Şu anda Rakka’yı Musul ile bağlayan kara yolunun kontrolü YPG güçlerinin elinde. Böylece IŞİD’in kontrolündeki iki ana şehir arasında militanların geçişini sağlayan esas güzergah kapatılmış durumda ki, teröristlerin Musul’dan Rakka’ya kaçışı büyük ölçüde engellenmiştir.
Batı’nın ve özellikle ABD’nin IŞİD’le mücadelede YPG güçlerine verdiği önemin açık göstergelerinden biri de, bu konudaki Türkiye’nin pekçok itirazlarına rağmen bu güçleriyle işbirliğine devam etmesidir. Bu koşullar ve son aylarda yaşanan Rusya-Türkiye yakınlaşması, Ankara’yı, komşu Suriye ve Irak’taki hareketlerinin, bu ülkenin geleceği ile ilgili düşünceleri kendisine Batı’dan çok daha yakın ve anlaşılır olan Moskova ve Şam ile koordineli bir şekilde yürütülmesinin daha uygun olacağına ikna etmiş gibi görünüyor.
Bu konularla ilgili Sputnik’e konuşan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı, Müttefikler-Arası İhtiyat Subaylar Konfederasyonu eski Başkan yardımcısı, (E) Tuğgeneral Haldun Solmaztürk şu değerlendirmelerde bulundu.
Amerika Birleşik Devletleri, YPG güçlerine sadece askeri olarak değil, her yönden, yani silah, araç, gereç, mühimmat, siyasi, psikolojik, ekonomik yönden mümkün olan her türlü desteği veriyor. Ve öyle anlaşılıyor ki, Rakka’ya ilerlemek, Rakka’yı ele geçirmek ve Rakka’yı işgal etmek görevi bu güçlere verilmiş durumda. Bu konuda ABD’nin Suriye’deki YPG ile doğrudan doğruya çok güçlü bir işbirliği, hatta bir askeri ve siyasi ittifak var. Türkiye’nin buna engel olması zaten mümkün değil, Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’nin itirazlarını reddediyor.
Peki Türkiye niçin istemiyor bunu? O da çok açık. Rakka’ya girilirse ki girilecek, Suriye merkezi hükümetinin güçleri dışında operasyonda kullanılacak başka bir kuvvet yok. Tabi Amerika anlaşılır nedenlerle Suriye’deki merkezi yönetimi ve Rusya ile işbirliği yapmak yerine sadece Kürtlerle ikili olarak bu işi götürmek istiyor. O çok açık.
Türkiye, haklı nedenlerle Şam yönetimi gibi, yani Suriye’nin meşru rejimi gibi ve benim görebildiğim kadarıyla Rusya gibi, Suriye’de federal veya tam bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını istemiyor. Ve bu YPG’nin PKK ile doğrudan doğruya ilintili olduğunu biliyor. Zaten Amerika ile Türkiye arasındaki çatışma buradan kaynaklanıyor. Bunu anlayabiliyorum. Bir açmaza girildi, ama bu açmazdan çıkış, Şam rejimi ve Rusya ile işbirliği iken Türkiye’nin bundan niye kaçındığını anlayamıyorum. Amerika ile işbirliği zaten mümkün değil, yani böyle bir zemin yok. Tam aksine bir çatışma zemini var. Türk Hükümeti Rakka yakınlarında bir Kürt varlığından rahatsız oluyor, Rakka’ya YPG-Amerikan ortak harekatından rahatsız oluyor. Ama buna karşılık konuşmaktan başka bir şey de yapmıyor. Bu da anlaşılması ve açıklaması zor bir şey.
Şu anda Türk hükümeti Suriye ve Irak’ta tek başına bir şeyler yapmaya çalışıyor. Amerika ile işbirliği son derece sınırlı. Karşılıklı suçlamalar var ve çok temek konularda, çok temel milli menfaatlerde her iki ülke karşı karşıya geldi. Bu çok açık. Ve giderek bu siyasi çatışma büyüyor, daha da güçlü hale geliyor. Olup bitenlere objektif olarak bakılırsa, Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri ile niçin anlaşamadığını anlayabiliyorum, yani bunu görebiliyorum. Çok net. Herkes görüyor. Ama Rusya ile işbirliği için ciddi bir potansiyel varken, hatta Türkiye’nin milli menfaatleri açısından Rusya ile işbirliği kaçınılmaz iken niçin bunun yapılmadığını, tabi onu anlamakta ve açıklamakta zorlanıyorum.