Türkiye'de dış politikada değişim yönünde İsrail ve Rusya’ya yönelik olarak atılan adımlar tartışma konusu. Bu iki ülkenin ardından Mısır ve Suriye ile de ilişkilerin rayına oturtulma olasılıkları üzerine tartışmalar yaşanırken, Türk dış politikasının realist zemine çekilmeye çalışıldığı değerlendirmeleri öne çıkıyor.
Çeviköz, Türkiye'nin Rusya ve İsrail’le ardı ardına attığı normalleşme adımlarını olumlu değerlendirmek gerektiğini belirtirken, "Türkiye’nin dış politikasında çok ciddi tıkanıklıklar vardı. Bu tıkanıklıklar özellikle Doğu Akdeniz ve Ortadoğu coğrafyasını ilgilendiriyordu. Bu açıdan bakıldığında öncelikle İsrail'le ilişkilerin normalleştirilmesi için adım atılması ve Rusya ile atılan diplomatik adımlar olumlu olarak değerlendirilmeli. Çünkü bunlarla bir açılım sağlanırsa, Türkiye’nin Ortadoğu’da tıkanan ve Doğu Akdeniz'deki dengeleri de bizim aleyhimizde olumsuz etkileyen bazı gelişmelerin önü alınabilir” yorumunda bulundu.
'RUSYA GÜNEYDE DE KOMŞUMUZ'
'DIŞ POLİTİKA İDEOLOJİK PLATFORMA ÇEKİLDİ'
Türkiye’nin dış politikayı cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar araçsallaştırdığı yorumu yapan Çeviköz şunları söyledi:
Çeviköz’e göre, bu algıyı düzeltmek için yapılması gerekenler Türkiye’nin yeniden tarafsızlığını gösterecek ve herhangi bir sorunun çözümünü sağlayacak herhangi bir aktörle ilişkilerini sürdürmek olmalı: "Nereden bakılırsa bakılsın bu Mısır’la ilişkilerin yeniden canlandırılmasını gerektirir. Suriye’de sadece muhalefetle konuşmayı değil, Suriye’de çözüme katkıda bulunabilecek tüm aktörlerle resmi olmasa dahi, konuşmayı gerektirir. Uluslararası toplum bunu yapıyor zaten. Kaybettiğimiz denge, kaçırdığımız nokta bu oldu. En kısa zamanda bu şekildeki bir anlayışa dönmemiz gerekiyor."
'NATO ORTAK SAVUNMAYI VURGULUYOR'
"Orada konuşan devlet başkanları, başbakanlar, dışişleri bakanları ve savunma bakanlarının vurguladıkları önemli birkaç unsur var. Özellikle Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra ittifaka yeni üye olan ülkeler, Rusya’nın Kırım'ı ilhakı ve Ukrayna’nın doğusunda yarattığı fiili durum nedeniyle çok ciddi bir endişe içinde. Bu endişeyi ve onların güvenlik endişelerini gidermek için NATO, ortak savunma özelliğini ve 5. maddeyi daha güçlü vurguluyor. Bu sebeple de yeniden ‘caydırıcılık’ adımları attı ve esas işlevi olan temel konulara geri döndü. Baltık ülkelerine ve Polonya’ya çok uluslu taburlar yerleştiriliyor. Bu taburlar Rusya’nın herhangi bir müdahalesi halinde en önemli caydırıcılığı gösterecek. En ön safta, ön müdahaleyi yapabilecek şekilde bir konuşlanma olacak."
'GÜNEY KANADI İHMAL EDİLMEDİ'
'DEVLET DIŞI AKTÖRLER TEHLİKESİ'
Çeviköz, NATO açısından devlet dışı aktörlerin teşkil ettiği tehditlere de şu sözlerle dikkat çekti: "NATO’yu bir örgüt olarak düşündüğümüzde, neyi yapmayı daha iyi bildiğine ve nelerin yeni olduğunun ayırdına iyi varmamız gerekiyor. Devlet olmayan, devlet dışı aktörler son 20 yılın ortaya çıkardığı bir olgudur. Bu bağlamda uluslararası terör ve IŞİD her ne kadar kendisine devlet diyorsa da bir devlet dışı aktör ve bir terör örgütü olarak hareket ediyor. Böylesine hareket eden bir uluslararası aktörle mücadeleyi NATO henüz yeni yeni öğreniyor. Zira NATO devletler arasındaki ilişkilerde tecrübeli. Esas temel görevleri içinde de böyle bir mücadele yok.”
'AKDENİZ'LE İLİŞKİSİ ARTACAK'
'RUSYA İLE DİYOLOG YOLU AÇIK BIRAKILDI'
13 Temmuz’da NATO-Rusya konseyi yapılacak. Çeviköz’e göre Varşova zirvesinin ardından böyle bir buluşmanın gerçekleşmesi NATO’nun işbirliğine açık olduğu mesajını Rusya’ya vermesinden ileri geliyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ile Almanya'dan oluşan P5+1 ülkelerinin İran müzakerelerinde Rusya’nın katkılarını hatırlatan Çeviköz, uluslararası toplumun Rusya ile çalışabileceği alanlar olduğunu söyledi.