Hükümetten son günlerde Suriye'de çatışmaların başladığından bu yana izlenen politika konusunda özeleştiri gelirken, bu politikada değişime gidileceğinin sinyalleri verildi. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Başımıza ne geldiyse Suriye meselesi yüzünden geldi" derken Başbakan Binali Yıldırım da "(Suriye Devlet Başkanı) Esad geçiş sürecinde muhatap kabul edilebilir" mesajı verdi.
‘YANLIŞ POLİTİKANIN MALİYETİNİN SORGULAMASI YAPILMALI'
Hükümetten gelen Suriye açıklamalarını değerlendiren Meclis Dışişleri Komisyonu üyesi ve CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu, "Bunca yıl bunca yaşanandan sonra hükümetin bu noktaya gelmesi mutluluk verici" diyerek şöyle konuştu:
"Bu yanlışı fark etmiş ve itiraf etmiş olmaları, bu politikanın yanlış olduğunu görmeleri memnuniyet verici. Suriye politikasının değişeceği görülüyor. Suriye'de doğru bir politika izlemeye başlamak sadece Türkiye'nin değil, Ortadoğu'nun barışı açısından da önemli. Türkiye bu anlamda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli, barışa katkı sunmalı. Ama tabii geçmişte yaşananlar, bu yanlış politikanın Türkiye'ye ve Suriye'ye maliyeti, milyonlarca insanın vatanından olması, Türkiye'de, Avrupa ülkelerinde sefalet içinde yaşaması, yüz binlerce ölü, sakat kalan insanlar, oradaki insanlık dramı, bunların hepsinin sorgulaması daha sonra yapılmalı. Ama öncelikle hükümetin, bu yanlış politikaya son verme noktasına geldiği anlaşılıyor. Bundan dolayı memnunuz, iyi olacağını düşünüyoruz" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hükümetten gelen Suriye politikasının değişeceği açıklamalarına karşılık Türkiye'den Suriye'ye silah sevkiyatının devam ettiğini söylediğini anımsatan Dudu, "Bugüne kadar izlenen bu yanlış politikaya son verilmesi halinde elbette bu yanlışlar da bitecektir diye düşünüyorum. Ama şu an bunlar sadece söylem düzeyinde, Sayın Genel Başkan'ın söylediği doğrudur, henüz uygulamaya yansımadı. Bu söylemin uygulamaya yansımasını bekliyoruz" dedi.
‘YANLIŞTAN DÖNMENİN İŞARETİ'
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Günal da hükümetten gelen açıklamaları önemli özeleştiriler olarak gördüklerini belirtirken "Biz baştan beri bu işin yanlış olduğunu söyledik. Öyle ‘Üç ayda Emevi Camii'nde namaz kılarız' gibi söylemler yanlıştı. Dış politikanın ülkeden ülkeye, devletten devlete olması gerektiğini, şahsa bağlı olmaması gerektiğini, şahsi ilişkilerin önemli olduğunu ama kendi ülke çıkarlarımızın öncelikli olması gerektiğini söylemiştik. Dolayısıyla bunu da diğer konularda, örneğin özür konusunda olduğu gibi bir yanlıştan dönmenin işareti olarak görüyoruz ve olumlu buluyoruz" dedi.
‘ŞAHSA BAĞLI POLİTİKA İZLENMEMELİ'
"Bunu yaparken de taviz vermeden, orada aynen Irak'ta olduğu gibi fiili bir durum yaratılarak bir bölgesel Kürt yönetimine yol açmadan bunların çözülmesi lazım. Önce kırmızı çizgileri söyleyip de sonra da Fırat'ın batısına geçilince buna bir kılıf uydurulmadan görüşmelerin buna göre yapılması lazım. Önümüzdeki günlerde ABD Başkan Yardımcısı da gelecek, bu konularda taviz verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz MHP olarak bu özeleştiriyi olumlu buluyoruz, ama inşallah o yanlıştan dönülmüş olur, onun yanlış olduğu kabul edilmiş olur ve bundan sonra da ülkemizin çıkarı için ne gerekiyorsa milli, komşularımızla çok yönlü bir dış politika izlemek gerekiyor. Şahsa bağlı olunca ya ‘Kardeşim Esad' oluyor, ya da ‘düşman Esed' oluyor. Aile boyu toplantılar, ortak kabine toplantıları yapılırken bir anda düşman olunuyor. Bu ikisi de bize göre yanlış, ülkemizin çıkarı ne gerektiriyorsa, oranın halkıyla, devletiyle düşman olmak yerine kişisel sorunlar varsa onlarla değerlendirmek lazım. İnşallah olumlu bir çizgi olur, ülkemizin çıkarlarını da dikkate alan bir yaklaşım olur ve bizim için önemli olan kırmızı çizgilerin çiğnenmesine izin vermeyiz diye umut ediyorum."
‘ESAD'LA BARIŞ KÜRTLER'LE SAVAŞIN ARACI HALİNE GETİRİLMEMELİ'
Sputnik'e konuşan HDP Kars Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen de, "Biz yanlışın neresinden dönülürse bunun kâr olduğunu düşünüyoruz, yanlışlarını görmüş olmalarını önemsiyoruz" derken "Ama bunu yeni bir yanlışla sürdürmemeleri gerektiğini düşünüyoruz. Suriye'de bir an önce barış ortamına girilmesi için somut adımlar atılmalı. Esad'la barış, Kürtlere savaşı, Kürtlere saldırıyı kolaylaştırmanın bir aracı haline getirilmemeli, böyle görülmemelidir. Bu konuda da kaygılıyız. Eski yanlıştan ne ölçüde ders çıkarıldığı konusunda tereddüt oluşturacak bir tavırdır bu. Gerçek bir barış konusunda Suriye'nin bütün gerçekliklerini, oradaki sosyolojik gerçekliği, mevcut yönetimi, oradaki halkların taleplerini Türkiye'nin dikkate alarak siyaset belirlemesi gerekir" dedi.
Suriye yönetimi ile YPG güçleri arasında Haseke'de yaşanan çatışmalarla ilgili ise Bilgen, "Suriye'de savaşın uzamasına sebep olabilecek her türlü gelişmeyi kaygıyla karşılıyoruz. Orada asıl tehdit; IŞİD, Nusra gibi yapılanmalardır. Suriye'de Kürtlerin de Sünni Arapların da Nusayrilerin de Suriye'nin geleceğine dair kararı birlikte vermesi ve bir an önce çatışma ortamından çıkılması gerektiğini savunuyoruz. Bunun dışındaki her girişim, her çaba örneğin Nusra gibi örgütlere yeni bir imaj oluşturarak denkleme yeni bir vizyonla sokulma çabası, ya da Kürtlerle Esad rejiminin çatıştırılması, bütün bunları kaygıyla karşılanacak gelişmeler olarak görüyoruz" diye konuştu.