Die Welt gazetesinin internet sitesinde 10 Ağustos Çarşamba yayınlanan, Yuliya Smirnova imzalı ve “Putin’in askerleri işte böyle acımasız bir biçimde sivillerden intikam alıyor” başlıklı yazıda şu ifadeler kullanıldı: “Rus aktivistler ve Suriyeliler korkunç şeyler anlatıyor. Anlattıklarına göre Rus askerler de Suriyeli yerleşim mahallelerine misket ve yangın bombası attı. Böylece bu savaşta siviller hedef oldu."
Öte yandan birkaç saat sonra yazının başlığı, 'Önemli insani kayıplara yol açan yangın silahı' olarak değiştirildi.
Okuyucularının vicdanına hitap etmeye çalışan gazete, yazının altına 'Katliam: Halep’te gözümüzün önünde. Utanmıyor musunuz?” ifadesi eklendi. Ancak bu sözler de daha sonra siteden kaldırıldı.
Yazının, değiştirildikten sonraki hali şöyle:
YAZILARDA İDDİA VAR AMA KANIT YOK
Diğer taraftan yazıda iddialara ilişkin tek bir kanıt yer almadı, kanıt olarak sözde Rus aktivistlerin hikaye ve fotoğraflarından söz edildi ama bu söz konusu fotoğraflar da gösterilmedi: “Bazı durumlarda görgü tanıkları, misket bombalarını atan Su-34 savaş uçaklarının fotoğraflarını çekti. Bu uçaklar sadece Rusya’da var”.
Die Welt, 'zehirli gazın kullanıldığı acımasız saldırıların' intikam eylemi olduğunu da iddia etti. Gazete, İnsan Hakları İzleme örgütünden bir kaynağın sözlerine yer verdi. Ama kaynak, ‘katliam’ ifadesinin kullanılmasını boşa çıkarır nitelikte, İdlib’de sadece 10 yaralı sivilin olduğunu söyledi.
Nitekim bir okur, yazının altına şöyle bir yorum yazdı: “Haberler o kadar çelişkili ki, şahsen ben gerçek kanıt olmadan hiçbir şeye inanmıyorum. Bazen aktivistlerin, tam da o olay olduğu sandıkları bir olay hakkında ayrıntılı bilgi verdiği yazıyorlar. Ancak ‘o olay olduğunu sandığın’ bir şey hakkında ayrıntılı bilgi veremezsin, bu bir çelişki. O olay olduğunu sandıkları zaman fotoğraf çektiler mi? Veya olay yerinin planını çizdiler mi? Her bir site kendiliğinden bir şeyler yazıyor ve ortaya saçma bir şey çıkıyor”.
Bir diğer okur da şu yorumda bulundu: “Batı medyası yıllardır Suriye’deki savaşa ilişkin yalan söylemese ve bununla onlara olan güveni kurşuna dizmeseydi muhtemelen ben de öfkelenirdim. Ama maalesef uzun zamandır tüm bu röportajlara güvenemiyoruz, tıpkı İnsan Hakları İzleme, üssü aslında Londra’da olan ‘Suriye gözlem merkezleri’ ve diğer birçok Batılı sivil örgüte güvenemeyeceğimiz gibi. Bu örgütlerin sık sık bir siparişçisi ve kukla oynatıcısı oluyor”.
PUTİN NE SÖYLEDİ? DIE ZEIT NE ANLADI?
Bu arada Die Zeit gazetesi ise Rusya'nın, Ukrayna gizli servislerinin Kırım'daki saldırını planlarının geri püskürtüldüğünü açıklamasını şu ifadelerle okuyucularına aktardı: “Rus gizli servisler, Ukraynalıların Kırım’da planladığı saldırıyı önlediğini iddia ediyor. Devlet Başkanı Putin intikam sözü verdi. Ukrayna ise her şeyi reddediyor."
Yazıda “İki Rus askerin kanı yerde kalmaz” dediği de öne sürüldü. Ancak Putin'in asıl ifadeleri şu şekildeydi: “Rusya tarafında kayıp var, iki asker öldürüldü. Elbette biz böyle şeyleri görmezlikten gelemeyiz." Bu 'farklılık' da gazete editörlerinin Putin'in sözlerini kendine göre yorumladığını düşündürdü.
Bunlara rağmen Almanya’nın sözde ‘kaliteli basınının’ gerçekleri çarpıtması, gerçeklere yorum katması ve Rusya ile Putin’den düşman yaratmaya çalışması şaşırtmadı. Nitekim 'kaliteli' Alman basınının ‘tarafsız' anlatımı uzun süre önce propaganda düzeyine indi.
Sözgelimi Die Welt yazarlarından biri 2 ay önce şunu yazmıştı: “Öncelik Orwell’in ‘çifte fikre’ (doublethink) veriliyor, ama Sovyetler zamanına göre daha sapkın bir şekilde”. Ancak üzerinde düşünüldüğünde bu sözlerin sayfalardan yorumları silerek okurların güvenini kaybeden Alman basını için kullanılabileceği anlaşılabilir.
Bu arada bu tür yazılarda ölü veya yaralı sivillerin, özellikle de çocukların görüntüsünün sıkça manşete taşınması da düşündürücü bir nokta. Bunun propaganda ve ifade özgürlüğünün tezahürü olabileceği söylense de silahlı çatışmalara ilişkin yalanların sadece savaşı körükleyen güçlere yaradığı da bir gerçek.