Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından ilk kez bir Avrupa gazetesine konuştu.
Exclusif: Recep Tayyip Erdogan répond aux journalistes du "Monde" https://t.co/1b1S6bJ6y2
— ravaux paula (@paularavaux) August 8, 2016
'BATI TÜRKİYE'Yİ YALNIZ BIRAKTI'
Le Monde'dan Marc Semo, Marie Jégo ve Christophe Ayad'ın sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı ülkelerinin darbe girişimi karşısında verdiği tepkiyi yetersiz bulduklarının bir kez daha altını çizdi. "Batı, darbe girişimi süresince Türkiye'yi yalnız bıraktı" diyen Erdoğan, Fransız hiciv dergisi Charlie Hebdo'ya düzenlenen saldırının ardından liderlerin Paris'te birlikte yürüdüğü anma törenini hatırlattı.
Recep Tayyip #Erdogan: « Western leaders prefered to leave Turkish people to themselves » https://t.co/hZpyi0oWR0
— Le Monde (@lemondefr) 8 Ağustos 2016
'AB, TÜRKİYE'YE KARŞI SAMİMİ BİR TUTUM İÇİNDE DEĞİL'
Türkiye ile AB arasında imzalanan sığınmacı anlaşmasına da değinen Erdoğan şöyle konuştu: "Şu anda 3 milyon sığınmacıyı ağırlıyoruz. Ancak AB'nin tek endişesi onların topraklarına ulaşması. Türk vatandaşlarına vize karşılığında sığınmacıların geri kabulünü bize teklif ettiler. Geri kabul ve vize muafiyetinin 1 Haziran itibarıyla yürürlüğe girmesi gerekiyordu. Şu anda ağustos ayındayız ancak hala vize muafiyeti yok. Eğer taleplerimiz karşılanmazsa, geri kabuller mümkün olmayacak."
Brüksel'in Ankara'ya yönelik tutumunu 'samimi değil' diye niteleyen Erdoğan, 53 yıldır Avrupa'nın kapısındayız. AB tek sorumlu ve suçludur. Türkiye dışında hiçbir ülkeye böyle davranılmadı. İlk katıldığım AB zirvesi sırasında sadece 15 üye ülke vardı. AB'nin Türkiye'nin üyeliği için bir türlü bitmeyen müzakerelerde fasılların açılması konusunda taraflı bir yaklaşımı var."
Erdoğan, Le Monde'a verdiği röportajda 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilişkilerin gerildiği ABD'ye de mesaj verdi.
Darbe girişiminin arkasında olduğu iddiasıyla Pensilvanya'da yaşayan Fethullah Gülen'in ABD'den iadesinin talep edildiğini hatırlayan Erdoğan, "Terör örgütünün lideri 1999'dan bu yana ABD'de oturuyor. Obama'dan Gülen'in iadesini talep ettim. Benden belge ve kanıtlar istedi. Ona ABD'nin teröristlerin iadesi yönündeki talepleri karşısında hiçbir şey talep etmeden onları iade ettiğimizi hatırlattım" diye konuştu.
"ABD'ye 85 kutu doküman gönderdik. Artık Gülen'in Türkiye'ye en kısa zamanda iade edileceğini ve Türkiye'deki Amerikan karşıtlığının sona ereceğini umuyorum" diyen Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin 24 Ağustos'ta yapacağı Türkiye ziyaretine değindi: "Geç, çok geç. Bu bizi üzüyor. Stratejik müttefikleri bir darbe girişimiyle karşı karşıya kalıyor ve ziyaret etmek için 45 gün bekliyorlar. Bu bizi incitti. Dünya Ticaret Merkezi vurulduğunda hemen tepki göstererek bu saldırıları kınamış ve terörist bir saldırı olarak nitelendirmiştim. Amerikalı yetkililerin daha sert ifadelerle tepki göstermesini beklerdim. Ne yazık ki öyle olmadı."
Bu arada Le Monde, Erdoğan'ın Batı'ya yönelik sitemlerini aktarırken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Erdoğan arasında yarın St.Petersburg'da gerçekleştirilecek görüşmeyi de anımsattı.
Erdoğan, Le Monde'un "Kendinizi Putin'e Batılı politikacılara olduğundan daha yakın mı hissediyorsunuz?" sorusu üzerine önce "Size göre Putin Doğulu mu?" diye yanıt verip ekledi: "Rusya hem Avrupa hem de Asya ülkesi. Bu konuya böyle bakıyoruz. Batı dünyası Rusya'yı dışlamayı denedi, bizi değil" yanıtını veren Erdoğan, "9 Ağustos'ta gerçekleştirilecek görüşme Türkiye'deki darbe girişiminden önce planlanmıştı. Eminim ki Putin'le gerçekleştireceğimiz görüşme bu görüşme ülkelerimizin ilişkilerinde yeni bir aşamanın başlangıcı olacak."
‘ESED İKTİDARDA KALDIKÇA, SORUNA ÇÖZÜM BULUNAMAZ’
Erdoğan, “Rusya ile yakınlaşma, Suriye’deki Esad rejimine yönelik tavrınızı değiştirebilir mi?” sorusu üzerine ise şu değerlendirmeleri yaptı:
“Suriye sorununun çözümü en önemli aktörlerin harekete geçmesini gerektiriyor: Rusya, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Katar ve ABD. Biz daima bu soruna birlikte ve hızlı bir çözüm önerdik. Ancak (Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esed iktidarda kaldıkça, soruna çözüm bulunamaz. Esed’in gitmesi gerekiyor. Bu olduktan sonra, hepimiz için kabul edilebilir bir isim üzerinde uzlaşabiliriz. Esed’in katılmadığı bir seçim de düzenlenirse, bir geçiş mümkün olur. Böyle bir çözüm için daha önceden hazırlıklarımızı yaptık.
Suriye’de 600 bin insan öldürüldü. Bunun sorumlusu kim? Esed. 600 bin vatandaşının ölümünden sorumlu biri bizim desteğimizden faydalanmamalı. Buna rağmen bazıları onu (Esed) destekliyor. Eğer demokrasiye inanıyorsak bu oyunu oynamamalıyız. Başka bir yöne gitmeliyiz.
Ve inanıyorum ki Batı dünyası, bu sorun konusunda bize ders vermeye kalkışan- Almanya, Fransa ya da İngiltere olsun, hepimiz birlikte ve tabi ki önemli bir aktör olan Rusya ile de bir arada olmak üzere, bir masanın etrafında bir araya gelmeli ve neden 600 bin insanın neden öldüğünü kendimize sormalıyız. Beni üzen bu. 600 bin kişinin katledildiği gerçeği, bizi Esed’i desteklememeye teşvik etmeli. Bu ülkeyi yönetebilecek başka biri yok mu?
‘DİYORLAR Kİ, ESED GİDERSE DAEŞ GELİR. BU OLMAZ’
Bize diyorlar ki, Esed giderse DAEŞ gelir. Böyle bir şey olmaz. Nasıl DAEŞ’e karşı birlikte mücadele ediyorsak bu rejime karşı da birlikte mücadele edebiliriz. Suriye halkına istediği adayı seçme şansını vermek bizim görevimizdir. Tek çözüm bu. Suriye halkına güvenmiyoruz deyip başkalarının Suriye’nin kaderini kararlaştırmasına izin veremeyiz."
Öte yandan Erdoğan, 15 Temmuz'un ardından başlayan idam cezasının geri getirilmesi yönündeki tartışmalar hakkındaki soruları da yanıtladı.
"Buna halk karar vermeli. İdam cezasına ilişkin eğer bir kişi öldürüldüyse sadece ailesinin suçluların akıbetine karar verebileceğini düşünüyorum. Eğer aile affederse bunu yapabilir. Ancak devlet olarak biz bunu yapamayız" diyen Erdoğan şöyle devam etti: "Elbette yargı erki bunu yapabilir fakat tüm ülkedeki milyonlarca insan ölüm cezasını istiyor ve bu talep parlamento tarafından değerlendirilecek. Ceza kanununda darbeciler için en ağır cezalar bulunmasına karşın Parlamento cezanın yeniden getirilip getirilmeyeceğine karar verecektir."
İdam cezasının ABD'de ve Japonya'da hala yürürlükte olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Endonezya, Suudi Arabistan ve Çin'in de bulunduğu birçok ülkede mevcut. Bu özellikle Avrupa'da kaldırılmış. 1984 yılından bu yana uygulanmayan bu cezayı geri getirmek Türk halkının en doğal hakkı. Eğer parlamento bu cezayı geri getirirse, başkalarının ne düşündüğüne bakmaksızın uygularız" diye konuştu.