"İşin merkezinde Gülen'in ABD'de oturup oturmayacağı ve iade edilip edilmeyeceği var" ifadelerini kullanan Demirtaş, şöyle devam etti: "ABD'nin vereceği karar ABD-Türkiye ilişkilerinde belirleyici bir konu olacak. Bundan sonraki hukuki süreçte ve Türkiye ile yapılacak müzakereler bu işin seyri açışından çok önemli. Bana sorarsanız ABD bu noktadan sonra Gülen'i iade etmek durumunda kalacak. Çünkü özellikle darbe girişiminden sonra FETÖ adı altında bir örgüt ortaya çıkmış durumda. Türkiye'nin ABD'ye yapmış olduğu iade dosyasında Gülen'i yargılamak üzere alacağız, cezalandırmak için üzere demiyor. Çok ciddi suçlamalar var."
Önümüzdeki hafta Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ya da Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu'nun konuyu görüşmek üzere ABD'ye gideceğini hatırlatan Demirtaş, "21 Temmuz itibariyle içerisinde 15 Temmuz öncesini de kapsayan dört adet dosyadan oluşan iade talebi ABD'ye iletilmişti. Ama bunun asıl vahametini gösteren şey darbe girişiminin arkasındaki kişinin Gülen olduğuna dair belgelerle gidilecek olmasıdır" dedi.
‘ORTAK ÇALIŞMA VURGUSU BU İŞİN KOLAYLAŞTIRICI OLDUĞUNA DAİR BİR MESAJDI'
"Gülen'in iade edilmemesi ya da başka ülkeye gitmesine göz yumulması Türkiye tarafında düşmanca bir hareket olarak değerlendirilir. İlişkilere ciddi darbe vurur. Bunun ABD tarafından algılandığını düşünüyorum" diyen Demirtaş, şöyle konuştu:
"Zaten Washington'dan gelen mesajda ortak çalışma grubu kuralım denmesi de işin kolaylaştırılması anlamında. Ancak bu siyasi karar ABD, olaya tamamen hukuki bakarsa Türkiye'nin sunduğu delileri yeterli bulmayıp bu kişinin suç işlediğine ilişkin kanaatimiz yok deyip barındırmaya devam ederse sadece Türk Amerikan ilişkileri değil bu bölgede Türkiye'nin başını çektiği birçok konuyla ilgili uluslararası platform etkilenir. Fakat ABD' de seçim ortamı var. Amerika'daki derin devlet seçimlerden önceki süreçte hem ABD'yi hem liderleri rahatlatmak hem de önemli müttefiki Türkiye'deki ilişkileri de bozmamak için iade edecektir."