İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gerçekleşen saldırının ardından Türkiye’deki cihatçı terör, IŞİD yapılanması ve yarattığı güvenlik sorunu bir kez daha gündeme geldi. Suriye ve Irak’ta son dönemde gerileyen IŞİD saldırıyı henüz üstlenmiş değil ancak başta Başbakan Binali Yıldırım olmak üzere Türkiye ve ABD istihbaratı örgütün sorumlu olduğu tespitinde bulunuyor.
Gelişmeleri 21. Yüzyıl Enstitüsü’nden Yard. Doç Serhat Erkmen ile değerlendirdik. Erkmen, saldırının planlı gerçekleştiğini belirterek, Türkiye’de IŞİD militanı potansiyelinin çok yüksek olduğunu, örgütün saldırılarını durdurmaya çalışmak yerine, örgütün varoluş koşullarının değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Erkmen, IŞİD!in saldırılarının devam edebileceğine dikkat çekti.
‘TÜRKİYE DİĞERLERİNDEN DAHA TEHLİKELİ’
IŞİD’in geldiği noktayla, El Kaide’nin 2002’de yaşadığı sürecin paralellik gösterdiğini söyleyen Erkmen “Karşımızdaki örgüt kendisinden önce ortaya çıkanlardan çok şey öğrendi. Radikal cihatçı hareketin daha ileri, daha karmaşık bir evresi. Şu an Türkiye de daha kolay ve yakın bir saldırı alanı. Özellikle Suriye politikasında, Irak politikasında yapılan hataların neticesinde Türkiye'de daha fazla örgütlenme olanağı bulabilmiş. Bu sebeple Türkiye için diğer ülkelerden daha tehlikeli hale gelebilmiş bir yapıdan bahsediyoruz” diye konuştu.
‘PLANLI GERÇEKLEŞTİRİLMİŞ’
Bazı çevrelerin saldırıyı ‘IŞİD ilhamlı bir hücrenin gerçekleştirdiği’ yorumlarına karşın Atatürk Havalimanı’nda meydana gelen eylemi bir ‘yalnız kurt eylemi’ olarak değerlendirmenin yanlış olduğunu ifade eden Erkmen, “Net bir biçimde, bir planlama içinde gerçekleştirilmiş, hedef tespiti önceden yapılmış, eylemciler buna göre dizayn edilmiş. Görüntülerde saldırıyı düzenleyen kişilerin daha önce başka çatışmalara katıldığı anlaşılıyor. Fransa ve Belçika'daki eylemlere bakıldığı zaman da benzer şeyler görülüyordu. Böyle bir ağ var ve bu ağ sandığımızın daha ötesinde yerlere yerleşti. Bekliyor ya da geçmeye çalışıyor” dedi.
IŞİD’in ilk eylemini yaptığı günden bugüne gerçekleştirdiği her eylemin daha ölümcül hale geldiğini savunan Erkmen “Ülkenin içine terör eylemi yapmak için girmiş bir dizi insan varsa, güvenlik güçlerinizi ne kadar bu işe dahil ederseniz edin, sonunda bunların gözünden kaçan bir tanesi dahi can yakıcı eylemler yapabilir. Bu insanlar Türkiye'ye girdikten sonra önemli olan bunların engellenmesi değildir. Bunları ortaya çıkartan durumların, Suriye'de Irak'ta ne oluyorsa, engellenmesi gerekiyor. Biz ise gelen insani yakalamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE’DE ÇOK SAYIDA MİLİTAN POTANSİYELİ VAR’
Suriye ve Irak’ta örgüte katılıp silahlı eylem gerçekleştirmiş, kendini IŞİD’in bir parçası hisseden çok sayıda insan olmasının Türkiye’nin en büyük dezavantajlarından biri olduğunu ifade eden Erkmen, şöyle konuştu:
“Bunlar ülkeden çıkamadıklarında, ülke içinde eylemci potansiyeline dönüşüyorlar. Bu anlamda bakıldığında Türkiye'nin diğer devletler dışında başka bir tehlike ile de karşı karşıya kaldığını görüyoruz” diye konuştu.
‘ESAS MESELE IŞİD’İ ORTADAN KALDIRMAK’
“Bence burada hassas olan nokta şu: Bizim IŞİD diye bir sorunumuz var. Bu sorunun bir parçası Türkiye vatandaşlarının bir kısmının bu örgüte dahil olmasıdır. Bir diğer parçası bu örgütün eylem yapmak için insan göndermesidir. Bir parçası da bu sıkışıp kalanlardır. Bence sorunu çözmek bu adamları havalimanına mı saldıracak, vapura mı saldıracak diye düşünmek yerine bunların bulunduğu yeri ortadan kaldırmaktır.”
‘SINIRDAN GEÇİŞLER AZALDI’
Sınırın önceki dönemlere göre çok daha iyi korunduğunu belirten Erkmen, şöyle devam etti:
“Buna rağmen geçişler olduğu görülüyor. Ama bu ne zamandan beri böyle, 2015'in son çeyreğinden beri böyle.. Öncesiyse koca bir muamma. Ne olup bittiğinin kaydı yok. Özellikle 1 Mayıs, Antep’teki saldırının ardından, sadece İstanbul'da dört tane büyük eylem engellendi. Güvenlik güçleri her seferinde yeni şeylerle karşı karşıya kalıyorlar. Anlayıncaya kadar eylem gerçekleşiyor.
‘ÖRGÜT SIKIŞSA DA KAPASİTESİNİ YİTİRMEDİ’
Karşınızda son birkaç yıldır Ortadoğu’daki çekişmenin sonucu olarak ortaya çıkan, Irak ve Suriye'de gelişim geçirmiş, sadece bulunduğu coğrafyada değil daha geniş bir alanda ciddi anlamda terör uygulayan ve bu çekişmeden de faydalanan bir örgüt var. Bu örgüt belirttiğimiz gibi sıkışmışlık içerisinde. Ancak sıkışmış olması demek onun kapasitesini tamamen yitirdiği anlamına gelmiyor. Ve sıkıştıkları veya belirli dönüşümler geçirdikleri zaman bütün örgütlerin konvansiyonel eylemlerinden farklı davrandıklarını biliyoruz.”