TBMM AB Uyum Komisyonu üyesi AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, Oettinger'in açıklamalarını 'içlerindeki bireysel düşmanlıkların dışavurumu' olarak değerlendirerek, bunun AB'nin Türkiye'ye ikircikli bakış açısının önemli göstergelerinden biri olduğunu söyledi.
Taşkesenlioğlu, "Sayın Oettinger'in dönem başkanlığı bitinceye kadar biz de onlarla müzakeremizi o zaman yapmayıveririz" dedi.
Zehra Taşkesenlioğlu, Sputnik'e yaptığı açıklamada, 1960 yılında başlayan Türkiye'nin AB sürecinin aslında AB'nin Türkiye'yi üye almamak üzerine kurguladığı bir süreç olduğunu söyledi. 1960'dan itibaren başlatılan bu süreç içerisinde zaman zaman hükümetlerin birtakım kabahat ya da eksikliklerinin olabildiğini kaydeden Taşkesenlioğlu, şöyle konuştu:
‘İÇLERİNDEKİ BİREYSEL DÜŞMANLIKLARIN DIŞAVURUMU'
"Ama AB, bir Romanya'yı, Yunanistan'ı, Portekiz'i, İspanya'yı aldığı gibi Türkiye'yi bir üye ülke olarak kabul etmek değil, sadece üyelik müzakereleriyle kendisiyle arasındaki ilişkiyi dengeli biçimde yürütme amacını gütmüştür bugüne kadar maalesef. Sayın Oettinger'in bu açıklaması da aslında insanların içlerindeki bireysel düşmanlıkların dışavurumunun ta kendisidir.
Sayın Erdoğan'ın 15 yıllık süreç içerisinde Türkiye'yi nereden nereye getirdiğini bütün dünya görmüştür. Sadece 4 gün açmış olduğunuz üçüncü köprü ve çok yakında açacak olacağımız üçüncü havalimanı dahi aslında Sayın Erdoğan'ın dünya vizyonunun, Türkiye'yi bu dünya vizyonu içerisinde nereye götürmek istediği ile alakalı bir durumdu. Bireysel kinlerin, düşmanlıkların, ülkelerin ya da birliklerin önüne geçiyor olmasını maalesef gördüğümüz zaman AB'nin temel amacının Türkiye ile bir üyelik müzakereleri değil sadece neyi kendi menfaatlerine doğru yöneltebilirlerse onu ölçmeye yöneliktir."
‘TÜRKİYE'NİN AB SÜRECİ ERDOĞAN'IN SAYESİNDE BELİRLİ BİR NORTAYA GELDİ'
Türkiye'nin AB sürecinin aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sayesinde belirli bir noktaya geldiğini kaydeden Taşkesenlioğlu, Aralık 2005'te Erdoğan'ın öncülüğündeki hükümet ile Türkiye'nin, AB ile üyelik müzakerelerini açabilen, en azından aday ülke konumuna geldiğinin de unutulmaması gerektiğini söyledi.
‘BU ÖZELLİKLER ERDOĞAN'DA FAZLASIYLA MEVCUT'
Taşkesenlioğlu, "Ondan önce aday ülke konumunda bile değildik. Dolayısıyla bu da Sayın Cumhurbaşkanı'mızın AB sürecine vermiş olduğu önemi gösterir" dedi. Kendi ülkesinin çıkarlarını, vatandaşlarının haklarını, bütün hakların üzerinde görmenin bir devlet başkanında olması gereken en önemli özelliklerden biri olduğunu vurgulayan Taşkesenlioğlu, bu özelliklerin de Erdoğan'da fazlası ile olduğunu kaydetti.
‘AB'NİN TÜRKİYE'YE İKİRCİKLİ BAKIŞI AÇISININ ÖNEMLİ GÖSTERGESİ'
AB Komiseri Oettinger'in bu açıklamasının aslında yine AB'nin Türkiye'ye ikircikli bakış açısının önemli göstergelerinden bir tanesi olduğunu vurgulayan AK Partili Taşkesenlioğlu, Türkiye'nin vize muafiyeti ile ilgili istenilen kriterleri yerine getirmesine rağmen terörün tanımının değiştirilmesinin istenmesinin de AB'nin bu bakışına bir başka örnek olduğunu anlattı. Taşkesenlioğlu, Türkiye'nin şu anda PKK, FETÖ ve IŞİD ile mücadele ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Ülkem her geçen gün onlarca canın kaybolması ile yüzleşirken, benim terörün tanımını değiştirme gibi bir imkanım yok. Kaldı ki, ben de neyse Fransa'da o, bende neyse Belçika'da, bende neyse İngiltere'de o. Dolayısıyla bütün bu sonuçlarda şunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz. AB'nin bir kere şuna karar vermesi lazım. Kendi bölgesinde lider olabilen, ekonomik anlamda kriterleri karşılamış olan, 15 tane daha farklı ülkeden önemli bir güce sahip olan, G20 ülkelerinin içinde olan, ekonomisi yükselen bir Türkiye'yi mi tercih edecekler yoksa, bu Türkiye'ye ihtiyaç duymadan kendileri bölgede ki Türkiye olmadan da bölgede hareket edip etmeyeceklerini de net bir şekilde biliyor, anlıyorlar, böyle mi devam edecekler?"
"Biz de net bir şekilde şunu söyleyebiliriz. Sayın Oettinger'in dönem başkanlığı bitinceye kadar biz de onlarla müzakeremizi o zaman yapmayıveririz" diyen AK Parti Erzurum Milletvekili Taşkesenlioğlu, "Madem onun kişisel düşmanlıkları birliğin ve Türkiye'nin önüne geçiyorsa o zaman bireysel düşmanlıkları olmayan, daha pozitif, objektif düşünebilen ve objektif kriterlere dayalı, bireysel davranışlarını da yönetebilen biri gelinceye kadar o zaman biz de onlara müzakereye devam etmeyiz" diye konuştu.
‘TEMEL AMACIMIZ TABİİ Kİ AB'YE GÜÇ KATAN BİR ÜLKE OLABİLMEK'
AK Partili Taşkesenlioğlu, Türkiye'nin temel amacının tabii ki AB'nin içerisinde yer alabilen AB'ye de güç katan bir ülke olabilmek olduğunu da vurguladı. Taşkesenlioğlu, "Yoksa son dönem bazı ülkelerin girmeleri ve AB'nin borç krizinin nereye doğru yanaştığını hep beraber gördük. Aksine Türkiye AB'ye girmiş olsaydı muhtemelen ki AB'nin ekonomisi içinde bulunduğu darboğazı daha rahatlıkla aşacaktı ya da hepsinin muhatap olduğu için Avrupa'nın, siyasilerin temel korkusu olan göçmen kriziyle de daha rahat edeceklerdi. O yüzden de bütün bunların neticesinde dediğim gibi bizim temel amacımız sadece kendisi için değil bölgesi için de huzuru ve refahı sağlayacak bir ülke meydana getirmek" dedi.