Suriye Halk Meclisi Başkanı Hediye Abbas, Sputnik’in sorularını yanıtladı. Abbas’ın Kırım referandumu, Rusya-Suriye ilişkileri ve Suriye krizine ilişkin açıklamalarından satır başları şöyle:
30 Eylül’de Rusya’nın Suriye’deki terörle mücadele operasyonunun birinci yıldönümüydü. Bu operasyon ve elde edilen başarılar, uluslararası terörü sadece ortak çabalarla yenmenin mümkün olduğunu gösterdi. Rusya’nın Suriye krizinin çözümündeki pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rusya’nın bizimle olacağını, bizi destekleyeceğini ve hem kendi hem de Suriye’nin ulusal çıkarlarına uygun pozisyon alacağını her zaman biliyorduk, buna inanıyorduk. Rusya ile ilişkilerimiz uzun yıllar boyunca gelişti ve gelişmeye devam edecek.
Rusya her zaman ezilenlerin, saldırganlık tehdidiyle karşı karşıya kalanların tarafını tuttu. Bu, Rusya’nın uluslararası arenadaki otoritesinin şüphe uyandırmadığı ve çıkarlarının göz ardı edilemeyeceğini gösteriyor. Rusya’ya tamamen güveniyoruz. Sayın Rusya Dışişleri Bakanı (Sergey) Lavrov’un kendi ülkesinin çıkarlarını koruduğu gibi Suriye’nin çıkarlarını da savunduğunu görüyoruz. Rusya Devlet Başkanı (Vladimir Putin) kendi ülkesini koruduğu gibi Suriye’yi de koruyor. Dostluğumuz ve kardeşliğimiz, savaşta ölen kahramanlarımızın kanlarıyla pekiştirildi. Elbette, ilişkilerimiz bundan farklı olamaz. Tüm insanlığı tehdit eden kötülüğe karşı tek hedefimiz, birleşik cephemiz var.
Rus hükümeti, Suriye krizi çözümünün sadece Suriye halkının iradesi temelinde mümkün olduğunu ve sadece Suriye halkının kendi geleceğini belirleyebileceğini defalarca dile getirmişti. Bildiğiniz gibi, Kırım’da Rusya’yla birleşme referandumu yapılan Mart 2014’te bir halkın kendi geleceğini belirlemesine tanık olduk. Referandum sonucuna Suriye nasıl bakıyor?
Kırım’da şunlar oldu: Bu bölge Sovyetler Birliği’nin bir parçasıydı, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra gelişen olaylar nedeniyle bu bölge, halk iradesinin özgürce tecelli etmesiyle, köklerine geri döndü. Bu durum, yarımada sakinlerinin çıkarlarını doğrudan etkiledi. Onlar ülkeleriyle birleşme kararını aldı. İşte bunlar yaşandı. Kırım’ı Rusya’nın ayrılmaz bir parçası olarak tanıyoruz.
Suriye ile Rusya arasındaki ilişkiler stratejik ve büyük potansiyele sahip. Bu ilişkilerin siyasi, ekonomik, sosyal ve hatta Rusya Federasyonu cumhuriyetlerindeki durum buna uygun olursa konsolosluk dahil tüm alanlarda gelişmesi için Rusya hükümetiyle birlikte çalışacağız.
‘HİÇ KİMSEYE ÜLKEMİZİ PARÇALAMA İZNİ VERMEYECEĞİZ’
Suriye’de terör örgütlerinin elindeki bazı bölgeler son zamanlar Suriyeli Kürtlerin kontrolüne geçiyor. Bu topraklarda özyönetimler, kantonlar kuruluyor, ‘Kuzey Suriye ve Rojava Federasyonu’ ilan edildi. Suriyeli Kürtler sıkça Suriye devletinin dağılmasına karşı olduğunu dile getiriyor ama bununla birlikte Kürtlerin özerklik hakkının resmiyet kazanması gerektiğinin altını çiziyorlar. Suriye hükümeti, Kürtlerin eylemlerini nasıl değerlendiriyor?
Kürt halkıyla sorunumuz yok. Kürtler, ülkenin diğer tüm vatandaşları gibi, Suriye halkının bir parçası. Kürtlerin kontrolündeki Suriye topraklarında yaşananlar, bazı liderlerinin şahsi çıkarlarının sonucu. Onların eylemleri doğrudan ABD ve bazı bölge ülkelerinden gelen emirlerine dayanıyor. Hiç kimseye ülkemizi etnik veya mezhepsel farklıklara göre parçalama izni vermeyeceğiz. Bu pozisyonumuzun temel taşı. Hiç kimseye Suriye toprağının tek bir karışını bile vermeyiz. Suriye birleşik ve bölünmez bir ülkeydi ve böyle kalacak. Kürtlerin büyük bir kısmı, Suriye’den ayrılma fikrini desteklemiyor. Biz, Kürtler dahil tüm vatandaşlarımızın tüm haklarına uyulması için her şey yapacağız. Yeni mecliste 10’dan fazla Kürt milletvekili var, Kürtler her zaman aktif olarak devlet kurumlarının çalışmalarına katıldı ve bu böyle devam edecek. Bu eğilim daha da güçlenecek. Bir kez daha altını çiziyorum, Suriyeli Kürtler her zaman birleşik ve bölünmez Suriye’den yana oldu ve mücadele etti. Mevcut sorun, bazı Kürt siyasi liderlerinin kişisel hırs ve hedeflerinin sorunudur.
Suriye’nin komşusu Türkiye, sıkça Şam hükümetinin ülkedeki azınlıkların, özellikle Türkmenlerin, haklarını ihlal ettiğini iddia ediliyor. Suriye krizine, hükümet karşıtı güçlerden yana aktif müdahalesini de bu iddialara dayandırıyor. Suriye’deki Türkmenlerin gerçek durumu ne?
Suriye hükümeti ve ordusu tarafından Türkmenlere yönelik baskılara ilişkin Türkiye’nin açıklamaları tamamen yalan. Türkmenler, Suriye halkının ayrılmaz bir parçası. Türk hükümetinin söyledikleri tamamen propaganda ve Suriye hükümetine karşı yürüttüğü enformasyon savaşının bir parçası. Elbette tüm bunlar ABD ve bölge müttefiklerinin desteği ile yapılıyor. Onlar da benzer açıklamalarla, hükümet ve orduya uydurma suçlamaları yönelterek uluslararası toplumun gözünde Suriye’nin itibarını sarsmak istiyor.
Suriye hükümeti her zaman Türkmenleri, ülkenin diğer tüm sakinleri gibi, Suriye vatandaşı olarak gördü. Hiçbir zaman ülkemizdeki herhangi bir etnik veya dini gruplara karşı ayrımcılık politikasını gütmedik. Elbette bu, Türkmenler de için geçerli. Çok etnikli ve çok mezhepli halkımızın diğer tüm temsilcileriyle birlikte Türkmenler de tüm devlet ve iktidar yapılarında temsil ediliyor.