Obama'nın turundan hareketle küresel güç mimarisindeki değişimi Cumhuriyet gazetesi yazarı Ergin Yıldızoğlu ile konuştuk. Yıldızoğlu, Amerikan hegemonyasındaki gerileme, düzen kurma ve çözme kapasitesindeki azalma ile 2008'de patlayan mali krizle çok kutupluluğa doğru gidişata dikkat çekerken, "Bunların ikisini bir araya koyduğumuzda bütün bu karmaşıklık teker teker içine yerleştirip düşünmek mümkün" dedi.
'HEDEF TANSATLANTİK-TRANSPASİFİK HATTI'
Transatlantik ilişkileri bağlamında Obama'nın dünya ekonomisine paralel olarak Uzak Doğu'ya ağırlık kaydırma çabalarına dikkat çeken Yıldızoğlu, şu vurguyu yaptı:
‘AMERİKA'NINKİ UZAKTAN DENGELEME STRATEJİSİ'
"Aksine bu boşluğun korunması ve Amerika'ya bu boşluğun etrafında çıkacak bütün çatışmalarda uzaktan dengeleme stratejisi var. Bir zamanlar İngiliz hegemonyası yönetiminde Avrupa karşısında İngiltere'nin uyguladığı bir dış politika bu. Bir tarafı diğerine göre desteklemek, çelişkide diğerini desteklemek, ikisi arasında aracılık yaparken kendi ekonomik ve siyasi komisyonunu almak, bölgeyi hem bir taraftan yönetilebilir ve istikrarlı tutmak ve aynı zamanda kullanılabilirlik durumuna doğru şekillendirmek."
‘TÜRKİYE BOŞLUĞU DOLDURAMADI, SUUD DA KAOSU YAŞAR'
"Petrol fiyatının düşüşüyle ortaya çıkan mali krizle Amerika'nın Ortadoğu'ya doğru dikkatinin yönelmesi ve petrolün ithalatının Amerika açısından öneminin azalması panik yaratmaya başladı. Ve bölgede lider güç olmaya doğru atılmaya çalışıyor Suudi Arabistan. Bunların arkasında ne kültürel, ne ekonomik, ne askeri, ne de devlet yönetimi açısından hiçbir şey yok. Dolayısıyla Suudi Arabistan için tehlikeli. Düzen vermek için bir devlet ortaya çıktığında, düzeni yaratamıyorsa doğal olarak kaosa yol açan başarısız politikalar üretmeye başlıyor. Ortadoğu'da petrol fiyatlarının yakın dönemde toparlanma şansı yok. Suudilerin yeniden petrolden çıkıp ekonomisini düzenlemesi için öne sürdüğü politikalar, bizzat kendi ülkesinin sınıflararası ilişkilerini allak bullak edecek özellikler taşıyor."
‘MUAZZAM KARGAŞA'
Yıldızoğlu, ayrıca bölgedeki muazzam kargaşaya da "İsrail, Mısır ile Gazze'de ittifak yapıyor. İsrail, Ürdün ile Suriye'de ittifak yapıyor. İsrail, Rusya ile Suriye'ye karşı yapıyor. O kadar karman çorman ki herkes birbirine karşı ittifak peşinde, herkes herkesle ittifak kurmaya çalışıp, karşı pozisyon almaya çalışıyor. İçinden çıkılmaz bir durum. İmparator yokluğu yani imparatorluk sonrasına benziyor. O yüzden Roma imparatorluğu ilgi çekiyor. Yıkılış döneminde çünkü Avrupa'da muazzam bir karışıklık ortaya çıktı" yorumuyla dikkat çekti.
'BATILILAR RUSYA'NIN ÜZERİNE GİTMESEYDİ…'
"Rusya güçlü, Avrupalı olabilirdi. Eğer Doğu Blok'u çöktükten sonra Avrupalılar ve Amerikalılar verdikleri bütün sözlerden cayıp Rusya'nın üzerine gitmek, hiç gereği yokken NATO'yu Rusya'ya taşımak gibi bir işe kalkmasalardı, entegrasyon politikasına geçselerdi Rusya belki de Avrupa'nın bir parçası olabilirdi."
'AKLI BAŞINDA ANALİSTLER RUSYA'NIN DOĞAL HAKKI DİYOR'
‘AVRUPA LİBERALLERİ SİYASAL İSLAM'IN KARAKTERİNİ KAVRAYAMIYOR'
Batı'da Müslüman topluluklar içinde siyasal İslam'ın en radikal unsurlarının çok rahatlıkla çalışma ve korunma ortamı bulduğunu belirten Yıldızoğlu, "Bunu son bir senede ortaya çıkan olaylarda gördük çünkü. Müslüman dünyasının Batı'ya karşı tavır alması ise gerici bir fantezi ve bunun kaynağı Doğu'daki birkaç tane şaşkın değil. Batı'da bunun bunun üzerinden siyasi ve ekonomik kazanç elde etmek isteyen oldukça gerici bir merkez var" dedi.
‘SUUD ARKASINI DÖNSE ORDUSUNU ÇALIŞTIRAMAZ'
Aslında ‘Müslüman dünya' diye bir şeyin bulunmadığını, birbirleriyle uğraşmaktan paramparça olduklarını belirten Yıldızoğlu, "Anarşist bir akım olarak, ölüm kültü olarak ortaya çıkmış IŞİD'in de dünyaya kafa tutma gibi bir şansı yok, rahatsız edici bir unsur olmakla birlikte… Bu kadar büyük bir bloğa kafa tutabilmek için ekonomik, askeri, siyasi arka plan gerekir. Öne çıkan Suudilere bakınız, Amerikalılara arkalarını dönerlerse iki ay sonra ordularını çalıştıramazlar. Söylemler arası bir ilişki bence bu, gerçek değil" görüşünde.