MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Ya Erdoğan Anayasa'nın öngördüğü Cumhurbaşkanlığı yetkilerine çekilsin, ya da getirin başkanlık sistemini Meclis'e, oylayalım" sözleri gündemi bir anda değiştirdi.
Ankara kulislerinin en fazla merak ettiği konu Devlet Bahçeli'nin ne yapmak istediği oldu. Birinci ihtimal olarak AK Parti ile MHP arasına bir uzlaşma olmuş olabileceği konuşuldu. İkinci ihtimal referandum için mecliste yeterli çoğunluğun bulunamayacağını öngören Bahçeli'nin, bunu AK Parti'ye de göstererek, meseleyi Türkiye'nin gündeminden çıkarmayı hedeflediğiydi.
Bahçeli'nin sözlerini yorumlayan ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, MHP liderinin bir taşla iki kuş vurduğunu söyledi. Önümüzdeki yıl her ihimalde sandığa gidileceğini dile getiren Uslu, "Ya referandum olacak ya da erken seçim. Bahçeli böyle bir çıkış yaparak öncelikle erken seçimi engellemek istedi" dedi. İkinci ihtimal ise tartışmaları Beştepe'den çekip, Çankaya'ya taşımak:
"Sayın Bahçeli çok stratejik ve kendisi açısından da akıllıca bir hamle yaptı. Okullar kapanmadan mayıs ayı gibi yapılacak bir erken seçim olasılığı zaten AK Parti'nin gündemindeydi. Başkanlıkla ilgili süreç ise parlementonun tamamen kontrol alanı dışında kalan ve Beştepe'den yürütülen bir süreçti. Yani sayın Bahçeli bir taşla iki kuş vurdu. Birincisi 'OHAL şartlarında yapılacak erken seçim ülke menfaatlerine uygun olmaz' diyerek, partisi hırpalanmışken erken seçime yakalanmak istemediğini gösterdi. İkincisi ise tartışmaların Çankaya yerine Beştepe ekseninde yürütülmesini engelleyerek, Meclis'in yeniden sürecin merkezi olmasını sağlaması oldu…"
'330 OY SAĞLANAMAZSA…'
Bugüne kadar sağlanamayan referandum oyu için artık bir umut doğduğunu dile getiren Uslu, 330 oyun sağlanamaması durumunda ise AK Parti'nin erken seçim kozunu yeniden oynayacağına kesin gözüyle bakıyor:
"Eğer 330 oy bulunamazsa AK Parti çıkıp vatandaşa der ki 'Bakın biz bu işi parlamentoda çözemiyoruz ama ülkenin sorunları artık tehir edilebilir sorunlar değil, erken seçime gidelim. Vatandaş yeterli oyu verirse başkanlığa geçeriz olmazsa da takdir milletindir' deyip erken seçim kartını oynayabilir. MHP'nin hamlesi öncelikli olarak erken seçim gelmesin diyeydi… Ben, AK Parti'nin 330 oyu bulamaması durumunda çok kısa bir süre içerisinde ülkenin yeniden erken seçimle yüz yüze kalacağını düşünüyorum."
'REFERANDUMA GİDİLİRSE REDDEDİLME OLASILIĞI YOK'
"Parlementoda 330 bulunur da referanduma gidilirse mutlaka ama mutlaka başkanlık sistemi referandumdan geçer. Yani meclis tarafından kabul edilip toplum tarafından refüze edilmesi olasılığını ben hiç görmüyorum. Eğer referanduma gidilebilirse bu en az iki partinin desteği ile olabilir ve toplum tarafından reddedilme olasılığı hiç olmaz. Çok rahat geçer."
Referanduma gidildiği takdirde toplumun bunu reddetmeyeceğini ileri süren Uslu, erken seçime de gidilse sonucun değişmeyeceğini AK Parti'nin çok hızlıca toplumu ikna edebileceğini öngörüyor. Yani başkanlık sistemine geçişin somut adımı için tarih 2017 gibi görünüyor.
"Tüm partiler Anayasa'nın değişmesi konusunda hemfikir olduğundan, vatandaş da aksi bir kanaate sahip değil. Zaten yapılan ölçümlere göre de toplumun yüzde 70'inden fazlası Anayasa'nın değişmesi gerektiğini düşünüyor. Bu bu yüzden de AK Parti çok hızlıca toplumu ikna edebilir."
'FETÖ ABARTILIYOR, AK PARTİ'NİN ÖYLE BİR SORUNU YOK'
"AK Parti'nin erken seçimi seçmene anlatabilmesi için kullanacağı yegane gerekçe başkanlık sistemi olacaktır. FETÖ soruşturması bence erken seçime gerekçe olmayacaktır çünkü AK Parti'nin bir FETÖ sorunu yok. O sorun biraz abartılıyor, olduğundan büyük gösterilip egzajere ediliyor. AK Parti'nin tüm yapısı zaten 17-25 Aralık'tan sonra şekillendi. Bu 2013 yılındaydı. Parlamento grubu bu güne kadar iki kere daha filtreden geçti. O süreçte mevcutlar istifa etmişti, ardından 7 Haziran seçimlerinde, son olarak da 1 Kasım seçimlerinde yeniden filtreden geçtiler. Dolayısıyla AK Parti için 'arınma' problemi tehdit içeren bir konu değil. Planlanan erken seçim tamamıyla başkanlık sistemine ilişkin."