Darbe girişiminin ardından Yargıçlar ve Savcılar Birliği'nin (YARSAV) kapatılacağını da Murat Arslan'ın gözaltına alınacağını da bildiklerini ve beklediklerini dile getiren Köksal, 'yol arkadaşımız' diye nitelediği Arslan'ın 'cemaatçi' olduğuna inanmadığını söyledi:
"Biz yargıçların ve savcıların üye olabilieceği bir dernek olarak kurulduk. 1961 kişi bizim derneğimize üye olmak için başvurmuş ve üye olarak kabul edilmiştir. Yargıç ve savcı kimliği dışında üyelerimizin siyasi görüşleri, memleketleri, mezhepleri gibi şeyleri sorgulamadık. Hangi arkadaşımızın hangi memleketten olduğunu, mezhebinin ne olduğunu bilemeyiz. Yargıç kimliğini, savcı kimliğini taşıması bizim için yeterliydi. İçlerinde o yapıdan olup da bizim derneğimize üye olmuş olanlar da olabilir. Bunun hakkında bir garanti veremem, bizim elimizde bir istihbarat ağı yoktu ki. Ayrıca biz ideolojik olarak da kurulmadık. YARSAV solcu ya da sağcı bir örgüt değildi. YARSAV, eşitlik, adalet, hukuk, yargı bağımsızlığı, insan hakları çerçevesinde mücadele eden, en çok da yargının sorunlarına dikkat çekmeye çalışan bir örgüttü.
'O ZAMAN ADALET BAKANLIĞI DA KAPATILMALI'
"Biz muhaliftik ve ses çıkartıyorduk. Şu an kanun üstündeki olağa üstü bir döneme girdik ve bu dönemde de muhalefete ihtiyaç olacaktı tabii ki. Biz yine yapılan hukuksuzlukları, insan hakkı ihlallerini, soruşturma için araştırma yapılmamasına itirazlarımızı yüksek sesle dile getirecektik. Uluslararası alanda dikkat çekecektik. Bu yüzden sesimizin kesilmesi gerekiyordu. YARSAV üyelerinin FETÖ yapısına dahil olduğu gerekçesiyle gözaltına alınması, tutuklanması gerekçe olamaz ki; o zaman Adalet Bakanlığı'nın da kapatılması lazım. Daha ileri gidersek hukuk fakültelerine kadar inmesi lazım bunun. Bütün adliyeler kapatılmalı. Yargıda ne kadar orandaysa bizim içimize de o kadar oranda arkadaşımız bu yapıya dahil oldukları gerekçesiyle gözaltına alındılar, tutuklandılar. Kimi meslekten ihraç edildi, kimi daha sonra geri döndü."
'YARSAV ÜYELERİ CEMAATİN EN ETKİN ZAMANINDA DA MAĞDUR EDİLMİŞTİ'
YARSAV'ın, hükümet tarafından desteklendiği zamanlarda da 'cemaati' eleştirdiğini belirten Köksal, "En sert muhalefetimizi biz 2010 döneminde yaptık, hükümet ile cemaatin kol kola olduğu dönemde… Hükümet ile cemaatin işbirliğine karşı çıkarak HSYK'ya aday olduk. YARSAV olarak yarışa giren adaylarımız vardı. 2014 yılında da aynı şekilde 'ne cemaat ne hükümet sadece adalet' dedik. Cemaatin toplumda yaptığı kıyımları biliyorsunuz: Ergenekon, Balyoz süreçleri ve belki kamuoyuna yansımıyor ama büyük ihalelerin kotarılmasında da bunlar vardı. Çok büyük zararlar veriyorlardı. 2010'da çok etkin oldukları dönemde de en büyük mağduriyeti YARSAV üyeleri yaşadı. (Eski YARSAV Başkanı) Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun yaşadığı süreci biliyorsunuz… Cemaatin yok etmeye çalıştığı, saldırdığı bütün yargıç ve savcıların arkasında YARSAV vardı. İlhan Cihaner'in arkasında biz vardık, Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun arkasında biz vardık" şeklinde konuştu.