Alt komitede uzman olarak Washington'daki Woodrow Wilson Center'dan Henri Barkey, Center for American Progress'ten Alan Makovsky ve Rethink Institute'den Fevzi Bilgin'den görüş alındı. Milletvekilleri daha sonra sorularını uzmanlara sordu.
İlhan Tanır'ın Haberdar'da yer alan haberine göre, komite toplantısında Türkiye'nin belki de ilk kez açık bir şekilde El Kaide'nin Suriye'deki kolu olan El Nusra'ya yıllarca yardım ettiği, silahlandırdığı kayda geçti.
Komite üyelerinden Michigan Cumhuriyetçi Milletvekili David Trott, uzmanlardan ABD ile Türkiye'nin Suriye politikasına bakışlarındaki farkı değerlendirmesini istedi.
‘ESAD'IN ALTI AY İÇİNDE AYRILACAĞINI DÜŞÜNÜYORDU'
Bu soruya Henri Barkey şöyle cevap verdi: "İlk dönemde Türkiye ile ABD, Suriye politikalarında yakın pozisyonlardaydı ve Esad'ın altı ay içinde ayrılacağını düşünüyordu. Muhalefet başarısız kalınca Türkiye'nin El Nusra'ya (El Kaide) destek verdiğini gördük."
'OBAMA, ERDOĞAN'DAN EL NUSRA'YA YARDIMINI KESMESİNİ İSTEDİ'
Barkey devam etti: ''2013 yılında (Mayıs) Erdoğan, Beyaz Saray'a geldiğinde kendisinden El Nusra'ya desteğini durdurması istendi. Problem ise şu oldu: El Nusra desteklenmesi sürecinde Türkiye'de cihatçıları desteklemek için büyük bir altyapı oluşturuldu. Bu yapı El Nusra'ya eleman ve silah gönderdi, bunu hükümetin desteğiyle yaptı. Bu süreçte ayrıca insanlar IŞİD'e de gitti bu kanaldan. Şu an ABD için öncelik IŞİD. Erdoğan için ise önce PYD, sonra Esad ve daha sonra IŞİD. Bu açıdan aynı sayfada değiliz.''
Bir süre sonra söz hakkını alan Demokrat Partiden Kongre Milletvekili Tulsi Gabbard ise aynı konuda sorular sormaya devam etti ve Barkey ile şu konuşmaları geçti:
Gabbard: Barkey'in bahsettiği Türkiye'nin silahlandırdığı ve doğrudan yardım ettiği El Nusra —ki El Kaide bağlantılı, bu konu bugünkü konuşmamızın da tam kalbi olan Türkiye ile ilişkilerimize gidiyor aynı zamanda. Bizim bir numaralı önceliğimiz IŞİD, El Kaide ve diğer cihadist grupları mağlup etmek olmalı.
Türkiye ise doğrudan ve dolaylı olarak onları (El Kaide) yıllardır destekliyor. İfade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü, demokratik eksiklikler, insan hakları ihlallerine bakıldığında, yine geçen yıl yapılan seçimlerin ne şekilde Erdoğan'ın avantajına manipüle edildiğine şahit olduk. Suriye içinde de Esad'ı düşürmek isteyen Erdoğan'ın tam karşımızda olduğumuzu görüyoruz. Sahada şüphesiz IŞİD'e karşı en istikrarlı, sadık müttefikimiz olan Kürtleri bombaladığını görüyoruz. Türkiye'nin yaptıkları IŞİD, El Kaide ve El Nusra gibi grupları doğrudan güçlendirdi.
ABD Kongre Üyesi: Türkiye'nin müttefiklik statüsünü korumasını nasıl savunabiliriz?
Gabbard: Soru şu, NATO müttefiki ve ortağı oldukları iddiası var ama gerek demokratik değerlere bakıldığında gerekse ABD'nin çıkarlarına doğrudan zıt olan ve bizim güvenliğimize tehdit oluşturan hedeflerine bakıldığında Türkiye'nin müttefik statüsünü devam ettirmesini nasıl savunabiliriz? Bunlara son bir ek olarak sorarsam, şu anki hükümetin politikalarını değiştirme kapasitesine, hatta bunu istediklerine dair bir yol görüyor musunuz ki böylece gerçekten bir müttefik, ortağımız olsunlar?
BARKEY: ABD TÜRKİYE'Yİ ZORLAMAYI İSTEMİYOR
"Bu 64 bin dolarlık bir soru. Bu durum biraz da ABD'nin tuttuğu pozisyona göre değişir. Biz her zaman için Türkleri zorlamaktan çekindik. Günlük olarak Türk ve Amerikalı bürokratlar binlerce farklı konuyu konuşurlar yakın müttefikler olarak. Bu ittifakın hitap ettiği bir altyapı bulunuyor Türkiye'de. ABD, pozisyonlarında ısrarcı olmaz. Bakınız Putin'e örnek olarak değil ama Putin, pozisyonunda ısrar etti ve Erdoğan tamamen taviz verdi ona karşı.
BARKEY: OBAMA, KOBANİ'DE KÜRTLERİ DESTEKLEME KARARINI YARDIMCILARINA RAĞMEN ALDI
Gabbard: Çok seyrek bir şekilde ABD'nin pozisyonunda ısrarcı olduğunu söylediniz. Nedir ABD'yi korkak yapan ve kendi pozisyonunu korumakta çekingen kılan?
Barkey: Her zaman için NATO müttefikliği zemini var. Biz Türkiye ile çok iç içe geçmiş durumdayız. Genel olarak (Amerikan) bürokrasisi oldukça korkak. Örneğin Kobani'de Kürtleri destekleme kararı Başkan Obama'dan çıktı, Dışişleri ve Beyaz Saray'daki danışmanların karşı gelmesine rağmen. Bundan sonra Türkiye İncirlik'i de açtı. Erdoğan problem olsa da Türkiye temelde uzun dönemli bir müttefik, her ne kadar biz bu ilişkileri iyi yönetememiş olsak da.
WEBER: TÜRKİYE EL KAİDE YERİNE, ÜLKEDEKİ BASINLA KAVGA ETMEDİ Mİ?
Bir başka Cumhuriyetçi Parti Kongre üyesi Texaslı Randy Weber de Türkiye'nin El Nusra'yı silahlandırması konusunda sorular sordu. Weber ile Barkey arasındaki diyalog şöyle geçti:
Weber: Siz Türkiye'nin El Nusra'yı silahlandırdığını mı söylediniz?
Barkey: Evet, silahlandırıyordu.
Weber: Ne zaman (Türkiye'nin El Nusra'yı silahlandırması) durdu?
Barkey: Tam olarak belli değil. 2013 yılında biz Türkiye'den silahlandırmayı durdurmalarını istedik ama bunun durması zaman aldı. Bununla birlikte hükümetten bağımsız olarak birçok gayri resmi ağlar bulunmakta ve bunlar hem IŞİD hem de El Nusra yı desteklemeyi devam etmekte. Örneğin son havaalanı saldırısında bu ağların yardımı oldu. Bu hükümet tarafından destekli değil.
Weber: Eğer Türk hükümeti haber kanalları, basın ve muhalefetle uğraşır, gözlerini kaparsa olacağı bu değil mi?
Barkey: Tamamen.
Kongre'nin dış ilişkiler komitesinin en kıdemli profesyonel danışmanı olarak 2001 ile 2013 arasında görev almış Makovsky ilk kez bu kez uzman olarak Kongre'de konuştuğunu açıkladı. Alan, Türkiye'nin özellikle bulunduğu yer nedeniyle önemli bir müttefik olduğunu hatırlatma gereği duydu. ABD'nin eğer Türkiye'yi eleştirirse ülkedeki İncirlik gibi bazı önemli imkanlardan mahrum kalmaktan korktuğunu kayda geçirdi: "Bu korkuya yenilmemek gerekir çünkü birçok Türk meşru olarak özgürlük konularında ABD'den tepki bekliyor. Dost gibi eleştirebiliriz, düşman gibi değil."
Makovsky, Türkiye ile ilişkilerde dört prensip saydı: "Türkiye'yi dışarıdan gelen tehditlere karşı savunmamız gerekir. Patriotların geri çekilmesi hataydı. İkinci olarak Türkiye'yi PKK'ya karşı meşru desteklemeliyiz. Türkiye'nin bazı Kürt şehir ve bölgelere saldırıları ise sadece Kürtleri daha da ötekileştirmektedir. Basın konusunda tepkilerimizi göstermeliyiz. Kürtlerin kültürel haklarnı ve demokratik ifade özgürlüğünü de desteklemeliyiz."
MAKOVSKY: ABD, TÜRKİYE'YE BAĞIMLILIĞINI AZALTLMANIN YOLLARINA BAKMALI
MAKOVSKY: TÜRK HÜKÜMETİNİN KÜRTLERE SALDIRISI BÜYÜK HATA
Makovsky şöyle devam etti: "Türkiye'nin demokrasisi her yönüyle hızla kötüleşiyor. Erdoğan IŞİD'i Gülenciler veya PKK kadar ciddi bir tehdit görmüyor. Kürtlere karşı Güneydoğu'daki saldırı büyük bir hata bence. PKK da hatasız değil. PKK'nin farklı yerlerde otonomi ilan etmesi hataydı, silah hazırlığı yapması hataydı ama Türk ordusunun cevabı büyük bir yıkımı getirdi, yüzbinlerce insan yerlerini terk etti ve bu çok az ilgi gördü. Cizre'deki resimler Kobani'yi anımsattı. PKK hatasız değildi ama Türkiye'nin cevabı Kürt toplumunun ötekileştirdi. Diyalogu da daha zorlaştırdı."
Makovsky: ABD-Türkiye arasındaki bir numaralı sıkıntı şu an PYD konusu. Türkiye, ABD'nin terörizm grubuna desteği olarak görülüyor ABD'nin PYD yaklaşımını.