Yazıda öne çıkan bölümler şöyle:
Avrupa'daki popülist siyasetçilerin İslam’ın yayılması, İngiltere'deki AB referandumunda ise üyelikten ayrılma taraftarlarının Türkiye'nin birliğe üye olmasının vahim sonuçlar doğuracağı uyarıları, Türk siyasetçilerin Avrupa İslamofobisi olarak niteledikleri durumdan giderek daha fazla şikayetçi olmasına yıl açıyor.
Erdoğan dün katıldığı bir mezuniyet töreninde, "Söyleyeyim, ey Avrupa siz bizi halkının büyük çoğunluğu Müslüman olduğu için istemiyorsunuz. Bize açık açık söylemişlerdi. Biz de biliyorduk ama samimiyetimizi göstermek için denedik" dedikten sonra İngiltere'de yapılmakta olan AB üyeliğinden ayrılma referandumuna benzer bir referandumun Türkiye'de yapılacağının sinyalini vererek şöyle konuştu:
"Biz de millete gideriz. 'AB ile müzakerelere devam mı tamam mı?' diye sorarız."
GÖÇ ANLAŞMASI
Ancak Erdoğan'a muhaliflerin üzerindeki baskının artmaya devam etmesi AB liderlerinde endişe yaratıyor. Kürt hareketine yakın muhalif siyasetçilerin terör suçuyla yargılanması için yapılanlar, gazeteci ve akademisyenlerin tutuklanmaları ve yargıda yapılan değişiklikler AB liderlerinde endişe yaratan gelişmeler arasında yer alıyor.
Reuters'a açıklamada bulunan üst düzey bir AB kaynağı, Türkiye'den Avrupa'ya gelen göçmen sayılarında azalmaya dikkat çekerek, "Keskin ifadelerin kullanıldığı açıklamalara rağmen AB-Türkiye (göçmen) anlaşmasına uyuluyor, uyulmayacağına dair bir endişe yok" dedi.
Ancak yetkili yüzlerce hakimin görev yerinin değiştirileceği kanun tasarısını ve muhalif milletvekillerin yargılanmasına yol açacak dokunulmazlıkların kaldırılması düzenlemesini hatırlatarak, "Ancak Türkiye'nin ilerlediği yol hakkında son derece endişeli olunmasını gerektirecek sebepler var" dedi.
Türkiye şu ana kadar AB'ye vizesiz seyahatin ön şartlarından olan ve entelektüellerin, Kürt sempatizanlarının ve Erdoğan'a muhaliflere karşı kullanılan terörle mücadele yasalarında değişiklik taleplerini reddediyor.
Terörle mücadele kanununda değişikliğin reddedilmesi, Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat edebilmesine onay vermesi gereken ve insan hakları konusunda sesi en gür çıkan AB organı olan Avrupa Parlamentosu'na Türkiye'ye karşı bir tavır aldırtabilir.
Türkiye, PKK ile mücadelenin 1990'lardan bu yana en şiddetli şekilde sürdüğü ve Suriye'deki İslam Devleti militanlarının giderek daha fazla tehdit oluştuğu bu dönemde terörle mücadele kanununun kritik bir önem taşıdığını belirtiyor.
'TÜRKİYE PAZARLIK MASASINDA SANDIĞI KADAR GÜÇLÜ DEĞİL'
AKP Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, Reuters'a yaptığı açıklamada, "Tavrımızın değişmesi söz konu değil" dedi. Ancak iki taraftan da yetkililer tavizle sonuca ulaşılacağını umuyor.
Göçmen anlaşmasını Erdoğan ile müzakere eden Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk'ın da aralarında bulunduğu bazı liderler göçmen sayılarındaki düşüşün sadece Türkiye'nin yaptıklarından kaynaklanmadığını düşünüyorlar.
AB-Türkiye anlaşmasından önce Avrupa'da sınır denetimlerinin sıkılaştırılması ve Yunan sınırlarının Avrupa'dan tecrit edilmesi göçmen sayılarının gerilemesine yol açarken; AB'den bir yetkili Türkiye'nin pazarlık masasında sandığı kadar güçlü olmadığına işaret etti.
Brüksel'deki danışmanlar ayrıca Ankara'nın Rusya, ABD, Suriye, İran ve İsrail ile ilişkilerinin gergin olduğuna ve bu nedenle AB ile iyi ilişkilere ihtiyaç duyduğuna dikkat çekiyorlar.
İÇ POLİTİKADA ÖNCELİKLER
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, geçen ay Erdoğan'ın terörle mücadele kanununda değişiklik talebini reddetmeden önce "bir kez daha" düşünmesini isteyerek, Erdoğan'ın "Avrupa'ya serbest seyahatten mahrum olunmasından kendisinin sorumlu olduğunu Türk halkına anlatması gerekeceği" uyarısında bulundu.
Destekçilerinin önünde AB'yi düşmanlaştırmaya alışmış olan hırçın Erdoğan, yetkilerini genişletmek için halk oyuyla anayasayı değiştirmek istiyor. Erdoğan anayasa değişikliği için kendisinden PKK'lılara karşı katı tutum izlediğini görmek isteyen milliyetçilerin desteğine muhtaç durumda, Avrupa'nın taleplerine itaatin değil.