Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin düzeldiği, İran’a sıcak mesajlar verildiği, Suriye politikalarında elde kart kalmadığı anlaşılan bir dönemde ABD’ye yönelik tutumun sebebi ne? Türkiye-ABD ilişkileri nereye gidiyor? Cumhuriyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel ile konuştuk.
'VOTEL’İN AÇIKLAMASI SİYASİ DEĞİL'
'ERDOĞAN DIŞA KARŞI, İÇTE İTTİFAKLARLA GÜÇLÜ GÖRÜNME PEŞİNDE'
'BATI'DAN KURU, RESMİ VE ASGARİ TEPKİ SOĞUK DUŞ YARATTI'
“Bu bence soğuk duş etkisi yaratmış olmalı. Sonuçta Türkiye’ye bir darbe teşebbüsü oluyor ve buna karşılık Batı başkentlerinden, Avrupa’dan, ABD’den siyasi destek anlamında güçlü bir ses yok. Medya ise darbe girişiminden ziyade, iktidarın kendisini savunmak için yaptıklarına odaklandı ve hükümetin yaptıklarının ülkede demokrasiyi sakatlamaması hususunda bir duyarlılık içinde. Bunlar elbette kaşların kalkmasına neden oldu Ankara’da. Bu siyasi okumaya zeki ve içgüdüleri çok canlı bir siyasetçi olan Erdoğan hemen tepki gösterdi. Tabi bu siyasi tepkiye 19 Temmuz’da ABD Başkanı Barack Obama’yla yaptığı telefon görüşmesi de rol oynamış mıdır, bilemiyorum. Ama reaksiyonu şu oldu: 20 Temmuz’dan önce CHP’nin istanbulda pazar günü bir miting düzenlemesine yeşil ışık yakıldı. Ardından enteresan gelişmeler yaşandı. Ankara’da, HDP’yi dışarıda bırakan, bir liderler buluşması oldu. Ankara’da AKP genel merkezine dev bir Atatürk posteri asıldı. Erdoğan liderlere açtığı geri çekti. Ardından ise ‘Parlameter demokrasiye devam edeceğiz’ gibi ‘Başkanlık sistemi gündemimizde değil’ mealinde demeçler verdi. Bunlar aslında, 14 yıldır sürdürdüğü ülke içini kutuplaştırarak güç tahkim etme politikasına şimdilik ara verdiğini gösteriyor. Çünkü dünyada yapayalnız olduğunu bu acı tecrübeyle gördü.”
'İRAN’IN DÜŞÜNCESİ: BETERİN BETERİ VAR'
'RUSYA İLE İLİŞKİLER BATI'YA ALTERNATİF OLAMAZ'
“Türkiye’nin Rusya ilişkileri bu çağda asla Batı’yla olan ilişkilerin alternatifi olamaz. Rusya asla Türkiye’ye Batı’nın sunduklarını sunamaz. Hiçbir bakımdan. Ne direkt sermaye yatırımı, ne inovasyon, ne teknoloji, ne de hizmet sektörü… Bu bakımdan bu sadece Batı’yı korkutmak için “Bakın Rusya’ya yanaşıyorum ben” veya “Siz beni sevmiyorsunuz madem ben de Rusya’ya giderim” gibi bir tutum geliştirdi ki duyguların dışavurumu da burada tehdit algısının ne kadar vahim düzeyde olduğunu gösteriyor.”
'EZBERCİ YORUMLAR YANLIŞ, ERDOĞAN GÜÇLENEREK ÇIKMADI'
Gözlemcilerin, analistlerin genel geçer ve ezberci biçimde Erdoğan’ın darbe girişiminden ‘güçlenerek çıktığı’ saptamasını yanlış bulan Gürsel, "Tersine güç kaybederek çıktı. Bunun yanlış olduğunu da ilk önce Erdoğan fark etti ve pozisyonunu aldı. Bunun da uygun pozisyonunu 19-20 Temmuz’da aldı. En hızlı reaksiyonu gösteren kişi oldu. Bu da bence takdire şayan" yorumunu yaptı.
'POZİSYONUNU ABD'YE BAKARAK TANZİM EDİYOR'
Erdoğan’ın zeki bir politikacı olmasının yanında, politik manada çok basit olduğunu da söyleyen Gürsel, şu değerlendirmede bulundu:
'TÜRKİYE RUSYA’YLA 24 KASIM'DAN ÖNCESİNE DÖNMELİ'
Kadri Gürsel, Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri için ise şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye’nin Rusya’yla yapabileceği şey, 24 Kasım’dan veya Suriye savaşından önceki pozisyona gelmek. İki ülkenin de yapabilecekleri sınırlı. Türkiye’yi Rusya mutlu edemez. Rusya’yla çok yakınlaşma görüntüsü Batı’yı elbette rahatsız eder. Batı’nın buna karşı ne gibi tedbirler alabileceğiniyse ben bilemiyorum. Zira İran'la ilişkilerin de bir sınırı var. Bunlar sınırlı ilişkiler olacağı için ben bir karşılık ve bir denge oluşturacağı kanaatinde değilim. Bunlar riskli sulardır, ilişkilerdir. Çünkü reaksiyon doğurabilir. Onun da ne olacağını şimdiden kestirmek mümkün değil."