‘ESAD'LI MI OLACAK, ESAD'SIZ MI OLACAK?' SORUSUNA TAKILDI'
Süreç, esas olarak ‘Geçici hükümet (Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esad'lı mı olacak, Esad'sız mı olacak?' sorusuna takıldı. Bu konuda bir anlaşma olsa ateşkesin sağlanması, insani yardımlar gibi diğer konularda daha gerçekçi adımlar atılır. Siyasi müzakereler sonuç getirmediği sürece o ülke onu demiş, bu ülkeler şu kararı almış, hiç önemi yok.
‘RUSYA DA BÖLÜNME İSTEMİYOR'
Suriye için Rusya ile ikili bir mekanizma başlattık. Ama üçüncü ülkeler de buna katılabilir. Rusya'da cumhurbaşkanlarımız görüşürken, mevkidaşım (Rusya Dışişleri Bakanı) Lavrov'a "Suriye krizinde sadece Esad'a bağlı kalmak tüm süreci tıkıyor. Burada Türkiye ve Rusya'dan çok, Suriye halkının ve bölgenin ne dediği çok önemli. Bu kadar insanı öldürdükten sonra geçiş hükümetinde Esad'ın olması gerçekçi olmaz. Çünkü muhalif grupların hiçbiri Esad'la bir araya gelmek istemiyor. Bu gerçeği görmemiz lazım. Suriye bölünmek istiyorsa, o ayrı bir şey" dedim. Lavrov da "Rusya, Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekliyor" dedi.
Türkiye olarak Cenevre sürecinin doğrudan görüşmelere dönüşmesini istiyoruz. Muhalefete de "Arazide şartlar ne olursa olsun, müzakere tarihi verilirse, rejim heyetiyle doğrudan müzakerelere başlayın, çekinmeyin" diyoruz. Zaten De Mistura da olacak. Sorunların bitmesi için çaba sarf ediyoruz ama bunlar müzakere yapmaya engel olmamalı. "Çatır çatır müzakerelerinizi yapın" diyoruz. Rejimin müzakere heyetinin de her şeyi görüşmeye hazır olması lazım.
‘TÜRKİYE'NİN BARIŞMASININ ÖNEMİ YOK'
Suriye krizinde Türkiye'nin Esad'la barışmasının ya da barışmamasının bir önemi yok. Suriye'nin çözümü, Türkiye ile Esad'ın barışmasına bağlı değil. Arazideki muhalefet biz barıştık diye Esad'ı benimseyecek mi? Mümkün değil. Bizim de zaten Esad'la barışmamız için bir sebep yok.
İran Dışişleri Bakanı (Cevad Zarif) ile (Ankara'da geçen hafta) görüşmemiz önemliydi. İran, bizimle daha yakın işbirliği içinde çalışmak istiyor. Suriye sorununun çözümünde toprak bütünlüğü gibi konularda aynı düşünüyoruz. İran'ın Suriye'ye verdiği destek, gönderdiği milisler Suriye'de mezhepçiliği körüklüyor. Her şey gelip Esad'a bağlanıyor. İran da Esad'ın kalmasından yana tavır sergiledi. Ama koskoca bir milletin geleceğini bir kişiye bağlamamak lazım. Bizim Esad'a bakışımız kişisel husumetten değil, duygusal değil. Arazideki gerçekleri biliyoruz, o nedenle de Esad'la Suriye'nin geleceğinin olmayacağını söylüyoruz.
‘ABD'YE NASIL GÜVENİRİZ?'
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Menbiç'in alınmasının ardından Türkiye'nin kaygıları ve ABD'den beklentileri hakkında ise şunları söyledi: "ABD Başkanı Barack Obama ve Dışişleri Bakanı John Kerry, Menbiç operasyonunda ‘Bunlar (YPG-PYD) lojistik destek verecek, sayıları az olacak ve operasyon bittikten sonra kesinlikle Fırat'ın doğusuna geri dönecekler' dedi. Menbiç'te kalırlarsa bunların yöntemi belli: Etnik temizlik yapıyorlar, kendilerinden olmayanları sürüyorlar. Kendi ideolojisinde olmayan Kürtleri bile buralardan yolluyorlar, kantonlar oluşturmaya çalışıyorlar. Amerika verdiği sözü yerine getirmezse o zaman biz birbirimize nasıl güveneceğiz?"