Peki pratikte bu ifadenin anlamı ne olacak? Bu hedef, Türk-Rus ilişkilerini kapsayacak mı? Türkiye’nin Suriye krizi ile ilgili tutumu değişecek mi?
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan Ankara Ufuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı, Saadet Partisi Genel Başkan Danışmanı, eski milletvekili Prof. Dr. Oya Akgönenç Muğisuddin şunları söyledi.
Evet sayın Oya Hanım, tahmin ettiğiniz gibi Türkiye’nin yeni Başbakanı Binali Yıldırım oldu. Sayın Yıldırım’ın gelmesiyle Türkiye’nin dış politikasında ne gibi değişiklikler olabilir? Örneğin Binali Yıldırım bu konuda hedefinin, ‘dostların sayısını arttırıp düşmanların sayısını azaltmak’ olduğunu söyledi. Pratikte bu ifadenin anlamı Sizce ne olabilir?
İlk söylenen sözler çok önemlidir. Mesela, ilk seçildiği anda söylediği ilk cümle, ‘teröre son vereceğiz, terörle sonuna kadar mücadele edeceğiz ve Türkiye’de sükuneti sağlayacağız’. Parti Genel Başkanlığına getirildikten sonra ilk sözü de, ‘dostların sayısını arttırıp düşmanların sayısını azaltacağız’. Bu bence fevkalade önemli bir mesaj olarak algılanmalı. Çünkü bir barış dalı uzatılıyor. Yani ne sıkıntılarımız varsa, hangi düşmanlar mevcutsa onlarla mümkün olduğu kadar barışmaya veyahut da orta bir yolu bulup her iki tarafın memnun olacağı bir duruma gelmeye çalışacağız. Tabi bu genel bir söylem. Fakat niyet ve kararlılığı belli eder. Aynı zamanda belki de mevcut dış politika çizgisinden biraz daha değişme, biraz daha aktif bir şekilde dost olma çalışmalarını arttırma şeklinde anlaşılabilir.
Peki değişecek olan Türkiye’nin dış politikasının Rusya’ya yansıması ne olabilir? Bu konuda olumlu gelişmeler beklenebilir mi?
Kesinlikle. Bence, sıkıntılı noktalar nelerdir, diye sorarsak, bunun başında şu anda Türkiye-Rusya ilişkilerindeki gerginlik geliyor. Hangi sıkıntılar varsa, onların üstünde dostane olarak eğilmeye, her iki tarafın da rahat olabileceği bir noktaya getirilmeye çabalanacak. Zaten diplomasi de budur. Ondan sonra sıkıntı alanları olan Ermenistan, Yunanistan, Kıbrıs gibi sorunlar olabilir, her birine göre değişik ama dostane yaklaşımlar olacak. Bu demek değildir ki, daha önce düşmanca şeyler yapılıyordu. Fakat belli bir çizgi vardı. O değiştirilemiyordu. Değişik kişiyle bunun değişme imkanının önü açıldı.
Değişimlerin önü açıldı diyorsunuz. Şimdi Suriye savaşı ile ilgili sayın Yıldırım, ‘dört yıldır devam eden anlamsız savaş’ ifadesini kullanmıştı. Yani bu konuda da bir takım değişiklikler beklenebilir, öyle değil mi?
Evet, kesinlikle öyle. Çünkü bir kere ‘dört yıldır devam eden anlamsız savaş’ ifadesi bile çok enteresan. Çünkü Suriye’de kıran kırana bir savaş gidiyor. Ama ölen, öldüren belli değil. Her taraf mahvolmuş. Sonuçta soruyorsun, peki bu savaşın ana hedefi ne? Yani bu savaş niçin yapılıyor? Toprak kazanmak için mi, egemenlik kazanmak için mi, onun da cevabı yok. Onun için saçma sapan denebilir bu savaş. Çok can kaybına sebep olan, çok uzun süren anlamsız bir savaş. Bu demektir ki, eğer bir insan bunu bu şekilde tarif ediyorsa, olaylara bir anlam kazandırılmalı veyahut da anlamsız fiillerden vazgeçilmeli şeklinde bir ifadeyi belirtmiş demektir. Dolayısıyla ben, Suriye savaşı ile ilgili Türkiye’nin tutumunda da bazı değişiklikler bekliyorum. Yalnız şunu hemen ama hemen vurgulamalıyım. PYD konusundaki tutumumuz değişmez, ama diğer yönleriyle barış için, anlaşma için gelen her türlü şeyi yapmaya hazırız gibime geliyor.