Suriye genelinde 10 binden fazla militanın silah bırakarak sivil hayata döndüğünü ifade eden Haydar, bu kişilerden bazılarının da hükümet ordusuna katıldığını söyledi. Silahlı gruplarla müzakerelere görüşmelere Rus askeri uzmanların da katıldığını belirten Haydar, meydana gelen tıkanıkların çözümünde Rus askerlerin önemli katkıda bulunduğunu kaydetti.
Birkaç gün önce Şam yakınlarında ziyaret ettiğim sığınmacı kampında Derayalı eski militanlarla görüştüm. Sayıları yüzlerce olan bu kişiler sivil hayata dönmeyi hayal ediyor. Kaç muhalif devlete teslim olarak hayatına sıfırdan başlama kararını aldı?
Halihazırda 10 binden fazla kişiden söz edebiliriz, ki krizin başından bu yana onlara yönelik uzlaşma süreci uygulandı ve onlar evlerine döndü. Bu arada bir kısmı da Suriye ordusu saflarına katıldı.
‘YANLIŞ YÖNLENDİRİLDİLER’
Görüşlerini değiştirip silah bırakmaları için neler yapıldı?
Bir kısmı, çatışmanın başında, silahlı kişilerin bulunduğu bölgelerde yaşadıkları için yanlış yönlendirilmişti. Yaptıklarının ne kadar doğru olduğundan emin değillerdi. Bu yerel militanlar oldukça çabuk silah bırakıp sivil hayata dönüyor. Aslında asıl tehdit oluşturan beyinleri cihatçı ve tekfirci fikirlerle zehirlenen militanlar, yabancı teröristler ve savaş için büyük paralar alanlar. Bu silahlı adamların bir kısmını kazanamayacaklarına, Suriye ordusunun zaferleri karşısında hiçbir şansları olmadığına ama uzlaşma imkanı olduğuna ikna etmek gerekti. Bu yüzden çoğu genel aftan yararlandı.
‘DEVLETİN TUTUMUNU GÖRÜNCE, TESLİM OLANLARIN TUTUMU DEĞİŞTİ’
Teslim olanlar, devletin onlara nasıl muamele ettiğini görünce tutumları değişti. Devlet onlardan intikam almadı, sıradan hayata dönmelerini sağladı, sorunlarını çözdü. Bir kısmı sığınmacı kamplarında kendilerini iyi hissediyor, diğerleri evlerine döndü.
Kaç kişi militanlar tarafından kaçırıldı ve şu anda onların elinde bulunuyor?
15 binden fazla kişi kaçırıldı veya kayıp. Büyük kısmı, rehine olarak Ceyş’ul İslam grubunun elinde.
‘RUSLAR, DÜŞMAN OLAN YABANCILARDAN FARKLI’
Rusya bir yıldır Suriye’de. Hmeymim’deki Rus hava üssünde uzlaşma merkezi çalışıyor. Suriyelilerin birbiriyle barışmasına yabancıların yardım etmesi şaşırtıcı görülebilir. Rus müzakerecilerin faaliyetini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Elbette Ruslar yabancı ama onlar bizim dostumuz ve düşman olan yabancılardan farklı. Onlar her şeyden önce Suriye halkının dostu.
Rusya belki bir yıldır doğrudan Suriye’de bulunuyor ama tarihsel bağlar uzun yıllara dayanıyor. Rusya devleti tüm kriz boyunca ve öncesinde Suriye’ye yardım etti. Uzlaştırma konusuna gelince, Rusya’nın Çeçenistan’dan büyük, olumlu ve verimli deneyimi var. Bu nedenle Ruslar Suriye’deki uzlaşma projesine destek verdi.
Bu arada militanlarla görüşme konusunda zaman zaman Rus uzmanların bize göre daha fazla imkanı oluyor, çünkü bazı militanlar bizimle görüşmeyi reddederek sadece Ruslarla işbirliği yapmayı kabul ediyor. Bu çok iyi.
Rusya, uzlaşma sürecine yardımcı olan insani yardımın büyük miktarlarda teslimini sağlayan taraf oldu. Rusların enformasyon makinesi de çok iyi çalışıyor, bu makine uzlaşma kültürünün yayılmasına yardımcı oldu.
‘MISTURA’NIN TEKLİFİ PRENSİPTE MÜMKÜN DEĞİL’
BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın, Nusra militanlarının Halep ve İdlib’den çekilmesi yönündeki teklifi ne kadar gerçekçi? Sizce bu yapılabilir mi?
Bu, prensipte olmayacak. İkincisi, Mistura aslında bu teklifinde ciddi değil, çünkü bu teklifini BM Güvenlik Konseyi’nde savunmadı. Savunmak isteseydi Rusya’nın kararına destek verirdi. Oylamaya sunulan Fransa-İspanya tasarısına karşı çıkması gerekirdi.
Nusra, Halep’teki temel militan güç, bazıları bu örgütün orada olmadığını iddia etse de. Elbette Halep’ten ayrılmayacak, çünkü hangi kayıplara yol açacağını anlıyor. Onları kentten çıkmaya sadece onları kritik duruma düşürecek çatışmalar zorlayabilir.
‘BM TEMSİLCİSİ TARAFSIZ DEĞİL’
Mistura’nın Suriye krizine yönelik pozisyonu aslında tarafsız değil. Açıklamaları, eylemleri ve yaklaşımıyla görüşüme göre Batı, yani ABD-İngiltere ve Fransa kampına daha yakın.
Halep’in doğusundaki krizin barış yoluyla çözümü mümkün mü?
‘ARTIK ÖSO YOK’
Nusra ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) arasında fark var mı?
Onları başta birbirinden ayırmaya, ÖSO ve Nusra arasında sınır çizmeye çalışıldı. Biri iyi, diğeri kötü olduğu için değil, askeri operasyonlardaki ve sonraki faaliyetlerdeki rolleri dağıtmak için. Ama sonraki 2 yılda onlar ve diğer gruplar birleşti. Şimdi ÖSO’nun en büyük grubu IŞİD’e veya Nusra’ya katıldı. Diğer bir bölümü ise Ceyş’ul İslam ve diğer cihatçı ve tekfirci örgütlere katıldı. Artık ÖSO yok, kendi projesi, karar alma özgürlüğü ve politikası olmadığı gibi. ÖSO’nun bazı birliklerinin Nusra ve IŞİD’in yaptığından daha vahşice olan eylemleri bunu kanıtlıyor.
ÖSO teröristlerinin bir çocuğun kafasını kestiği Halep’teki olayı mı kastediyorsunuz?
Evet, Halep ve Şam kırsalında çok sayıda hunharlık olayları tespit edildi.
‘RUSYA-TÜRKİYE ARASINDA BUZLARIN ERİMESİNİN OLUMLU SONUCU OLMADI’
Moskova ve Ankara arasındaki buzların erimesi Türk yönetiminin Suriye politikasını etkiledi mi? Yoksa eskisi gibi militanları desteklemeye devam mı ediyorlar?
Militanlar son zamanlarda sıkça taşınabilir hava savunma sistemlerini almalarına an kaldığını söylüyor. Sizce militanlar artık bu sistemleri almışlar mı?
Henüz ellerinde taşınabilir hava savunma sistemlerinin olduğu gösteren bir kanıt yok. Bazı eski seyyar sistemleri olabilir ki bunları bazı uçakları düşürmek için kullanmışlardı.
’ABD, TAAHHÜTLERİ YERİNE GETİRMEDİ’
Rusya ve ABD arasında varılan ateşkes anlaşması başarısız oldu. ABD, Suriye’yi vurabileceği yönünde sinyaller veriyor. Sizce ABD gerçekten de bunu yapabilir mi?
Öncelikle, Rusya-ABD ortak planının başarısızlığı, ABD’nin bu planı uygulamakta yetersiz olmasından kaynaklanıyor. Onlar, üzerine aldıkları taahhütleri yerine getiremedi. İster, Batı’nın tabiriyle ılımlı muhalefet, —ki aslında böyle bir muhalefet yok ve Nusra’yı birbirinden ayırmak olsun, ister Suriye genelinde Rusya ve ABD arasında net koordinasyon araçlarının oluşturulması veya geçmiş anlaşmaları dikkate alan siyasi süreci başlatmak için gereken koşulların sağlanması olsun.
‘ABD, ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI OLMAK İSTEMİYOR’
ABD’lilerin verdiği sözleri tutmamasının nedeni çok basit. ABD temelinde saldırgan bir devlet, bu yüzden çözümün parçası olmak istemiyor. İkincisi, halihazırda ABD’de seçim kampanyası var. Özellikle son 2 ayda ABD idaresi herhangi somut ve stratejik anlamda önemli karar alamıyor. Bu yüzden tüm bu tehditlerin basında gürültü yaratmak için yapıldığını düşünüyorum. Aslında ABD’nin şimdi veya seçimlerden sonra Suriye’ye karşı herhangi askeri operasyon yapabileceğini sanmıyorum.
‘SALDIRILAR ÖNCE RUSYA, SONRA SURİYE İÇİN TEHDİT OLARAK GÖRÜLECEK’
Şimdi zamanımız var, en azından 2 ay boyunca ABD’nin herhangi büyük tehdidine karşı koruma altındayız. Şunu da dikkate almamız gerek, Rusya bu konuda çok netti. Devlet Başkanı Vladimir Putin, S-300 ve S-400’ler ile halihazırda bölgeyi koruyan temel güç haline gelen Rus savaş gemilerinden bahsederken, sözlerinde ve eylemlerinde son derece netti. Rus ordusu artık ülkemize konuşlandırıldı ve her türlü saldırganlık öncelikle Rusya, sonra Suriye için tehdit olarak görülecek.
Yani S-300 ve S-400 varken ABD’nin Suriye’ye saldırmayacağını mı düşünüyorsunuz?
Evet, saldırmayacağını düşünüyorum.