“Merkel’in kendisi de soruşturmaya dayanak olan yasanın artık var olmaması gerektiğinin farkında ve 2018’den itibaren yürürlükten kalkmış olacağını söyledi. Ancak onu eleştirenler bir adım daha ileri gitmesini ve soruşturma için izin vermemesini bekledi” ifadelerine yer veren gazete böylesi bir kararın Erdoğan’a yönelik ciddi bir mesaj olabileceğinin altını çizerek ekledi: “Ancak öngörülemez diplomatik ve yasal yansımaları da olabilirdi. Merkel yargı açısından doğru, ancak etik olarak yanlış bir karar aldı.”
Halen yürürlükte olan yasanın kaldırılmasına ilişkin Alman kamuoyunda bir fikir birliği olduğunun altını çizen gazete şöyle devam etti: “Ancak pek çok diğer Avrupa ülkesinde olduğu gibi kalkmadı. Avrupa dini değerleri aşağılama ve siyasi liderlere hakaretin hala belli şartlar altında yasak olduğu bir yer. Bu yasaların çoğu Avrupa’nın imparatorlar tarafından yönetildiği çağlarda yapıldı. Bunlar iki kategoride yer alıyor: Dini değerleri aşağılama ve sözde ‘lèse majesté’ yani ‘majestelerini incitme’ yasaları, ki Böhmermann vakası ikinci kategoriye giriyor.”
Almanya’da yasanın ‘bir şekilde’ hayatta kaldığı ve son olarak 1949 yılında Hollanda kralı hakkında yazılan bir yazı nedeniyle Der Spiegel’e karşı kullanıldığını anımsatılan Washington Post, yasanın dört yıl sonra yabancı devlet liderlerini de içerecek şekilde genişletildiği kaydedildi. Benzer yasaların İsveç, Monako ve İspanya’da da bulunduğunun belirtildiği makalede, Britanya’daki benzer yasanın ise 19. yüzyıldan beri uygulanmadığı aktarıldı.
Geçen yıl ABD büyükelçisinin Tayland Kralı’nı aşağılamaktan soruşturulmasına karşı ABD ve Avrupa’dan yükselen tepkilerin hatırlatıldığı makalede şu ifadelere de yer verildi: “Ancak aynısı Hollanda gibi bir ülkede kraliyet üyelerine hakaret ettiği için bir aktivistin başına geldi. 1881’de yapılan yasa, beş yıla kadar hapse izin veriyor.”
Avrupa Parlamentosu’nun araştırmasına göre Avrupa’daki 45 ülkeden dokuzunun hala dini değerleri aşağılamayı suç sayan yasalara sahip olduğu belirtilen yazıda, BM İnsan Hakları Komitesi’nin ise bu yasaların uluslararası hukuku ihlal ettiğini düşündüğüne dikkat çekildi.
Polonya, İtalya, Danimarka, Yunanistan, Malta, Finlandiya, Avusturya ve İrlanda’da benzer yasaların yürürlükte olduğu söylenirken, bazı ABD ülkelerinin söz konusu yasaları açıkça savunduğu da kaydedilen makalede şöyle devam etti: “2015’in sonlarında Polonya Anayasa Mahkemesi dini değerleri aşağılayanların iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasına dönük bir yasayı onayladı. İrlanda benzer bir yasayı 2009 gibi yakın bir tarihte geçirdi. Böylece İrlanda bu tür bir yasayı 21. yüzyılda kabul etmeyi başaran tek modern demokrasi oldu. Muhalifler bu kararın tehlikeli bir teamül oluşturabileceğini söylüyor. Örneğin Pakistan, ölüm cezası öngören dini değerleri aşağılama yasasını savunmak için İrlanda örneğini verdi.”