‘İKİNCİ ADIM, İRAN KARŞITLIĞINI KÖRÜKLEMEK OLDU’
Suud Hanedanlığı içindeki büyük anlaşmazlıkların Suudi Arabistan’da bazı iç sorunlar doğurduğunu belirten Abdullahiyan, konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Sanki Muhammed İbn Salman, Yemen’e karşı savaş sayesinde sadakat, birlik, fikir birliği görüntüsünü oluşturmak istemiş. Yemen’de zafer kazanmak onun için çok önemliydi, bu askeri taktik sayesinde hanedanlık içindeki çatışmayı gizlemek istedi. Ama Yemen’de başarı umudunu kaybedince attığı ikinci adım İran karşıtlığını körüklemeye odaklanmak oldu. İran’a karşı yeni koalisyon kurmak için iktidar dizginlerini eline aldı. İran’ı kötüleyerek, düşman göstererek ülkenin iç sorunlarını potansiyel düşman olan İran’ın eylemleriyle aklamaya çalıştı.
Yeni Suudi hükümetinin sergilediği davranışın, bir yandan da hanedanlık içindeki anlaşmazlığın bir sonucu, diğer yandan da Suudi Arabistan’ın son 10 yıldır yürüttüğü hatalı bölgesel politikanın bir sonucu. Suudi Arabistan, Saddam Hüseyin devrildikten sonraki Irak’a yönelik de yanlış politika izledi. Suudilerin bu siyasi yaklaşımının Irak’ta istikrarsızlığı güçlendirdiği, güvenlik eksikliğine ve teröristlerin ortaya çıkmasına yol açtığını artık kimse inkar etmiyor.”
Bunlara rağmen Suudi Arabistan’ın bölgede büyük potansiyele sahip önemli bir ülke olduğunu kaydeden Abdullahiyan, “Tahran ve Riyad arasındaki bölgesel iş birliğinin bölgedeki sorunlara siyasi çözüm arayışına önemli ölçüde yardımcı olacağını düşünüyoruz. İran’ın bu mesajını her zaman çeşitli düzeylerde elçilerimizin yardımıyla ilettik. Meclis oturumunda, Suudi yönetiminin basiret ve akılcılığa odaklanması, bu imkandan yararlanıp bölgeyi ve İran’ı yıkma politikasından vazgeçmesi ve uzlaşı yolunu seçmesi gerektiği defalarca dile getirildi” diye konuştu.