21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları merkezinden Yrd. Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu, Türkiye’nin çekilmesi durumunda mevcut ÖSO unsurlarının Cerablus’u ellerinde tutmalarının mümkün olmadığını, bu grupların disiplinden yoksun, tek bir komuta zinciri içinde olmayan gruplar olduğunu vurgularken Cerablus’ta güvenliğin geçici süreli askeri unsurlarla sağlanabileceğini ifade etti.
Türkiye’nin tek taraflı hareket etmemesinin ve diplomasi kanallarını kullanmasının önemli olduğunu vurgulayan Atlıoğlu, “Bölge ülkeleriyle, Rusya’yla, ABD’yle, İran’la ve özellikle Suriye hükümetiyle işbirliği kesinlikle şart. Bunlar olmadığı takdirde Türkiye’nin daha önceki politikalarındaki gibi tek taraflı bir harekete geçme durumu söz konusu olursa o zaman yine belki bundan üç-beş ay önceki duruma geri döneceğiz. Türkiye bu duruma dönmemeli, bölgesel işbirliğine dayalı bir politika izlemeli, diplomasiyi göz ardı etmemeli” diye konuştu.
'TÜRKİYE'NİN BUNDAN SONRA YAPACAĞI HAMLE ÖNEMLİ'
Şu anda IŞİD’in elinde bulunan ve Menbiç’in batısında yer alan Bab bölgesinin, Menbiç ve Cerablus’tan daha fazla önem taşıdığını söyleyen Atlıoğlu, “Buraya yapılacak bir operasyonun oldukça zor olacağı kesin, IŞİD’in kaçabileceği bir alan da yok. Bab ele geçirilirse IŞİD’in varlığı Rakka ve civarında kalacak ve Rakka operasyonu için zemin yaratılmış olacak. Burada anahtar soru; Bab’ı kim ele geçirecek? Cerablus operasyonu PYD’nin batıya doğru ilerleyişini durdurdu gibi görünüyor. Eğer dedikleri gibi PYD Fırat’ın doğusuna çekilirse Bab’a yönelmeleri kolay olmayabilir” dedi.
'TÜRKİYE, İDLİB KONUSUNDA PAZARLIĞA GİRİŞEBİLİR'
Türkiye’nin Cerablus’ta kuracağı konuşulan tampon bölgenin, Bab bölgesini kapsaması durumunda Türkiye açısından sıkıntı kaynağı olabileceğini söyleyen Atlıoğlu, şöyle devam etti:
'ABD, TÜRKİYE VE PYD’NİN ÇATIŞMASINI ENGELLER'
'PYD’NİN MENBİÇ’TEN ÇIKIP ÇIKMADIĞINI ANLAMAK ZOR OLACAK'
Türkiye’nin önümüzdeki günlerde bu operasyonda nasıl hareket edeceğinin önemli olduğunu vurgulayan Atlıoğlu, “Bu askeri gücü, TSK’ya ait unsurları, tankları geri mi çekecek kısa bir süre sonra, yoksa kalıcı mı olacak? Çünkü şu ana kadar ciddi bir çatışmayla da karşılaşmadı, operasyon çok temiz bir şekilde neredeyse hiç kayıp verilmeden yapıldı. Fakat Suriye’deki çok karmaşık bir çatışma, herkes herkese saldırabilir, herkesin elinde her türlü silah var. TSK unsurlarına yönelik bir saldırı söz konusu olduğunda Türkiye nasıl tepki verecek, bunlar önemli. O yüzden biraz beklemek gerekiyor. Önümüzdeki üç beş gün içinde Türkiye’nin ne yapmak istediği şekillenecek” dedi.
'TÜRKİYE, SURİYE’DEKİ BÜTÜN AKTÖRLERLE İŞBİRLİĞİ YAPMALI'
Suriye’deki diğer aktörlerin de Cerablus operasyonundan çok şikâyetçi olmadıklarını düşünen Atlıoğlu, “Dün Suriye bir kınama açıklama yaptı. Bu klasik, devletlerin kendi egemenlik sınırlarına yönelik bir eylemde yapacakları bir açıklama. Ben dün Suriye devlet medyasını seyrettim, yapılan açık oturumlarda Türkiye’ye yönelik daha sert bir söylem vardı. Fakat buna rağmen aslında geçen hafta Haseke’deki durum da göz önüne alındığında Esad’ın, Kürtlerin bağımsızlık ya da federal yapı söyleminden rahatsız olduğu görünüyor. İran’ın da benzer bir rahatsızlığı da söz konusu. Rusya biraz daha pragmatik davranıyor ama yine Suriye merkezi hükümetiyle birlikte hareket ettiğini düşünürsek çok fazla tepki göstermez, Türkiye’yle yakınlaşma sürecinin bozulmasını pek istemez. O yüzden Kürtlerin Fırat’ın batısına geçmesi meselesinde bu aktörlerin hepsinin, ABD de dâhil, birlikte hareket etme ihtimalleri yüksek gibi görünüyor” dedi.
Türkiye’nin uzun süredir Suriye’de tampon bölge kurulmasını savunduğunu, ancak bu konuda tek taraflı bir adım atacağını düşünmediğini belirten Atlıoğlu, “Şu anda medyada tampon bölge, burada mültecilerin barındırılması gibi konular çok tartışılıyor. Burada bir tampon bölgenin güvenliğinin sağlanması, orada mültecilerin barındırılması çok kolay bir iş değil. Özellikle ÖSO unsurlarıyla bunu yapmak çok zor” dedi.
'ÖSO İÇİNDE CİDDİ SIKINTILI GRUPLAR VAR'
ÖSO unsurlarını içinde ciddi ‘sıkıntılı’ grupların bulunduğunu, ÖSO içinde yer alan Nurettin Zengi grubunun, 15 gün önce Halep’te bir Filistinli çocuğun kafasını kestiğini anımsatan Atlıoğlu, “Böyle radikal gruplar da işin içinde var, bunlara çok dikkat etmek gerekiyor. ÖSO unsurları içinde mümkün olduğunca cihatçılara yakın olmayan unsurlardan belki yeniden yapılandırma yapılabilir ama bu da çok kolay bir şey değil” dedi.
'TÜRKİYE, SURİYE HÜKÜMETİYLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDE OLMALI'
Suriye’de Rusya’nın onayını almadan bir tampon bölge kurulmasının mümkün olmadığını dile getiren Atlıoğlu, şöyle devam etti:
'TÜRKİYE BÖLGESEL İŞBİRLİĞİNE DAYALI POLİTİKA İZLEMELİ'
'SİYASİ ÇÖZÜM ARAYIŞLARI TEKRAR BAŞLAYABİLİR'
'IŞİD’İN TÜRKİYE’DEKİ HÜCRELERİNE KARŞI MÜCADELE GEREKİYOR'
Suriye’de atılacak her adımın iç politikada da yansımaları olacağını, Türkiye’nin bu konuda da önlemler alması gerektiğini kaydeden Atlıoğlu, “PKK’nın şiddeti arttırması söz konusu olabilir. Yakın zamanda olduğu gibi ülke içinde IŞİD saldırıları olabilir. Bunlara karşı çok tedbirli olmak lazım, özellikle IŞİD’in Türkiye’deki hücrelerine karşı çok ciddi bir mücadele gerekiyor” dedi.
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.