Keyman, "Bundan sonra gelen başbakanın Sayın Davutoğlu gibi bir algısı olmayacaktır dünyada. Dünkü olayın çok önemli bir boyutu bu bağlamda dünyaya verilen mesajdır; o mesaj da Türkiye ile ilişkilerde tek bir merkez vardır, o da Sayın Cumhurbaşkanı temelinde AK Parti'dir" diye konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünden 1983 yılında mezun olan Davutoğlu, aynı üniversitede Kamu Yönetimi bölümünde Yüksek Lisans, Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora yaptıktan sonra ilk olarak 1990'da Malezya İslam Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Daha sonra İstanbul'da çeşitli üniversitelerde öğretim üyeliği yapan ve 1999'da profesör olan Davutoğlu, Kasım 2002'de AK Parti'nin iktidara gelmesinin ardından Abdullah Gül'ün başbakanlığı döneminde Başbakan Dışişleri Başdanışmanlığı görevine geldi. Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde de bu görevini sürdüren Davutoğlu, 2009 yılında Dışişleri Bakanı oldu.
AK Parti'nin mevcut dış ve özellikle Ortadoğu politikasının oluşturulmasında etkin rol oynayan Davutoğlu, Erdoğan'ın Ağustos 2014'te cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından AK Parti Genel Başkanlığı'na seçildi ve Başbakan oldu.
Davutoğlu, 20 ay süren başbakanlığı döneminde Erdoğan ile bazıları satır aralarında gözlenen anlaşmazlıklar ve krizler yaşadı.
Davutoğlu, Başbakan olmasının ardından kamuoyu önünde Erdoğan ile ilk anlaşmazlığını 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarında adı geçen bakanların Yüce Divan'a gönderilmesi konusunda yaşadı. Meclis'te kurulan yolsuzluk iddialarını görüşecek soruşturma komisyonu raporunun Meclis Genel Kurulu'nda 2015 Ocak ayında yapılan görüşmeleri öncesi Davutoğlu, dört eski bakana "Yüce Divan'a gidip aklanın" mesajı verdi ancak iddiaya göre Cumhurbaşkanı Erdoğan buna karşı çıktı. Genel Kurul'da yapılan oylama sonucu dört eski bakanın Yüce Divan'da yargılanması AK Parti oylarıyla reddedildi.
ERDOĞAN, ŞEFFAFLIK PAKETİNİ ‘ZAMANSIZ' BULDU
Şeffaflık Yasası da Davutoğlu ile Erdoğan'ın kamuoyu önünde anlaşmazlık yaşadığı başka bir konu oldu. Ocak 2015'te Davutoğlu'nun, milletvekillerinin mal bildirimini içeren Şeffaflık Paketi'ni açıklamasının ardından Erdoğan paketi "zamansız ve gereksiz" bulduğunu açıkladı. Bunun ardından bu paket Meclis'e gelmedi.
"Dolmabahçe Mutabakatı" olarak anılan HDP heyeti ile Hükümetin Dolmabahçe Sarayı'nda 28 Şubat 2015'te yapılan açıklama da Davutoğlu ile Erdoğan'ın açıkça ayrı düştükleri başka bir gelişme oldu. Erdoğan, Dolmabahçe'de yapılan ortak açıklamadan üç gün sonra "Dolmabahçe mutabakatı ifadesini asla kabul etmiyorum" diyerek verilen görüntünün doğru olmadığını, bundan toplantı öncesi haberinin de olmadığını söyledi. Daha sonra eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Erdoğan'ın mutabakattan haberi olduğunu söylese de Erdoğan, mutabakat ifadesini kabul etmediğini söyledi
FİDAN'IN MİLLETVEKİLİ ADAYLIĞINI ERDOĞAN ENGELLEDİ
Davutoğlu ile Erdoğan'ın kamuoyuna yansıyan bir başka anlaşmazlığı da 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi milletvekili listeleri oluşturulması sırasında yaşandı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, milletvekili adayı olmak için 7 Şubat 2015'te istifa etti, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan Fidan'ın istifası için "Olumlu bakmıyorum" açıklaması yaptı. Bunun üzerine Fidan, "Gördüğü lüzum üzerine" istifasını 9 Şubat'ta geri çekti ve görevine iade edildi. Davutoğlu ile Erdoğan'ın daha sonra da milletvekili listeleri oluşturulurken anlaşmazlık yaşadığı öne sürüldü.
12 EYLÜL KONGRESİNDE KRİZ SON DAKİKADA ENGELLENDİ
12 Eylül 2015'te yapılan AK Parti'nin olağan kongresi de Erdoğan ile Davutoğlu'nun yaşadığı anlaşmazlığın ortaya çıktığı başka bir gelişme oldu. İddiaya göre Davutoğlu ile Erdoğan, AK Parti parti yönetim organları listesinin oluşturulmasında anlaşmazlık yaşamış, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın Genel Başkan adaylığı için kongrede imza bile toplanmıştı. Daha sonra listeler Erdoğan'ın işareti uyarınca şekillenince Davutoğlu tek aday olarak girdiği kongrede tekrar Genel Başkan seçilmişti.
Başkanlık sistemi konusu da Erdoğan ile Davutoğlu'nun ayrılığa düştüğü konular arasında yer alıyor. Erdoğan, 7 Haziran seçimleri öncesi düzenlediği toplantılarda "400 vekil verin bu iş huzur içinde çözülsün" diyerek Başkanlık sistemini savunsa da Davutoğlu, başkanlık sistemine Erdoğan kadar vurgu yapmadı. Davutoğlu, 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra "Başkanlık sistemi istedik ama halk yetki vermedi" açıklaması yaptı. 1 Kasım seçimleri sonrasında ise Davutoğlu, iyi tanımlanmış bir başkanlık sisteminden yana olduğunu açıkladı.
ÇÖZÜM SÜRECİNE DÖNÜŞ KONUSUNDA DAVUTOĞLU BOŞA DÜŞTÜ
Erdoğan ve Davutoğlu arasında çözüm süreci konusunda başka bir anlaşmazlık da yakın zamanda tekrar kamuoyu gündemine yansıdı. Davutoğlu, 3 Nisan'da çözüm sürecine dönülmesiyle ilgili "PKK tüm silahlı unsurlarını Türkiye dışına çıkarırsa, 2013 Mayıs'ına dönülürse her şey konuşulabilir'' açıklamasını yaptı. Ancak Erdoğan'ın çözüm sürecine dönülmesinin mümkün olmadığı açıklamasının ardından Davutoğlu "Çözüm sürecine geri dönüş yoktur, olmayacaktır" dedi.
BARIŞ İÇİN AKADEMİSYENLER BİLDİRİSİNDE DE ANLAŞMAZLIK YAŞANDI
İki isimin anlaşmazlığının kamuoyuna yansıdığı başka bir konu da 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı Barış İçin Akademisyenler bildirisi oldu. Bildiriye imza atan 4 akademisyenin tutuklanmasının ardından Davutoğlu akademisyenlerin tutuksuz yargılanmasından yana olduğunu belirtirken Erdoğan akademisyenleri teröre destek vermekle suçlamış ve tutuklu yargılanmalarından yana olduğunu belirtmişti.
BÜROKRASİ ATAMALARI YAPILAMADI
Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasındaki anlaşmazlık nedeniyle valiler ve emniyet müdürleri kararnamesinin de aylardır çıkmadığı belirtiliyor. Hazırlanan kararnamedeki isimler konusunda Davutoğlu ve Erdoğan'ın anlaşmazlık yaşadığı, bakanlıklarda üst düzey atamaların da aynı anlaşmazlık nedeniyle yapılamadığı ifade ediliyor. 17 Şubat'ta Ankara Merasim Sokak'taki bombalı araç saldırısının ardından Ankara Emniyet Müdürü'nün beş aydır atanamadığı gündeme gelmiş, daha sonra Ankara Emniyet Müdürü atanmıştı.
ERDOĞAN DOKUNULMAZLIK KONUSUNDA GEÇ KALINDIĞINI SÖYLEMİŞTİ
Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması meselesi de Davutoğlu ile Erdoğan arasında anlaşmazlığa yol açtığı belirtiliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan uzun süre özellikle HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının "teröre destek verdikleri" gerekçesiyle kaldırılması gerektiğini söylemiş, bu konuda yavaş hareket edildiğinden şikayet etmişti. Davutoğlu, Erdoğan'ın ilk dokunulmazlık açıklamasının üzerinden uzun bir süre geçtikten sonra "hodri meydan" diyerek tüm milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılabileceğini işaret etmiş, daha sonra fezlekesi bulunan vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması formülüyle geçici anayasa değişikliği Meclis'e sevk edilmişti.
TEŞKİLATLARA ATAMALARDA ANLAŞMAZLIK YAŞANDI
Davutoğlu'nun AK Parti Genel Başkanlığı'nda yaşadığı en büyük kriz denilebilecek olay da geçtiğimiz hafta partinin MKYK toplantısında yaşandı. Bir süredir AK Parti teşkilatlarına yapılan atamalar konusunda Erdoğan'la anlaşmazlık yaşadığı öne sürülen Davutoğlu'nun teşkilatlara atama yapma yetkisi, MKYK kararıyla elinden alındı. Teşkilatlar İstanbul Adıyaman Davutoğlu karara ilk imzayı atsa da kendi teşkilatlarına atama yetkisi olmayan bir Genel Başkan konumuna düştü.
ERDOĞAN, AB İLE MUTABAKATIN ‘ABARTILMAMASI GEREKTİĞİNİ' SÖYLEMİŞTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB ile varılan mülteci mutabakatı ile Türkiye vatandaşlarına vizesiz Avrupa takviminin öne çekilmesinin de büyük bir başarı olarak yansıtılmasının doğru olmadığını belirtmiş, "Zaten olacak bir şeyin zafer olarak sunulması doğru değil" demişti. AB'den gelen "Bizim muhatabımız Başbakan Davutoğlu'dur" açıklamalarının da Cumhurbaşkanı'nda rahatsızlık yarattığı yorumları yapılıyor.
DAVUTOĞLU'NUN ABD ZİYARETİ PLANI DA RAHATSIZLIK YARATTI
Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyaretinin hemen ardından Davutoğlu'nun da ABD ziyareti planlaması ve ABD Başkanı Barack Obama'dan randevu aldığı haberlerinin gelmesi de Erdoğan'ı rahatsız ettiği belirtiliyor. Bu haberlerin ardından Davutoğlu'nun ABD ziyareti ertelenmişti.
'YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR'
Davutoğlu'nun görevini bırakmasını Sputnik'e değerlendiren Fuat Keyman, "5 Mayıs bana göre Türkiye'nin hem kurumsal olarak hem de bir anlamda resmi olarak bir tür başkanlık sistemine geçtiği gündür. Bugünden itibaren Türkiye'de yeni bir dönem başlıyor. Bu dönemde biz yeni bir yönetim tarzıyla daha net olarak karşılaşacağız. Bu da şu anlama geliyor; Sayın Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'yi yönettiği, AK Parti'nin Genel Başkanı ve Başbakan'ın Bakanlar Kurulu ile Cumhurbaşkanı arasında bir yerde yer aldığı fakat ondan daha fazla bir bağımsızlığının olmadığı, bu şekilde de Türkiye siyasi tarihindeki bizim algıladığımız başbakanlık pozisyonunun dışında bir başbakanlık pozisyonunun başladığı bir döneme başlıyoruz" dedi.
Türkiye'de zayıf bir başbakanın olduğu bir dönemin başlayacağını belirten Keyman, "Zayıf başbakan ve güçlü cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı ile uyumlu çalışan Bakanlar Kurulu temelinde Türkiye yönetilecek. Bu da fiili anlamda bir başkanlık sistemine geçiş olmuş oluyor. O yüzden bundan sonra AK Parti'nin kongresinde kimin lider olacağı önemli olmakla birlikte esasında bu sistemi değiştirecek bir kimlik olmayacak. O yüzden de başbakan olacak kişi bu yeni durumu kabul ederek göreve gelecek. O yüzden bugüne kadarkilerden farklı bir başbakanlık stilinde olacak. O yüzden ben 5 Mayıs'ı Türkiye'de parlamenter sistemin bir anlamda bittiği, başkanlık sisteminin fiili olarak başladığı bir gün olarak yazılacak eğer bu süreç başkanlıkla anayasal anlamda son bulursa. O yüzden ciddi bir sistemsel dönüşümün olduğu bir günde yaşıyoruz" diye konuştu.
'DAVUTOĞLU, ERDOĞAN'IN KAFASINDAKİ SİSTEME UYGUN HAREKET ETMEDİ'
Davutoğlu'nun son dönemde akademisyenler, basın özgürlüğü gibi konularda anlaşmazlık yaşadığını anımsatan Keyman, "Ahmet Davutoğlu yönetim tarzıyla, söylemiyle, dünyayla ki özellikle hem vizelerin kaldırılması hem de göçmen krizi temelinde AB ve Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinde bu sistem içinde olmaması gereken bir yaklaşım ve kapasiteye sahip gözüküyordu. Avrupa'dan da ABD'den de böyle yaklaşılıyordu. Yeni başbakanın böyle bir durumu olmayacağı için iki kutuplu yönetimin bitmesi olarak okuyabiliriz. Yani Başbakanlığın parlamenter sistemde olan öneminin çok daha gerisinde bir pozisyonda olup cumhurbaşkanının esas yürütmenin başı olarak Türkiye'yi yönettiği bir dönem başladı bugün" dedi.
'TÜRKİYE SİSTEMSEL BİR DEĞİŞİKLİK SÜRECİNE GİRDİ'
AK Parti'nin, başkanlık sisteminin de olduğu yeni anayasa için hareket edeceğini dile getiren Keyman, "Ama esasında yeni anayasa olmadan da bu sistemde Türkiye'nin yönetilebileceğini görüyoruz. Muhalefet zayıf kaldıkça bu sistem devam edecektir. O yüzden bunu bence Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu arasındaki olası gerilimlerden öte yeni bir sisteme geçiş, parlamenter sistemin bittiği gün olabilir 5 Mayıs. O yüzden sistemsel bir önemi var dün akşamdan başlayıp bugün devam eden, Mayıs sonundaki kongrede nihayet bulacak bir sistemsel değişiklik sürecine girdi Türkiye" diye konuştu.
'DÜNYADAKİ AKTÖRLER KENDİLERİNİ YENİ DURUMA GÖRE KONUMLANDIRACAKLAR'
Erdoğan'ın Davutoğlu'nu görevden almasının dünya siyasetine de bir mesajı olduğunu vurgulayan Keyman, şöyle konuştu:
"Dünkü olayın esasında dünya siyaseti temelinde Washington, Brüksel, Berlin ve Londra'ya ve dünyaya bir mesajı var. O mesaj da Türkiye'nin dünyayla ilişkilerinde artık iki tane merkez değil tek bir nokta var, o da Sayın Cumhurbaşkanı. Bence bu merkezler, ABD, AB, kendilerini bu duruma göre konumlandıracaklardır. Çünkü artık bundan sonraki dönemde Türkiye'yle ilgili mülteci krizinden IŞİD'le mücadeleye tüm bu olaylarda Türkiye'de bugüne kadar olduğu gibi karşılarında iki aktör değil sadece Sayın Cumhurbaşkanı olacaktır. Bundan sonra gelen başbakanın Sayın Davutoğlu gibi bir algısı olmayacaktır dünyada. Dünkü olayın çok önemli bir boyutu bu bağlamda dünyaya verilen mesajdır; o mesaj da Türkiye ile ilişkilerde tek bir merkez vardır, o da Sayın Cumhurbaşkanı temelinde AK Parti'dir. Bence dünyadaki aktörler çok hızlı bir şekilde kendilerini bu yeni duruma göre konumlandıracaklardır."