Türkiye'nin yıllardır Cerablus'ta IŞİD hâkimiyeti varken bu durumdan hiçbir rahatsızlık duymadığını dile getiren Baluken, "Ne zaman ki Demokratik Suriye Güçleri Menbiç'i özgürleştirdiler, Cerablus ile Rakka arasındaki hattı kestiler, ondan sonra bu Cerablus operasyonu gündemleşti. Bunun kendisi bile aslında amacın ne olduğunu ortaya koyması açısından son derece önemlidir" dedi.
‘MECLİS'TE EN UFAK BİR TARTIŞMA YÜRÜTÜLMEDİ'
Baluken, TSK'nın bu sabah başlattığı Fırat Kalkanı operasyonunu değerlendirirken Türkiye'nin bu sabah itibariyle artık ‘Suriye'deki savaş sürecinin fiili bir tarafı' haline geldiğini ifade ederek şöyle konuştu:
"Erdoğan ve AKP, Türkiye'yi Ortadoğu'nun en sancılı savaşının içerisine bilinçli bir şekilde sürüklemiştir. Bu karar verilirken Meclis'in görüşüne başvurulmamıştır. Meclis tatildeyken ülke Ortadoğu'nun en kanlı savaş sürecinin içine sürüklenmiştir. Bu konuda Meclis'te en küçük bir tartışma bile yürütülmemiştir. Bugüne kadar Suriye politikasında Erdoğan ve AKP yanlış üstüne yanlışlar yapmıştır. IŞİD başta olmak üzere çetelerle geliştirilen ilişkiler ve Suriye'de Suriye halkının yaşamış olduğu mağduriyetlerde bu politikaların sorumluluğu çok fazladır. Şimdi belli ki bu yanlışlara çok daha büyük bir yanlış eklenerek adeta bölge halkları ve Türkiye halkları açısından büyük bir felaketin kapısı aralanmaya çalışılıyor."
Türkiye'nin Cerablus hamlesinin temelinde ‘Kürtlerin kazanımlarını boğma anlayışı olduğu' ifadelerini kullanan Baluken, şöyle devam etti:
"Bunun temelinde Rojava'da Kürtlerle birlikte bir irade ortaya koyan bütün Rojava halklarının kazanımlarını tamamen tasfiye etme anlayışı olduğunu biliyoruz. Ete kemiğe bürünen Kuzey Suriye Federasyonu'nu ortadan kaldırmayı hedefleyen bir amaç olduğunu biliyoruz. Bunun son derece yanlış bir politika olduğunu ifade etmemiz lazım. Biz hem içeride hem dışarıda Kürt düşmanlığına dayalı politikaların Türkiye'ye çok ciddi sorunlar getireceğini başından beri ifade ettik. O nedenle içerideki savaş süreci yerine çözüm sürecinin canlandırılması, dışarıda da Kürtlere düşmanlık yerine Kürtlerle ittifak temelinde bir dış politikanın oluşturulması gerektiğini ifade ettik. Ancak AKP hep karşıt bir pozisyonda politika belirledi ve iki gün önce Numan Kurtulmuş'un dediği gibi ‘başımıza ne geldiyse Suriye politikası yüzünden geldi' şeklinde tarihi bir itirafla bu yanlışların hangi badirelere neden olduğu ortaya çıkmış oldu."
‘YILLARDIR CERABLUS'TA IŞİD VARKEN RAHATSIZLIK DUYMADILAR'
Cerablus operasyonuna uluslararası meşruiyet kazanması için IŞİD'le mücadele söylemiyle başlandığını ifade eden Baluken, "Bunun büyük bir yalan olduğunu ifade etmemiz lazım. Bir kere operasyonun Fırat Kalkanı şeklindeki ismi bile bu operasyonun Kürtleri hedeflediğini, Rojava halklarını hedeflediğini, Suriye'de zayıflamış olan IŞİD başta olmak üzere çetelere nefes aldırmayı hedeflediğini ifade etmemiz lazım. Türkiye yıllardır Cerablus'ta IŞİD hâkimiyeti varken hiçbir rahatsızlık duymadı. Meclis tutanaklarına geçecek şekilde TÜİK verilerinde milyon dolarlık sınır ticaretini Cerablus'tan yaptı. Ne zaman ki Demokratik Suriye Güçleri Menbiç'i özgürleştirdiler, Cerablus ile Rakka arasındaki hattı kestiler, ondan sonra bu Cerablus operasyonu gündemleşti. Bunun kendisi bile aslında amacın ne olduğunu ortaya koyması açısından son derece önemlidir" diye konuştu.
‘SINIRDAN GEÇİRİLEN ÇETELERİN IŞİD'DEN HİÇBİR FARKI YOK'
‘OPERASYON ULUSLARARASI HUKUK AÇISINDAN DA SORGULANACAK'
Hükümetin her şeyden önce Türkiye içinde IŞİD'le mücadele etmesi gerektiğini ve IŞİD'in uyuyan hücrelerine karşı etkin operasyonlar yürütmesi gerektiğini kaydeden Baluken, şunları söyledi:
Öte yandan Baluken, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin Ankara ziyareti hakkında bilgi sahibi olmadıklarını, kendilerine bir görüşme talebi gelmediğini ifade ederek "Ani gelişen bir ziyaret. Kendisi de bizimle herhangi bir temasa girmedi, daha çok MİT ve Özel Kuvvetler'de geçirilen bir mesai var sanırım. O nedenle bir değerlendirme yapmak durumunda değiliz. Bilgiye dayanmayan değerlendirme yapmak doğru olmaz. Ancak Barzani'nin AKP politikalarına karşı net tutumlar sergilemesi, AKP'nin yanlışlarına ortak olmaması, Kürtlerin ulusal birliğine zarar verecek arayışlardan uzak durması bizim temennimizdir" diye konuştu.
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.