Türkiye'de tutuksuz yargılamanın esas olması için yasalarda değişiklikler yapıldığını kaydeden Benli, "Bir bir tık ileri gidip de hakimlere, bunu tutuklu yargılama diyemeyiz. Bunu bakan da diyemez, milletvekili de diyemez" dedi.
‘HER TÜRLÜ ŞİDDETTE CEVAM VERME ZORUNLULUĞUMUZ VAR'
Uzun yıllar insan hakları alanında çalışmalar yapan AK Parti'de Siyasi ve Hukuk İşleri Başkan Yardımcılığı görevini de üstlenen Fatma Benli, Türkiye'nin ifade hürriyeti konusunda çok uzun bir yoldan geldiğini ifade etti. Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) 10-15 yıl öncesine kadar meşhur bir 312. madde olduğunu hatırlatan Benli, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘İNSANLAR EN UFAK BİR SÖZ SÖYLEDİKLERİ ZAMAN HAPİS YATIYORLARDI'
"Yani ırk, din, dil, mezhep ayrımı yaparak insanları kışkırtmak, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı kışkırtmak tarzı bir yasa maddemiz vardı. İnsanlar en ufak bir söz söyledikleri zaman bu yasa maddesi uyarınca haklarında soruşturma açılıyordu, tutuklanıyorlardı daha sonra da hapis yatıyorlardı. Bu gerçekleşmesin diye AK Parti hükümetleri zamanında bu kanun maddesiyle alakalı düzenlemeler yapıldı. Artık fiili anlamdaki uygulamalara baktığınızda eskiden bu madde uyarınca açılan dava sayısı çok fazla olduğu halde şimdi sayının çok daha azıldığını görüyoruz. Bu noktada ben ifade hürriyetinin çok önemli olduğu kanaatindeyim. "
Tutuksuz yargılamanın esas olması gerektiği konusunda da Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) ciddi değişiklikler yapıldığını vurgulayan Benli, tutuklamaya istisnalar getirildiğini söyledi. Benli, "Bir siyasi irade ülkedeki insan hakkı ihlaline ilişkin bir durumu düzeltebilmek için yasalar çıkarır. AK Parti'nin yaptığı şey de buydu. Yani Türkiye'de tutuklu yargılanmalarla ilgili ciddi bir sıkıntı vardı. Hakimlerin taktirine göre kişiler tutuklu yargılanabiliyorlardı. Bununla ilgili yasa değişikliği yaptık. Bunun istisna haline gelmesini sağladık" dedi.
‘BİR TIK İLERİ GİDİP TUTUKLA YA DA TUTUKLAMA DİYEMEYİZ'
Geçmişte Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a fiili saldırıda bulunan ve hakkında soruşturma açılan kişinin bile tutuklanmadığını hatırlatan AK Partili Fatma Benli, şunları söyledi:
"Yani bu kadar nihai bu kadar keskin sınırları olan bir yasa düzenlemesi getirildi. Artık siyasi irade yani Hükümet, Meclis hakime karışamaz. Çünkü Meclis yasa çıkardı 'tutuksuz yargılama esastır' dedi. Ya da dedi ki, ifade hürriyeti esastır, kişi hakkında sadece ifadesini açıkladığı için soruşturma açılmamalıdır, ama şiddet, hakaret ya da devlet düzenini ortadan kaldırmak istisnadır ve yasa kurallarının yerine getirilmesini istedi. Şimdi bu aşamadan sonra bizim bir tık ileri gidip de hakimlere ‘bunu tutuklu yargılama' diyemeyiz. Bunu bakan da diyemez, milletvekili de diyemez."
AK Partili Fatma Benli, Türkiye'nin terörle mücadele ettiğini de ifade ederek, PKK'nın bir tonluk bomba kullandığını, emniyet binalarına, polis ailelerinin oturduğunu bildiği yerlere saldırdığını söyledi. Binalardan bebek cesetlerinin çıkarıldığını anlatan Benli, "Biz artık maalesef Türkiye'de zırhlı ambulanstan bahsediyoruz. Çünkü PKK'lılar ambulanslara saldırı düzenliyorlar. İtfaiye araçlarının kurşunlandığı bu sebeple itfaiye araçlarının yargına gidemediği bir dönem yaşıyoruz. Böyle bir dönem içerisinde hükümetin ya da Meclis'in herhangi bir mahkemeye ‘kararın doğrudur' deme lüksü de bulunmamaktadır, ‘kararın yanlıştır' deme lüksü de bulunmamaktadır. Çünkü eğer siyasi irade hükümet ya da Meclis herhangi bir hakime herhangi bir mahkemeye bu şekilde bir ifadede bulunduğunda o zaman yargı bağımsızlığı şeklinde bir açıklamamız olamaz" diye konuştu.
‘MECLİS'İN GÖREVİ YASALARDA EKSİKLİK VARSA ONLARI ÇALIŞMAK'
Julian Assange davasına atıf yapan AK Partili Benli, "Nasıl ABD casuslukla suçladı ömür boyu hapisle suçluyor diye oradaki hakimler üzerinde baskı kurma sahip değilsek Türkiye'de de hakimler üzerinde şunu yapma bunu yapması tarzında bir açıklama yapma şansına sahip değiliz. Ama ifade hürriyetinin genişletilmesi aynı zamanda tutuksuz yargılamanın esas olmasına ilişkin yasada eksiklikler varsa Meclis olarak bizim görevimiz oradaki istisnalar hakkında daha fazla çalışma yapmak" dedi.
Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi tarafından hazırlanan ‘Bu suça ortak olmayacağız' bildirisine imza atan akademisyenler tutuklandı. Eleştirilere de neden olan bu tutuklamalara iktidar partisi nasıl bakıyor? TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Partili Fatma Benli bu soruya PKK'nın Türkiye'deki saldırılarını hatırlatarak yanıt verdi:
"İstanbul'da İstiklal Caddesi'nde yaşananları biliyorsunuz. Benim gözümdeki tek kare 2,5 yaşındaki kız çocuğunun orada kalmış bebek arabasıdır. Hiç kimse kusura bakmasın 2,5 yaşındaki bir kız çocuğunun ölümle pençeleşmesi ya da Ankara'da bizzat Meclis'in yanında bomba patlatıp da 4,5 yaşındaki çocuğun gözlerini kaybetmesine sebebiyet veren bir olayı şiddet olarak görmeyen bir zihniyetle ilgili benim bir açıklama yapmam mümkün değil. İfade hürriyeti elbette ki vardır. Ama hiç birimizin şiddeti görmezden gelme, insanların evlerinin yıkılmasını, insanların öldürülmesini, roketatarlar ile patlatılmasını meşru bir devlet içerisinde kişilerin kendisinin hakimiyet kurup evlerinin önüne hatta evleri bıraktım ben okulların, sağlık ocaklarının önüne hendekler kazıp da oraya bubi tuzaklarını yerleştirmesini, küçücük çocukları öldürüp sonra bunun suçunu da devlete atmasını, gayet sessiz, sakin, sükunet içerisinde bir ortam varmış da devlet aşırı bir güvenlik önlemi içerisinde davranıyormuş gibi açıklama yapmasını kabul etmek mümkün değil.
‘ANKARA'DA, İSTANBUL'DA, BRÜKSEL'DE, PARİS'TE ÖLENLERE HAKSIZLIK'
Bu orada ölen insanlara haksızlık. Bu Ankara patlamasında ölen insanlara haksızlık. Bu İstanbul patlamasına haksızlık. Bu Brüksel patlamasında ölen insanlara haksızlık. Bu Paris'tekilere haksızlık. Ben Brüksel'e gittiğim zaman ki Brüksel bizzat havalimanlarında askerlerin kalaşnikofla dolaştığı bir yer, buna rağmen orada patlama oldu. Biz orada şunu diyebilir miyiz ki patlamadan sonra Brüksel önlemleri çok daha artırdı, 'Brüksel kendini korumamalı', ya da 'Fransa'nın aldığı o olağanüstü düzen yeniden sistemin değişmesi, hukuka aykırıdır, devlet geri adım atmalıdır, devlet bunu yapmamalıdır…' Bunu deme lüksüne sahip değiliz. Eğer bunu yaparsak Brüksel'de o öldürülen insanlara da haksızlık yapmış oluruz, Fransa'da öldürülen insanlara da haksızlık yapmış oluruz. "
‘AKADEMİSYEN OLSUN, MİLLETVEKİLİ OLSUN, YARGIÇ OLSUN…'
Aynı şeyin Türkiye için de geçerli olduğunu kaydeden AK Partili Fatma Benli, "Biz eğer 2,5 yaşındaki bir çocuğun bebek arabasına bakıyorsak bizim Türkiye'de hiç kimsenin, kim olursa olsun akademisyen olsun, milletvekili olsun, yargıç olsun, normal birey olsun hiç fark etmez, hiç birimizin vicdanının kabul edebileceği bir durum değil. Hepimizin PKK terörüne karşı ve hepimizin her türlü şiddete karşı cevap verme zorunluluğumuz var. Aksi durumda yarın bir gün o hedefin biz olmayacağını kim söyleyebilir ki? Biz de o sokaktan geçiyor olabilirdik. Bunu hiç görmeyip Türkiye'de patlatılan o bombaları o bubi tuzaklarını görmeyip, bir buçuk tonluk bombaların asfaltın altına yerleştirildiğini, uzaktan kumandalı bombalarla onlarca şehit vermemizi görmeyip de Türkiye kendi vatandaşlarını korumamalıdır demek farklı bir durum. Ben bunun açıklamasını yapmam, açıklamasını yapma ihtiyacı duymuyorum işin doğrusu. Çünkü bunu yaparsam eğer o patlamalarda ölen insanlara ya da bu karda kışta evlerinden olup gitmek zorunda kalan insanlara haksızlık etmiş oluruz" diye konuştu.