DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Brakel, “Ülke bölünmüş durumda. Twitter'de milliyetçiler idam cezası talep ederken, diğerleri ‘darbe değil mizansendi' diyerek hükümetin darbeyi bizzat tezgâhladığını öne sürüyorlar. Bu da darbe sırasında ortaya çıkan beraberlik havasının dağıldığını gösteriyor” dedi.
Türkiye’de komplo teorilerinin sonunun gelmeyeceğini kaydeden Alman uzmanın, DW’nin sorularına verdiği yanıtlar şu şekilde:
Acemice yapılan darbe teşebbüsünün arkasında Erdoğan'ın olduğunu tahmin edenler de var. Bu iddiayı ortaya atanların hükümet karşısındaki tutumu nedir?
Türkiye'deki komplo teorilerinin sonu gelmez. Bu bakımdan anormal sayılmaz. Bu kez çarpıcı olan, AKP'yi desteklemeyenlerin güveninin hükümetten böyle bir şeyin beklenebileceği ölçüsünde az olmasıdır.
‘OLANLAR, HÜKÜMETİN PARMAĞI OLAMAYACAĞINI GÖSTERİYOR’
Erdoğan'ın herhangi bir şekilde darbe teşebbüsünde parmağının olabileceğine inanıyor musunuz?
‘HİÇ İHTİMAL VERMİYORUM’
Ayrıca komploya delil gösterilen belgelerin kanıt yerine geçemeyeceği de ortada. Darbe için sanıldığı kadar fazla eleman gerekmez. Önemli olan ordunun ve emniyetin diğer kesimlerinin darbeye müdahale edemeyecek kadar uzakta olmasıdır. Darbeciler kısmen bunu da denediler.
Erdoğan'ın karışmış olabileceğine dair şimdiye kadar hiçbir kanıt bulunmadı. Dolayısıyla buna hiç ihtimal vermiyorum.
‘OLASI YAŞ KARARLARI ETKİLİ OLMUŞTUR’
Tahmininiz nedir?
Erdoğan hava limanındaki konuşmasında bizzat şu konuyu açtı: Ağustos ayında toplanacak olan Yüksek Askeri Şura'da kimin terfi edeceğine, kimin ise emekliye ayrılacağına karar verilecek. Erdoğan bazı komutanların alınacak kararlardan geniş ölçüde etkileneceğini söylemişti. Bu komutanların arasında darbe için el ele vermiş olanların da bulunması ihtimal dâhilindedir. Ancak şura kararları bilinmediğinden, bunların hepsi spekülasyondan ibarettir.
‘ERDOĞAN, KAHRAMAN İMAJI YARATTI’
Darbecilerin bozguna uğratılması ona ne kadar güç kazandırır?
Bütün sorunları aşıp ülkeyi kontrol altına alabilecek kişi olma imajını biraz daha sağlamlaştırdı. Silahlı kuvvetlerin de dahil olduğu, ülkedeki bütün elitlerin direnişini kıran kahraman imajını yarattı. Bu aynı zamanda partisinin muhafazakar dinci kanadına verilmiş bir mesajdı. Bütün bunlar onu daha da güçlü kıldı. Başkanlık rejimine geçiş arayışı yeniden hızlanır ve AKP bünyesindeki başkanlık karşıtları da bu arayışı desteklerlerse, şaşırmam.
Aralarında asker, yargıç ve savcıların da bulunduğu binlerce kişi gözaltına alındı. Darbeden önce de Erdoğan demokratik davranmamakla itham ediliyordu. Türkiye'deki gelişmeler nasıl bir yöne girecek?
Gözaltına alınan bütün yargı mensuplarının darbeyle ilişkisi olduğunu sanmıyorum. Hükümet karşıtı ve Gülen hareketiyle irtibatlı kişiler olabilirler. Bu kişilerin listesinin önceden çıkarıldığı varsayılıyor. Şimdi bu fırsattan yararlanmaya kalkışılması gelecek açısından hayra işaret etmiyor.
Zirvede kimsenin hesap soramayacağı tek bir kişinin bulunması hiçbir ülkeye hayır getirmez. Problem, başka ülkelerde de uygulanan başkanlık rejiminden kaynaklanmıyor. Asıl sorun meclisin yetkilerinin ve yargının bağımsızlığının kısıtlanacak olmasıdır. Bir ülkede kararlar sınırlı sayıdaki kişi tarafından alınır ve muhalefete söz hakkı tanınmazsa bu iyi olmaz.