Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği Başkan Yardımcısı Can Baydarol, Türkiye’nin AB yolunda ilerleme kaydedebilmesinin ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tavır değiştirmesine bağlı olduğunu söyledi. Hükümetten ziyade Erdoğan’ın tercihlerinin belirleyici olduğuna dikkat çeken Baydarol, Türkiye’nin önünde çetin bir yol olduğunu ifade etti.
‘SURİYE VE RUSYA’DAN SONRA TEK İHRACAT KAPISI AB’
Ülkenin ekonomik açıdan kuzey ve güney sınırında sorun yaşadığını ve bu durumda AB’nin tek çıkış kapısı olarak görüldüğünü söyleyen Baydarol, “Türkiye’nin ekonomik yapısına ve durumuna baktığınız zaman sonuçta, bir izolasyon yaşıyor bugün Türkiye. İhracatının tamamını Avrupa Birliği ülkelerine yapar hale geliyor. Suriye kapalı, Rusya’yla sorunlar ortada… Irak’ta yeni bir aktör çıktı; İran. İran kendisini Türkiye ile rakip olarak görüyor. Dolayısıyla Türkiye’nin kendi kalkınmasına devam etmek için tek çıkar yolu Avrupa Birliği gibi gözüküyor” dedi.
‘TAM ÜYELİK ŞU SIRALAR GERÇEKÇİ BİR HEDEF DEĞİL’
Baydarol, Türkiye’nin AB’yi istikrarın temel taşı olarak gördüğü noktaya geri döndüğünü belirterek “Fakat hükümet ne kadar bu işlerde istekli davrandı veya bundan sonra ne kadar istekli davranacak? Bu hükümetten ziyade bundan sonra Tayyip Erdoğan’ın tercihleri haline dönmüştür. Bu noktada da ben oldukça çetin bir yol olduğunu düşünüyorum. Zaten şu anda vize serbestisinin dışında tartıştığımız tam üyelik, şu sıralar çok gerçekçi bir hedef olarak gözükmüyor. Her ne kadar Türkiye 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine başladıysa da, şu anda fiilen bu müzakerelerin yürüdüğünü söylemek çok mümkün değil. Açılan müzakere başlıkları açılıyor ama asla kapanmıyor. Son derece ağır ilerleyen bir mekanizma” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Bazı AB üyeleri, kriterleri yerine getirmeden üye yapıldı. Aday ülkelere müzakereleri başlamadan vizesiz seyahat hakkı verildi” sözlerini değerlendiren Baydarol, Türkiye’nin kendisini kıyasladığı ülkelerle arasında büyük farklar olduğuna dikkat çekti:
“Bahsettiğimiz bizden önce üye olan bazı ülkeler, İstanbul’un küçük bir ilçesinin nüfusundan daha fazla nüfusu olmayan ülkeler veya coğrafi konumu itibariyle Türkiye’yle aynı durumda yer almayan ülkeler. Evet, AB Türkiye’ye karşı çifte standart uyguluyor ama Türkiye’nin de kendisini, kendisiyle mukayese edilemeyecek ülkelerle kıyaslamaktan vazgeçmesi gerekiyor.”
Can Baydarol mülteci krizini çok daha ağır yaşama ihtimali bulunan AB’nin bu nedenle tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye ile ilişkilerini kötüleştirmek istemeyeceği, tartışmanın bir süre daha ‘sis perdesi’ arkasında devam edeceği değerlendirmesinde bulundu.