'MOODY'S'E ÖVGÜLER DÜZEN KENDİLERİYDİ'
Toprak, AK Parti'nin Moody's'in not indirme kararıyla ilgili eleştirilerine yönelik "Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar, not indiriminin siyasi olduğunu, kendileri için kıymeti harbiyesinin olmadığını söylüyorlar. 16 Mayıs 2013'te aynı Moody's, Türkiye'nin kredi notunu Baa3 seviyesine yükselttiğinde, Moody's'e övgüler düzen, yatırım yapılabilir notuyla, AKP'nin ekonomik başarısının tescillendiğini ilan eden kendileriydi. O zaman, 2013'teki not artırımı da siyasi miydi?" diye konuştu.
'ÜLKE EKONOMİSİ HIZLA KÖTÜYE GİDİYOR'
Moody's'in not indirimine tepki gösteren hükümeti eleştiren Toprak, şu ifadeleri kullandı:
"Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar, not indiriminin siyasi olduğunu, kendileri için kıymeti harbiyesinin olmadığını söylüyorlar. Reyting kuruluşlarını ciddiye almadıklarını ifade ediyorlar. 16 Mayıs 2013'te aynı Moody's, Türkiye'nin kredi notunu Baa3 seviyesine yükselttiğinde, Moody's'e övgüler düzen, yatırım yapılabilir notuyla, AKP'nin ekonomik başarısının tescillendiğini ilan eden kendileriydi. O zaman, 2013'teki not artırımı da siyasi miydi? Dış güçlerin telkinleriyle mi yapıldı? O tarihte AKP hükümeti, bu notu almak için dış güçlere, üst akıllara, Moody's'e hangi vaatlerde bulunmuştu?
Kredi derecelendirme kuruluşlarının zaman zaman siyasi maksatlı not artışları ya da indirimleri yaptıkları öne sürülse bile, küresel yatırımcıların, dış sermayedarların, bir ülkeye, o ülkenin ekonomisine bakarken dikkate aldıkları temel unsurlardan birisi, küresel piyasaların işleyişi gereği bu notlardır. Moody's son olarak 14 büyük bankamızın da notunu düşürdü. Bunlar hamasetle, suni düşmanlar yaratmakla çözülecek konular değil.
'REYTİNG KURULUŞLARIYLA KAVGA ETMEK YERİNE TÜRKİYE'NİN İHTİYACI OLAN PROGRAMLARI UYGULAMAYA KOYMAK GEREKİYOR'
Ülke ekonomisi hızla kötüye gidiyor. Yapılması gereken, reyting kuruluşlarıyla kavga etmek yerine, ekonomiyi güçlendirecek, üretimi, yatırımı, istihdamı, ihracatı artıracak, Türkiye'nin ihtiyacı olan kalkınma ve sanayileşme programlarını süratle uygulamaya koymak, ekonomiye olan güveni tesis etmektir. İşsizliğin yüzde 10,2'ye yükseldiği, özel sektör ve bankaların döviz borçlarının 200 milyar doları aştığı, büyüme hızının 9 ayda 5,7'den, 3,1'e gerilediği, TÜİK verileriyle, 2015'te en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik dilimin toplam gelirden aldığı pay artarken, kalan yüzde 80'in gelirinin azaldığı bir ekonomik tablonun sorumlusu, 14 yıldır ülkeyi ve ekonomiyi yöneten AKP hükümetleridir.
'EKONOMİK REFORM DİYE PAZARLIYORLAR'
Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Orta Vadeli Plan hedeflerinin tutturulamayacağını söyleyerek, şimdiden kamuoyunu ekonomideki olumsuz gidişe hazırlıyor. Hükümet, yapılan ekonomik reformların gözönünde bulundurulmadığını söylüyor. Gerçekten nedir bu reformlar? Devlet, Doğu ve Güneydoğu'da binası, arsası, makineleri devletten, anahtar teslim fabrika kuracak, işadamlarına, yatırımcılara verecek. Yüzde 49 da fabrikaya ortak olup sermaye koyacak. Her şeyi devlet yaptıktan sonra, devletin, milletin parasıyla yapılacak tesisler niye birilerine hibe edilecek? Madem devlet anahtar teslim fabrika yapıp birilerine verecekti, 14 yıldır devletin-milletin varlıklarını, fabrikalarını, et kombinalarını, demir-çelik, çimento fabrikalarını, rafinerilerini, petrokimya tesislerini, telekomünikasyon tesislerini ne diye satıp savdınız?
Şimdi devlet birilerini, milletin parasıyla, bedavadan yatırımcı, fabrikatör yapacak. AKP'ye yakın işadamlarına servet aktarılacak. Süper teşvik diye getirilen; gelir ve kurumlar vergisi, KDV, gümrük vergisi istisnaları, bedava arsa, ucuz enerji, kredi faizlerinin hazinece üstlenilmesi, 10 yıl süreyle çalışanların SGK primini devletin üstlenmesi vb. yatırımcı çekmeye çalışan hükümet, tüm maliyeti devletin, hazine ve maliyenin sırtına yıkarken, topluma ait kaynakları birilerine transfer ederek, toplumun geniş kesimini yoksulluğa mahkum edecek. Bir yandan vergi istisnalarıyla teşvikler verilirken, diğer yandan kaynak için akaryakıtta özel tüketim vergisi artırılıyor. Sonra da bunu ekonomik reform diye pazarlıyorlar."