Oran'ın avukatı aracılığı ile açtığı dava dilekçesinde, ‘Bu suça ortak olmayacağız' başlığıyla 11 Ocak 2016 tarihinde 1128 imzayla kamuoyuna duyurulan barış çağrısına işaret edilerek, ardından kampanyaya 20 Ocak tarihi itibariyle Türkiyeli 2 bin 212 akademisyen ve araştırmacı ile yurtdışından da 2 bin 279 akademisyen ve araştırmacının destek verdiği hatırlatıldı.
'TALİMATLARI İLE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKI İHLAL EDİLDİ'
Bildirinin yayınlanması ardından Erdoğan'ın akademisyenlere yönelik ağır hakaretlerde bulunduğu, aşağıladığı ve kişilik haklarına saldırdığı belirtilerek, Erdoğan'ın ‘milleti göreve çağırarak destekçilerinin de saldırılarına zemin hazırladığı, idari ve yargısal yetkileri kullanan kamu görevlilerine, imzacılar hakkında soruşturma başlatılması talimatları vererek ifade özgürlüğü hakkını ihlal ettiği' belirtildi.
TEHDİTLER DAVA DOSYASINA EKLENDİ
Dilekçede, Erdoğan'ın "Millet bunlara gereken yanıtı verir" şeklindeki konuşmasından sonra söz konusu akademisyenleri hedef gösteren yayınlar yapıldığı, akademisyenlerin tehdit edildiği ve Baskın Oran'ın mail yoluyla tehdit edilen akademisyenler arasında yer aldığı belirtildi. Ayrıca gönderilen tehditlerde dava dosyasına eklendi.
Dava dilekçesinde ayrıca Erdoğan'ın sözlerinden sonra organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş olan Sedat Peker'in de harekete geçtiği belirtilerek, Peker'in akademisyenlere yönelik, ‘Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız!!!' sözleri de örnek gösterildi. Akademisyenlerin ‘bu suça ortak olmayacağız' bildirisinin de savunulduğu dilekçede, bunun aslında ‘katliamlara ve ölümlere dur demek ve devleti çözüm masasına çağırmak için yapılmış bir çağrı olduğu' belirtildi. Ayrıca kimi insan hakları kurumları, CHP ve Yar-Sav'ın da benzer eleştirilerde bulunduğu hatırlatılarak, Yar-Sav'ın bölgede yaşananlar için ‘insanlığa karşı suç' tanımında bulunduğu da hatırlatıldı.
Yapılan başvuruda, "Erdoğan'ın, hukuka aykırı olarak kullandığı sözler ve imzacı akademisyenlere yönelik idari ve cezai yaptırımlar uygulanması konusundaki talimatları neticesinde; davacının ifade özgürlüğü ve bununla bağlantılı olarak kişisel özerklik hakkının ihlal edildiğinin tespitine, söz konusu söz ve eylemlerin kişilik haklarına haksız saldırı niteliğinde olduğunun tespitine, 4 ayrı konuşma nedeniyle her bir haksız eylem için 2.500 TL olmak üzere toplam 10.000 TL manevi tazminatın eylem tarihinden itibaren yasal faiziyle ödenmesine, kararın ulusal düzeyde yayın yapan yayın organlarında yayınlanmasına" karar verilmesi istendi.