İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında, Barış İçin Akademisyenler Girişimi'nin 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı bildirisine imza atan İstanbul'daki 733 akademisyen, geçtiğimiz hafta başından itibaren ifade vermeye başladı.
Bugün Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na getirilerek önce savcılığa, ardından da 5. Sulh Ceza Hakimliği'ne çıkarılan akademisyenler Esra Mungan, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy, Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından "Terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanırken, Meral Camcı yurt dışında olması nedeniyle mahkemeye çıkmadı.
HAKİMLİK KARARI: KAÇABİLECEKLERİ YÖNÜNDE ŞÜPHE VAR
Hakimlik kararında, şüphelilerin, üzerlerine atılı, 'terör örgütü propagandası yapmak' suçunu işledikleri yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunması, suçun yasada öngörülen cezasının alt ve üst sınırı, bu suçun önemli ve ciddi sayılan suçlardan olması sebebiyle tutuklama nedeni varsayılması, tutuklama yasağı ve yargılama engeli gibi halin bulunmaması, atılı suç yönünden şüphelilerin alabileceği ceza miktarına göre şüphelilerin kaçabilecekleri yönünde şüphe bulunması, soruşturmanın henüz tamamlanmaması ve atılı suç yönünden ölçülülük ilkesi uyarınca adli kontrol tedbiri uygulamasının bu aşamada yetersiz kalacak olması gerekçeleriyle tutuklanmasına hükmedildiği bildirildi.
Yakalama kararını duyunca kendileri teslim olan akademisyenler kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı!
— ÇHD İstanbul Şubesi (@CHDistanbul) 15 Mart 2016
AVUKAT EYÜBOĞLU: POLİTİK BİR SÜREÇ VE KARARLA KARŞI KARŞIYAYIZ
Kararın ardından adliye önünde açıklama yapan avukat Meriç Eyüboğlu, "Bu karar tamamen hukuk dışı bir karardır. Ve kesinlikle yukarıdan gelmiş bir karardır" dedi.
Avukat Meriç Eyüboğlu #ÇağlayanAdliyesi önünde açıklama yapıyor: ''Bu hukuki dayanağı olmayan bir tutuklamadır.'' pic.twitter.com/IICPgEnyTe
— dokuz8 (@dokuz8haber) 15 Mart 2016
Tutuklama kararıyla ilgili T24'e konuşan avukat Eyüboğlu, şunları söyledi:
"Uzun bir hukuki maratonu geride bıraktık. Savcılık ve mahkeme aşamasıyla sonuçlanan. Politik olarak barışçıl akademisyenler grubunun bir linç kampanyasıyla karşı karşıya olduğunu bizzat gördük, tanıklık ettik. Kamuoyu bunun farkındadır. Ülkenin yetkili ağızlarından YÖK'e, üniversitelerden bir suç örgütü lideri Sedat Peker'e kadar büyük bir linç kampanyası yürürlükteydi. Tutuklanmayla sona eren bu süreç çok şaşırtıcı değil. Nitekim hukuki değil, politik bir süreç ve kararla karşı karşıyayız. Öyle ki, müvekkiller kendi iradeleri ile emniyete gidip ifade vermek üzere başvurdukları halde, her üçü de üniversitede öğretim üyesi olduğu halde, yerleri yurtları belli olan insanlar olduğu halde haklarında önce yakalama, sonra tutuklama kararı verilmesini hukuki kriterlerle açıklamak mümkün değil.
3 akademisyenin tutuklanması kararı bugün Çağlayan Adliyesi önünde bekleyen grup tarafından protesto edildi. pic.twitter.com/dyC1uuozRh
— 140journos (@140journos) 15 Mart 2016
Nihayetinde çatışma ortamının sona ermesi, barışın tesis edilmesi için ifade özgürlüklerini kullanarak kaleme aldıkları 2300 akademisyen ve araştırmacı tarafından kolektif iradeyle oluşturulan bir metinden söz ediyoruz. Bu metin bırakın tutuklama kararını, herhangi bir soruşturmaya dahi konu olamaz. Demokratik ülkelerde ne devleti, ne hükümeti, ne yönetenleri eleştirmek, ne de barış istemek suç olabilir. Bugün yaşadığımız süreç, o denli hukuksuzdur ki, avukatlar olarak verdiğimiz hukuki mücadelenin bir anlamı olup olmadığını sorgular haldeyiz."
Adliye önünde bekleyen akademisyen ve öğrenciler de sloganlarla tutuklama kararına tepki gösterdi.
EMNİYETTE AKADEMİSYENLERE YÖNELTİLEN 14 SORU
1- PKK sizce bir terör örgütü müdür?
2- "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı akademisyenler bildirisi olarak bilinen metni imzalayanlar arasında olduğunuz tespit edilmiştir. Bildiri kim tarafından hazırlandı, tarafımıza ilk olarak ne şekilde ve kim tarafından ulaştırıldı?
3- Yayınlanmadan önceki bir tarihte böyle bir bildirinin yayımlanacağından haberiniz var mıydı, varsa ne şekilde bilgi mevcuttu?
4- Bildiri tarafınıza iletişim araçları ile ulaştırıldı ise gönderici kişi ya da site ve gönderiye ait zaman bilgileri ile tarafınızdan imzalanma işlemi yapılırken kullandığınız internet ve email hesabı adresinizi belirtiniz.
5- Basın bildirisini imzalamadan okuyup içeriğini anladınız mı?
6- Bildiriyi içeriğini okuyup anıldıktan sonra imzalamanızdaki temel maksadınız nedir?
7- KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat tarafından yapılan "Tüm aydın ve demokratik çevrelere Kürtlere öz yönetim ilanlarına sahip çıkma" çağrısından haberdar mısınız? Bildiriyi imzalamanızda bu çağrının etkisi var mıdır?
8- Bildiriyi imzalamanız için tarafınıza herhangi bir özel ya da tüzel kişi/kişilerce yahut herhangi bir kamu/özel kurumlarınca ve de yasal/yasal olmayan örgüt/örgütlerce baskı yapıldı mı?
9- Metnin içeriğinde geçen "devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı sürgün politikasından derhal vazgeçmesini ve bu kasıtlı ve planlı kıyım" ibaresinde geçen katliam ve kıyım kim tarafından yapılmaktadır?
10- Metinde geçen "yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tanzim edilmesini" ve "bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz" ibaresinde talep edilen gözlemci ve tazminatı kim ya da kimler adına talep ediyorsunuz?
11- Türkiye Cumhuriyeti Devleti sizce katliam mı yapmaktadır?
12- Metinde geçen "Bu suça ortak olmayacağız" ifadesinden kastınız nedir? "Suç" ne suçudur, bu suçu kim ya da kimler işlemiştir? Bu suçu terörle mücadele eden güvenlik kuvvetleri mi işlemiştir?
13- Bildiride geçen "açlığa ve susuzluğa mahkum etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir" ibarelerinde belirtilen hakkı kim engellemekte, kim bu ihlalleri yapmaktadır?
14- Bildiriye imza atmaktan ya da içeriğinde geçen ibarelerden dolayı herhangi bir pişmanlığınız söz konusu mudur, yoksa halen bildirinin arkasında mısınız?