Bu açıklamada muhtemelen fark edilmeyecekti ama Japon televizyon NHK, bu ‘gaf’ için özel bir program hazırladı. Programa katılan Japon ve ABD’li uzmanlar ile diplomatlar Biden’in haksız olduğunu anlattılar. Yasal safsata açısından Biden gerçekten de haksız. Peki ya fiilde?
Konuyla ilgili Sputnik’e yaptığı açıklamada, “Şahsen ben Başkan Yardımcısı Biden’in sözlerinde hiçbir rahatsızlık görmüyorum” diyen Rus tarihçi ve Japonya uzmanı Anatoliy Koşkin, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Japonlar böyle bir şey duymaktan rahatsız olabilir bu başka bir konu, çünkü bu tür açıklamalar bir kez daha Japonya’nın ABD mandası olduğunu hatırlattı. Japonya Anayasası’nın temel hükümlerinin ABD işgal idaresi tarafından yazıldığı, herkesin çoktan bildiği bir sır. Japonların şimdi bu hatırlatmaya böyle sinirli tepki vermesi garip”.
‘ÇARPITMA ÇABASI’
Japonya Anayasası’nın nükleer silah hakkına yer verecek şekilde yorumlanmasının meşruiyetini sorgulayan Koşkin, “Elbette 9’uncu maddede nükleer silahın bahsi geçemezdi. Madde sadece nükleer silahı değil tümüyle silahlı kuvvetleri yasaklıyor. Orada net bir şekilde Japon halkının, egemen hakkı olarak savaştan ilelebet vazgeçtiği yazıyor. Bu nedenle Japonya’nın nükleer silah hakkına sahip olduğuna ilişkin tüm konuşmalar anayasanın anlamını çarpıtma çabasıdır. Bu, kazuistik hileler yardımıyla kanıtlanmayan bir şeyin nasıl kanıtlanabileceğinin bir örneği” diye konuştu.
‘3 PRENSİP DAHA VAR’
Cambridge Forumu’nun Orta Asya uzmanı Nikolay Muraşkin ise, “Düzenleyici yönler geleneksel olarak Japon dış ve iç politikası için çok önemli” dedi. 9’uncu madde dışında Japonya’nın nükleer silaha sahip olmasını, üretmesini ve topraklarında bulundurmasını yasaklayan 3 prensibin daha olduğunu hatırlatan uzman, şunları söyledi:
“Japonya’ya tam demilitarizasyonu dayatan ABD’liler savaş sonrası 70 yıl boyunca bu hükmü anlamsızlaştırmak için elinden geleni yaptı. Ülkeye nükleer silahın girişini yasaklayan ilkeye gelince bu madde de en başından ABD’li askerler tarafından ihlal ediliyordu. Nükleer silahın çoktandır ülkede, en azından Okinawa’da, olduğu kimse için sır değil”.
‘JAPONYA, GİZLİCE NÜKLEER KAPASİTESİNİ ARTIRIYOR’
Japonya’nın nükleer kapasitesini artırdığına ilişkin bilgiyi doğrulayan Rusya Bilimler Akademisi Japonya Araştırmaları Merkezi Direktörü Valeriy Kistanov da, “Japonya’da gizli olarak nükleer kapasiteyi artırma çalışmaları yapılıyor. Örneğin plütonyum stokları yapılıyor. Çin’in geçen yıl yayınladığı verilere göre Japonya’da 10.8 ton plütonyum stoku yapıldı ve bu miktar, bin 350 başlık üretmek için yeterli. ABD’de bile bu konuda endişeler dile getiriliyor” dedi.
Yine de ülkenin nükleer güç olup olmadığına karar verecek mercinin Japon halkı olmadığını kaydeden uzman, “Kendi nükleer silahlarına sahip olmak, Japonya için bugün tamamen bir teori, ütopya. Açıkçası buna kimse izin vermez, kimse bunu istemiyor, ne Çin, ne Güney Kore. Rusya bu tür çabaları olumlu karşılayacak. ABD ise herkesten daha fazla karşı olur. Zira bu, Japonya’nın artık onun himayesine ihtiyaç duymayacağı ve onu takip etmeyeceği anlamına gelir” diye konuştu.
Bu durumda, Japonların ABD’deki seçim arenasından çıkan her bir gürültülü ifadeye yakın ilgi göstermesi boşuna değil. Zira Washington’un onayı olmadan hiçbir yasal safsata Tokyo’nun askeri ve siyasi stratejisinde değişikliğe gitmede yardımcı olmayacak. Belli ki Biden da ABD’lilerin Japonya Anayasası’nı gelecekte de yeniden yazmak ve Japon halkı yerine nükleer bombaya ihtiyaç olup olmadığına karar vermek niyetinde olduğunu kastetti.