Tolga Tanış'ın "Cerablus problemleri" başlığıyla yayımlanan (28 Ağustos 2016) yazısı şöyle:
Çarşamba sabahı Türkiye'nin Cerablus'ta başlattığı operasyondan beş saat önce Karkamış'tayım. Antakya-İskenderun-Öncüpınar'da (Kilis) Suriyeli muhaliflerle yaptığım görüşmelerin ardından Öncüpınar-Karkamış sınır hattını dolaşıyordum. İzin verirseniz, edindiğim gözlemler ışığında bu işin Türkiye için yaratacağı problemlere değinmek istiyorum.
TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK RİSK KİMLİK DEĞİŞTİRMELERİ
1- Cerablus'ta operasyon sabahı yaşananlar, IŞİD'in yürüttüğü mücadele göz önüne alınırsa bir ilktir. Maruz kaldığı kuşatmalara karşı en büyük silahı siviller olan bir örgüt IŞİD. Suriye'de Menbiç, Irak'ta Felluce'nin alınması örgütün zorla bölgede tuttuğu siviller harekâtı güçleştirdiği için uzadı. Ancak salı gecesi Karkamış'ta konuştuğum köylüler, IŞİD'in o gün Cerablus'ta yaşayan herkesi dışarı çıkarttığını anlattı. Neden? Çünkü taktik değiştiriyorlar. Zira YPG destekli Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Menbiç'i almasından sonra batıdaki El Bab'a ilerleyip alttan bir kuşak oluşturma ihtimali doğunca kuzeydeki 98 km'lik sınır hattında binlerce IŞİD militanı SDG ve Türkiye arasında sıkışacaktı. Bu yüzden, IŞİD önce Öncüpınar'dan Çobanbey'e kadar olan 40 km'lik alanı Suriyeli muhaliflere bıraktı. Operasyona MOM'dan (CIA destekli destek havuzu) silah desteği alan 8 örgüt katıldı. Ve aylardır IŞİD karşısında milim ilerleyemeyen bu gruplar, bir haftada Ar Rai'nin karşısındaki Çobanbey'e kadar geldi. Sonra da aynı şey Cerablus'ta yaşandı. Peki bu IŞİD militanları buharlaşmadığına göre nereye gitti? İşte Türkiye için en büyük risk bu. Belli değil. Ve vahim olan, El Kaide uzantısı Nusra nasıl isim değiştirdiyse şimdi onların da bazı yerlerde aynı şeyi deneyebileceği bilgisi var. Hatta Elbeyli'nin 4 km güneyindeki sınır karakolu Çobanbey'e gittiğinizde bunun şimdiden başladığını fark ediyorsunuz. Sivilleri boşalttıklarından bölgede kimin kim olduğunu bilen insan da kalmayınca kolayca kimlik değiştirebiliyorlar.
Yazının devamı için bu linke tıklayın.
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.