri terk etmelerine izin vermiyor. Aynı şekilde savaşçılar sivil halkın çıkışını da engelliyor. Az sayıda çıkabilen sivil insanlar, şehri terk etmek isteyenlere savaşçılar tarafından ateş açılarak öldürüldüğü yönünde korkunç hikâyeler anlatıyor. Ama biz buna rağmen şunu söylüyoruz; insani koridorları kullanmak isteyenler varsa bunları açık tutacağız."
Karlov'a, Rusya Devlet Başkanı Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında 18 Ekim'de gerçekleştirilen telefon görüşmesinde gündeme gelen Fetih el Şam Cephesi (El Kaide'den ayrılmadan önceki ismiyle El Nusra) konusu da soruldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ile telefon görüşmesi hakkında 19 Ekim'de "Görüşmede Halep'i konuştuk. Saat 22.00 itibarıyla orada hava bombardımanlarını durduklarını ifade ettiler. El Nusra'nın orayı terk etmesi noktasında kendilerinin ricaları oldu. Arkadaşlarımıza bu konuda gerekli talimatı verdik, onlar da bu çalışmayı yapmak suretiyle, ‘El Nusra'yı Halep'ten çıkarmak ve Halep halkının bu noktadaki huzurunu sağlamak için bir çalışmanın içerisinde olalım' diye aramızda böyle bir mutabakatı görüştük" demişti.
'ABD, FETİH EL ŞAM KONUSUNDAKİ TAAHHÜTLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ'
Karlov, "Putin tam olarak ne istedi? Talebini tam olarak açar mısınız Fetih el Şam ile ilgili? Sahada bir şey değişti mi? Fetih el Şam çekilmeye başladı mı?" sorusu üzerine de "İlgili basın açıklamaları dışında iki devlet başkanımızın görüşmelerinin içeriği konusunda yorum yapamayacağım. Fetih el Şam Cephesi konusuna gelince, biz Şubat ayında ABD ile Fetih el Şam ile ılımlı muhalefet arasında ayrım yapılması noktasında mutabakata varmıştık. Ama maalesef ABD tarafı taahhütlerini yerine getirmedi. Kimsenin şüphesi yok ki Fetih el Şam bir terör örgütüdür ve zaten BM'nin (terör) listesine girmiştir. Teröristlerle mücadele etmek gerekir" dedi.