Atılım Üniversitesi 2016-2017 Akademik Yılı Açılış Töreni kapsamında ‘Rusya Federasyonu — Türkiye: Yeni Dönemde Yeni Birliktelik’ konulu ilk derste konuştu.
‘LİDERLERİMİZ ZOR DURUMDAN ÇIKIŞ YOLU BULDU’
Suriye sınırında Rus savaş uçağının düşürülmesiyle gerçekleşen ‘trajedinin’ iki ülke ilişkileri için bir ‘meydan okuma’ olduğunu, 7 ay boyunca iki ülke ilişkilerinin neredeyse tamamen dondurulduğunu ifade eden Karlov, “Mutluyum ki iki ülkemizin liderleri bu zor durumdan çıkış yolunu buldu ve ilişkilerimiz yeniden gelişme dönemine girdi” dedi.
‘RUS HALKI ŞEHİT DÜŞEN TÜRK GENÇLERİ İÇİN BÜYÜK ÜZÜNTÜ DUYUYOR’
15 Temmuz’da gerçekleştirilen darbe girişimi hakkında da konuşan Karlov, şunları söyledi: “Dost Türkiye halkının bu yaz ne kadar zor durumdan ne kadar trajik olaylardan geçtiğini biliyorum ve özellikle şunu vurgulamak isterim ki Türkiye’ye destek veren ilk liderlerden biri bizim devlet başkanımız Sayın Putin oldu. Ülkesini ve halkını korumak amacıyla şehit düşen Türk genç erkekleri ve kızları için Rusya halkı da büyük üzüntü duyuyor ve başsağlığı diliyor. İnanıyorum ki onların isimleri Türkiye’de hiçbir zaman unutulmayacaktır.”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 9 Ağustos’ta St. Petersburg’da geçekleştirdikleri görüşmenin ardından normalleşme sürecinde önemli gelişmeler yaşandığını kaydeden Karlov, “Biz her zaman Türkiye ile her türlü konuyu ele almaya hazırdık, bunu teyit ediyorduk. Birlikte bu diyalog içinde yeni dünya düzeninin oluşturulması için ekseninde çalışıyorduk” dedi.
Suriye konusunda iki ülkenin görüş ayrılığı olsa da Suriye’nin toprak bütünlüğü ve Suriye’de siyasi çözüm olabileceği ilkelerinde mutabık olduklarını kaydeden Karlov, “Suriye konusunda bizim iki ülkemizi bir araya getiren en önemli husus şudur ki Suriye için sadece siyasi çözüm olabileceğinden hareket ediyor. Hem Moskova hem Ankara Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanadır” dedi.
Türkiye ile Rusya arasında yaşanan krizin ekonomik ilişkilere son derece zarar verdiğini, önümüzdeki bir iki yıl içinde iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri eski seviyesine getirmeyi hedeflediklerini anlatan Karlov, şöyle konuştu: “Önümüzdeki bir buçuk, iki yıl içinde eski seviyeye ulaşmaya ve bundan sonra da yeni ufukları açmaya katkı sağlayacak bir dizi eylem planları geliştirilmektedir. Ticari, ekonomik, bilim ve teknik orta vadeli programların hazırlanmasında son aşamaya gelinmiştir. 2016-2019 yıllarını kapsayan bu orta vadeli program bizim ikili ekonomik ilişkilerimizin yol haritası niteliğinde olacaktır. Diğer bir anlaşma gündemimizde olan hizmet ticareti ve yatırımlar anlaşmasının geliştirilmesi son aşamaya gelmiştir, hazırlık seviyesi yüksektir. Bu anlaşma bizim ülkelerimiz arasında serbest ticaret anlaşması anlamına gelmektedir. 1 milyar dolar tutarında Rusya Türkiye ortak yatırım fonunun kurulmasıyla ilgili çalışmalar yürütülmektedir. Özellikle şunun altını çizmek isterim ki bu fonun mali kaynakları Rusya ve Türkiye projelerinin yanı sıra üçüncü ülkelerde yapabileceğimiz ortak projelere de aktarılabilecektir. Bizim ekonomik işbirliğimizin somut bir şekilde yeniden eski seviyeye ulaştırılması bakımından ciddi bir adım atılmıştır. Bildiğimiz gibi Türkiye Rusya arasında charter seferleri yeniden başlatılmıştır. Daha önce turizm alanında önemli bir rekor kırmıştık. 2014 yılında 4.5 milyon Rus turist Türkiye’ye gelmişti. Tabii ki bu sene rakamlar çok daha düşük olacaktır ama inanıyorum ki önümüzdeki sene milyonlarca Rus vatandaşı Türkiye’ye tatil yapmaya gelecektir.”
Karlov, Türkiye ve Rusya’nın ekonomik işbirliğinde iki önemli projenin Akkuyu Nükleer Santrali ve Türk Akımı olduğunu vurgularken Akkuyu Nükleer Santrali’nin ‘stratejik yatırım’ kapsamına alınmasının, bu projenin hayata geçirilmesinde önemli katkı sağlayacağını kaydetti. Karlov, “Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin teknik çalışmalarının yanı sıra kadro eğitimi konusunda da çalışmalar yapılmaktadır. Son yıllar boyunca 250’yi aşkın Türk öğrenci, Rusya’nın önde gelen fizik ve teknik üniversitelerinde öğrenim görmektedir. Onlar da Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni yönetecek olan kadrodur” diye konuştu.
Türk Akımı konusunda da bilgi veren Karlov, en yakın zamanda hükümetler arası anlaşmanın imzalanıp projenin hayata geçeceğine inandığını belirtirken Türk Akımı üzerinden ilk doğalgazın 2019’da Türkiye’ye ulaşmasının hedeflendiğini bildirdi. Türk Akımı dogalgaz boru hattının ilk aşamasındaki hacminin 15 milyar metreküp olacağını, böylelikle Türkiye’nin Rusya’dan aldığı doğalgazın tamamının transit ülke olmadan Türkiye’ye ulaşacağını kaydeden Karlov, “Ama bir hattın dışında Rusya olarak ikinci üçüncü dördüncü hattı inşa etmeye hazırız. Böylece doğalgaz Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine taşınacaktır. Özellikle bu proje ve bu anlayış Türk yönetiminin Türkiye’yi doğalgaz ve petrol transit ülkesi yapma fikrine tam olarak uyumludur. Böyle bir projenin avantajları çok net ve ortadadır” dedi.
‘ABD, SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNACAĞINI TAAHHÜT ETTİ’
Karlov, konuşmasının ardından soruları yanıtladı. ABD’nin Suriye’nin toprak bütünlüğü konusundaki söylemlerini samimi bulup bulmadığı sorusuna Karlov, “Suriye’nin birkaç parçaya bölünmesi en büyük jeopolitik trajedilerden biri olacaktır. Bu halde bölgede uzun yıllar boyunca istikrar olmayacaktır. İşte bunun için biz Rusya olarak tek devlet olarak Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini ifade ediyoruz. Rusya’nın yaklaşımı, Suriye devlet yapısının korunması ve bu ülkede siyasi bir çözüm bulunması gerektiğini savunuyor. Keşke ABD de bu yaklaşım uyarınca hareket etseydi, bizim bu sonuçları elde etmemiz daha kolay olurdu” yanıtını verdi.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin son konuşmasında Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi çözüme vurgu yaptığını kaydeden Karlov, “Suriye devlet yapısının korunması ve siyasi çözüm bulunması. İnanıyoruz ki ABD de bu iki önemli ilkeden hareket edecektir ki bu iki ilkeye uyacaklarını taahhüt etmişlerdir” dedi.
Karlov, Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonu konusunda Rusya’nın tutumunun sorulması üzerine şöyle konuştu: “Daha önce de ifade ediyorduk ki bu operasyonun başlatılmasına neden olan sebepleri anlıyoruz. Özellikle son aylarda Türkiye’de gerçekleştirilen dehşet verici terör eylemlerini gerçekleştirenler Suriye’den gelmişti. Ancak burada bir ‘ama’ var. Uluslararası hukuk gereği bu tür operasyonlar ya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ile veya operasyonun yapılacağı ülkenin yönetimi tarafından onaylanmalıdır. Maalesef üzüntüyle belirtmek isteriz ki bu gereklilik yerine getirilmemiştir. Malumlarınız olduğu üzere Suriye topraklarında bizim hava ve uzay kuvvetlerimiz faaliyette bulunmaktadır ve bu faaliyetlerimiz Suriye hükümetince onaylanmıştır.”
Karlov, Türkiye’nin El Bab’a operasyon düzenlemesi veya ABD ile ortak Rakka operasyonuna katılmasına Rusya’nın nasıl tepki göstereceği sorusu üzerine ise şunları söyledi: “Sorunuzla alakalı cevap vermiştim. Bu tür operasyonlar için ya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ya da Suriye hükümetinin onayı gereklidir. Aslında bahsettiğim önemli ilkeler yerine getirilecekse Suriye Türkiye ile ortak hareketini ele alabiliriz. Malumlarınız olduğu üzere iki hafta önce Türkiye’yi bizim Genelkurmay Başkanımız ziyaret etmiştir. Askerlerimiz her türlü konuyu ele alabilir ama tekrar ediyorum, bu konuda uluslararası hukuka uyulması gereklidir. Çünkü Rusya’nın hava ve uzay kuvvetleri neden Suriye’de? Bizim tahminimiz Suriye topraklarında 3 bine yakın Rusya uyruklu terörist bulunmakta. Bunların Rusya’ya dönmesini istemiyoruz. Özellikle bizim kuvvetlerimizin Suriye’de yaptığı ilk operasyonlar çoğunlukla Rus uyruklu teröristlerden oluşturulan gruplara yönelikti.”
Karlov, “Türkiye’nin Fırat kalkanı operasyonu için ‘illegal’ anlamına gelecek sözler sarf ettiniz. Türkiye bu operasyonda güneye ilerlerse Suriye ordusuyla karşılaşması durumunda Rusya’nın tutumu ne olur” sorusuna ise “Fırat kalkanı operasyonuyla ilgili pozisyonumu belirttim. Türkiye’nin Suriye’de yapacağı operasyonlarının programının tamamını bize verecekseniz, biz de ilgili Rusya savunma bakanlığı makamlarıyla bunu onaylama süreci başlatabiliriz. Başka ilave edebileceğim bir husus yok” yanıtını verdi.
Karlov, “Türkiye Şam yönetimiyle ilişkiye geçmeli yönünde yorumlar yapılıyor, Rusya bunun için bir aracı olabilir mi?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bizce Suriye’nin meşru hükümetiyle temas etmeden Suriye’deki krizin çözülmesi mümkün olmayacaktır. Birbirimize açık bir şekilde söyleyelim. Aslında Suriye’de teröristlerle en ciddi mücadele veren kim; Suriye ordusu. Bir saniyeliğine düşünelim, Suriye ordusu olmasaydı teröristlerin ilerlemesini kim durduracaktır? Mesela Rusya olarak biz Suriye hükümeti ile ve bütün muhalif gruplarla temas içindeyiz. Ama iletişim içinde olmadığımız gruplar terörist gruplardır. Suriye muhalif grupları ne kadar hızlı bir şekilde ortak pozisyon oluşturabilecekse, tüm ilgili taraflar arasında ne kadar hızlı bir şekilde diyalog başlayacaksa Suriye’de o kadar hızlı çözüm üretilebilir.”
Rusya’nın ambargo uyguladığı Türkiye’den yaş meyve sebze alımına tekrar başlayıp başlamayacağıyla ilgili bir soru üzerine Karlov, “Bu alanda tarım ürünlerini ticareti alanında eski seviyeye ulaşmak çok zor olur. Özellikle Rusya olarak bu 7 ay dönemi içerisinde Rusya’nın tarım sektörünün geliştirilmesine büyük yatırım yapmıştık. Artık daha önce Türkiye’den satın aldığımız yaş meyve sebze ürünlerinin bir kısmı Rusya’da üretilmektedir. Bunun yanı sıra diğer ülkelerle özellikle Azerbaycan, İran, İsrail ve diğer Arap ülkelerinden yaş meyve sebze ihracatına başladık ve sözleşme imzaladık bu ülkelerle. Dolayısıyla bu sözleşme şartlarını yerine getireceğiz. Bu konu, Türk tarım üreticilerinin Rusya piyasasında ne kadar etkin olacaklarına bağlıdır” diye konuştu.
Türkiye’den alımı yasaklanan bazı yaş meyve sebze kalemlerinin yaptırımdan dolayı değil kalitesinin standartlara uygun olmadığından yasaklandığını da anımsatan Karlov, “Aynı sebepten dolayı mesela Mısır’dan bazı kalemleri yasakladık. Gerekli tedbirler alındıktan sonra kalemleri tek tek açıyoruz Rusya pazarına. Taleplerimiz ve standartlarımız tüm ülkeler için geçerlidir. Türkiye tarım üreticilerinin bu standartlara uymasından sonra biz onlara Rus pazarına hoş geldiniz diyeceğiz” dedi.
Karlov, Halep’te muhaliflere yönelik operasyonlarda Suriye ve Rusya’nın sivilleri hedef aldığı ve ‘savaş suçu’ işlendiği iddialarıyla ilgili bir soru üzerine önceki hafta Halep’te insani yardım konvoyunun Suriye veya Rusya uçakları tarafından vurulduğuna ilişkin iddialara da yanıt verdi.
Bu tür iddiaların Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından gündeme getirildiğini ifade eden Karlov, “Bu tür iddialar ileri sürülünce bilinmeyen ya da ismini vermeyen tanık olan şahıslara atıfta bulunulmaktadır haberlerde. Biz bu tür olaylar ciddi ve somut bir şekilde araştırılmalıdır, buna inanıyoruz” dedi. Halep’te insani yardım konvoyuna saldırı haberinden sonra Rusya’nın konvoyun havadan mı yoksa karadan mı vurulduğunun araştırılması önerisinde bulunduğunu anımsatan Karlov, “Fakat buna cevap olarak Rus veya Suriye uçakları sorumlu tutulmaya başlandı. Ama bu saldırı akşam saatlerinde yapılmıştır. Teknik sebeplerden dolayı Suriye uçakları bu saatlerde uçuş yapmamaktadır. Bizim uçaklarımız kesin olarak bunu yapmamıştır. Ama merak edilen bir konu var; mesela Amerikalı yetkililer bizi sorumlu tuttuktan sonra Pentagon buna dair herhangi somut bir delil yoktur dedi” dedi.
Halep’te insani yardım konvoyuna saldırı konusunda Rusya’nın istihbaratını paylaşan Karlov, şöyle konuştu: “Bizim istihbarat verilerimiz gösteriyor ki o saatlerde o bölge üzerinde uluslararası koalisyona ait insansız hava aracı bulunuyordu havada. Hatta radar kayıtlarımız var; bu insansız hava aracı İncirlik üssünden kalkmıştır, bütün güzergahı kayıt altına alınmıştır. Bu, predator tipli insansız hava aracı hem hedefleme yapabiliyor hem de havadan bomba ve roket atabiliyor. Özellikle de bu insani konvoyun imha edildiği bölgeden ilk aldığımız görüntülerde görüyoruz ki bu tür insansız hava araçlarının kullandığı silahların kalıntıları bulunmaktadır. Sonra da bu görüntüler silinmiştir. Ama Rusya olarak kimseyi sorumlu tutmak istemiyoruz. Önce bir araştırma yapalım diyoruz.”
Karlov, Rusya’nın Türkiye’ye yaptırımlar çerçevesinde askıya aldığı Türkiye vatandaşlarına vizesiz seyahatin ne zaman başlayabileceği sorusu üzerine ise ‘acele etmeyelim’ mesajı verdi. Türkiye’de OHAL’in hala yürürlükte olduğunu hatırlatan Karlov, “Belki de bu şartlarda vizesiz rejime tekrar geçmek uygun olmayabilir. Eski seviyeye ulaşmak bir günde olamayacaktır, aşamalı gerçekleşecektir. Acele etmeyelim. Aslında vizenin alınması çok zor bir süreç değil hem Ankara hem Türkiye’nin üç şehrinde başkonsolosluklarımız var biz de Rus temsilcilikleri olarak bu süreci hızlandırmaya hazırız, Türk vatandaşlarının müracaatlarına yardım sağlamaya hazırız” diye konuştu.