"Cumhurbaşkanımız aldığı 21.5 milyon oyun gereğini yapıyor" diyen Yıldırım, yeni hükümette AK Parti'nin bölgede nasıl bir politika izleyeceğine ilişkin olarak, "Yapacağımız çok basit. Dostlarımızın sayısını artıracağız, düşmanlarımızın sayısını azaltacağız. Çünkü biz tarih boyunca hep ezilenlerin, mazlumların yanında yer almış bir milletiz" dedi.
Yıldırım, "2002'de göreve geldiğimizde IMF'ye borçlu bir Türkiye varken, şimdi ihtiyacı olan ülkelere kredi açmaya hazır olan bir ülke haline geldik" ifadesini kullandı. Dili sürçen Yıldırım, "Milletimiz gider önümüzden, biz de onlardan aldığımız talimatla bir yandan ülkemizi kalkındırıp, Mustafa Kemal Atatürk'ün 2023 hedeflerine, cumhuriyetimizin yüzüncü yıl hedeflerine kararlı adımlarla yürüyüşümüze devam ederiz" dedi. Konuşmasında ‘paralel yapı' mesajı da veren Yıldırım, "Güvenlik güçlerimizin, yargı mensuplarımızın, eğitim camiamızın, sivil toplum örgütlerimizin, cemaatlerin içine sızarak paralel bir yapılanma oluşturan örgüte karşı da mücadelemiz hiç ama hiç taviz vermeden devam edecek. Şunu herkes bilsin, kimse Türkiye Cumhuriyeti'yle bilek güreşine tutuşamaz" ifadesini kullandı.
'YAHU BİR DURUN DA ŞUNU BİR BİTİRELİM YAA…'
Yıldırım, konuşması sırasında sık sık "İzmirli Başbakan" tezahüratları yapan partililere müdahale ederek, "Yahu bir durun da şunu bir bitirelim yaa…" diye seslendi.
Binali Yıldırım'ın konuşmasından satır başları şöyle:
‘YOLUMUZ ERDOĞAN'IN YOLU, DAVAMIZ ERDOĞAN'IN DAVASIDIR'
Değerli yol arkadaşlarım. Anlamlı mesajıyla kongremizi onurlandıran AK Parti'mizin kurucusu, genel başkanımız, liderimiz, Türkiye'nin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a buradan sevgilerimizi, saygılarımızı iletiyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanım, buradan AK Parti grubu olarak bir kez daha diyoruz ki, yolun yolumuzdur, davan davamızdır, sevdan sevdamızdır. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, gelecekte de böyle olmaya devam edecektir. 15 yıl önce beraber çıktığımız bu yolda, millet yolunda liderliğinizle ülkemize çok güzel hizmetleri hep birlikte kazandırdık. AK Parti yeri geldi, vesayet odaklarının tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Partimizi kapatmaya kalktıklarında karşılarında Recep Tayyip Erdoğan ve yol arkadaşları vardı.
Kıymetli yol arkadaşlarım, sizlerle birlikte aynı yolda, omuz omuza yürümek benim için şereflerin en büyüğüdür, en onurlusudur. Türkiye'ye hizmet etmek bize Allah'ın en büyük lütfudur. AK Parti, temsil ettiği büyük emaneti, sorumluluğu bize veren Rabbime hamdediyorum, şükrediyorum. Partimizin ikinci genel başkanı, değerli yol arkadaşım, Sayın Ahmet Davutoğlu'na bir kez daha bu vesileyle ülkemiz için, milletimiz için yaptığı güzel hizmetlerden dolayı grubum adına, milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.
‘İHTİYACI OLAN ÜLKELERE KREDİ AÇMAYA DA HAZIRIZ'
Öylesine reformlar, öylesine dönüşümler gerçekleştirdik ki, 2013 Mayıs'ı geldiğinde IMF'ye olan borcumuz bitmişti. Düşünün, bir ülke, Türkiye gibi bir ülke, Ortadoğu'nun, Kafkasların, Balkanların istikrar merkezi Türkiye, IMF'nin memurlarından talimat alacak konuma gelmişti. Bu milletin, onuruna dokunan bir işti. Bugün IMF'yi göndermekle kalmadık, IMF'ye dedik ki "İhtiyacınız varsa, ihtiyacı olan ülkelere kredi açmaya da hazırız." Nereden nereye gelen bir Türkiye var.
Değerli arkadaşlarım, AK Parti 2007 seçimlerinde tekrar güçlenerek çıktı. Çünkü davamız haklıydı, yolumuz doğruydu. Yolumuz milletin yoluydu. Bu sefer cumhurbaşkanı seçimi bu şekilde kilitlenince dedik ki, "Yine çözüm millet." Millete gittik. Millete müracaat ettik. Millet kararını verdi. "Cumhurbaşkanı madem benim seçip gönderdiklerime seçtirmiyorlar, artık bundan böyle cumhurbaşkanını ben seçeceğim kardeşim" dedi ve Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin cumhuriyet tarihinde ilk defa milyonlarca vatandaşımızın oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanımızdır. Bazıları bu gerçeği kabul etmese de cümle alem, dost düşman herkes bunu böyle biliyor, böyle kabul ediyor.
Şimdi diyorlar ki değerli arkadaşlar, efendim Cumhurbaşkanı memleket meselelerine karışıyor, eskiler gibi otursun orada. Merasimlere gitsin, protokol işlerini yapsın. Temsili olsun. Ben soruyorum şimdi, milletime soruyorum. 21,5 milyon vatandaşın oyunu alan bir cumhurbaşkanı ne yapacak? Millete karşı sorumluluğu var, ben sorumsuzum diyemez. Siyasi sorumluluğu var. İşte cumhurbaşkanımızı da bunun gereğini yapıyor. Ülke güvenliği için, ekonomi için, barış için, kardeşlik için, kurumların uyum ve ahenk içinde çalışması için her türlü inisiyatifi kullanıyor, bundan sonra da kullanmaya devam edecek.
Değerli arkadaşlar, kongre konuşmamda da bahsettim. Önümüzde önemli konular var. Her konu önemli ama sıraya dizdiğimizde birinci konu terördür. Ülkemizin enerjisini tüketen, milletimizin barışını, huzurunu, güvenliğini tehdit eden terör en önemli konularımızın başındadır. Buradan bir kez daha ilan ediyorum. Milletim rahat olsun. Türkiye'yi bu terör belasından mutlaka kurtaracağız.
'ATATÜRK'ÜN 2023 HEDEFLERİNE KARARLI ADIMLARLA YÜRÜYECEĞİZ'
Şimdi bana soruyorlar. Bu operasyonlar ne zaman bitecek? Cevap çok kısa ve net; kanlı terör örgütü sivillerimize karşı silahlı saldırıları tamamen sonlandırıncaya kadar devam edecek, bir. İki, kanlı terör örgütü güvenlik güçlerimize silahlı saldırısını durduruncaya kadar devam edecek. Üç, mutlak suretle vatandaşımızın can ve mal güvenliği sağlanıncaya kadar devam edecek. Silahların tamamen yok olup ortadan kaldırılması sağlanıncaya kadar devam edecek.
Özellikle bölgede yaşayan vatandaşlarıma sesleniyorum. PKK'nın sizin gibi bir derdi, sorunu yok. O bölgedeki sorun sizin sorununuz. Sizin sorununuz da PKK ve terör örgütüdür. Bu örgütü sizinle aramızdan çıkarmaya ant ettik, yemin ettik. Türkiye varsa biz varız. Milletimiz varsa biz varız. Milletimiz gider önümüzden, biz de onlardan aldığımız talimatla bir yandan ülkemizi kalkındırıp, Mustafa Kemal Atatürk'ün 2023 hedeflerine, cumhuriyetimizin yüzüncü yıl hedeflerine kararlı adımlarla yürüyüşümüze devam ederiz.
Dolayısıyla yoğun bir gündemimiz var. Değerli kardeşlerim, Türkiye'nin birçok sorunu var. Bölgesel sorunlarımız var, Avrupa Birliği, Kıbrıs, Kafkaslar ve coğrafyamızda yaşanan karışıklıklar tabiatıyla Türkiye'nin bölgedeki konumunu ve önemini daha da artırıyor. Bunun bilincindeyiz, bu bilinçle ne yapacağız? Yapacağımız çok basit. Dostlarımızın sayısını artıracağız, düşmanlarımızın sayısını azaltacağız. Çünkü biz tarih boyunca hep ezilenlerin, mazlumların yanında yer almış bir milletiz. Tarih bize bölgede bugün çok önemli sorumluluklar veriyor. Bu sorumluluğu ya bugün yaparız, yerine getiririz, ya da yaşanacak hayal kırıklığının vebalini tarih boyunca gönlümüzde hissederiz. Milletimize bunu hissettirmeyeceğiz. Esasen Suriye'de yaşanan, dört yılı aşan bu anlamsız savaş, yüz binlerce din kardeşimizin hayatına mal oldu. Kimisi de canlarını kurtarmak için hayatını tehlikeye attı ve yollarda, denizlerde maalesef bebekten yaşlısına kadar birçok insan hayatını kaybetti. Peki, bu şartlar altında Türkiye ne yaptı? Türkiye geleneksel misafir severliğiyle, bağrını, kucağını ölümden kaçan mazlum, çileli insanlara açtı. 3 milyon insanı bağrımıza bastık, kardeş bildik, ekmeğimizi paylaştık. Ekmeğimizi paylaşırız, böleriz, Türkiye'yi böldürtmeyiz.