Türkiye'de art arda meydana gelen terör saldırıları sonrası ülkeye korku atmosferi hakim. Güvenlik zafiyeti tartışmaları devam ediyor. Saldırılar sonrası basına getirilen yayın yasakları da ayrı bir eleştiri konusu.
RS FM'de yayınlanan ‘bi de bunu dinle' programına konuşan Uluslararası Güvenlik Uzmanı Sedat Laçiner, karamsar. Saldırılarda can kayıplarının alınan önlemlerle azaltılabileceğini anlatan Laçiner, hükümete yakın medyayı da eleştirdi.
7 Haziran'dan bu yana ülkenin güneydoğusu adeta yangın yeri. Arka arkaya gelen saldırılar ile Batı'nın da tehdit altında olduğu endişesi insanlarda gerginlik yaratıyor. İstanbul'un en kalabalık yerlerinden olan İstiklal Caddesi'nde yaşanan patlama sonrası haftasonu şehirde sokaklar boşaldı. Toplu taşıma araçları tercih edilmedi.
'KRİZ MASASI OLUŞTURULMALI'
Laçiner ise vatandaşların korkmasının doğal olduğunu ve hükümetin halka güven vermediğini söyledi. Patlama alanından yapılan yayınları da, yayın yasaklarını da eleştirdi:
"Korkmak için çok sebep var. Yöneticilerin yatıştırması ‘biz konuyla ilgileniyoruz' gibi mesajlar vermesi anlaşılabilir. Fakat bunun için önlem alınması, halkın idarecilere güvenmesi gerekir. Şu an öyle bir durum yok. Hem bir güvenlik açığı, hem de iletişim sorunu var. Ankara saldırısından sonra televizyonu açtım. Bir muhabir insan parçalarını olduğu yerde dolaşıyor. Polis telaş içinde, ambulans gelmeye çalışıyor. Bu kabul edilebilir bir yayıncılık değil. Kısa süre sonra yayın yasağı geleceğini tahmin ettik. Yalnız, yasak geldikten sonra ortada kimse yoktu. Bir yetkili çıkmalı, kriz masası olmalı. Basına görüntü verilmeli. Bilginin akması lazım. Bilgi akışının sağlanmaması da terördür. Bir sahipsizlik hissi var."
‘YETKİLİLERİN PANİKLEMESİ TERÖRÜN ETKİLERİNİ ARTTIRIYOR'
Laçiner Ankara Saldırısı üzerinden yapılması gerekenlerden de örnek verdi:
"Merasim sokakta o servis araçları birbirine o kadar yakın tutulmasaydı can kaybı bu kadar olmazdı. Ya da Güven Park'ta o karakol yolun kıyısına yapılmamış olsaydı kadar kolay bir saldırı olmazdı. Kızılay'da çevik kuvvet eğer orada duracaksa yolun kenarına bariyer konulabilir. Tamamen önleyemezsiniz ama can kaybını azaltırsınız"
'KÜRT SORUNU HİÇ GÖRMEDİĞİMİZ ÖLÇÜDE BÜYÜYOR'
"Haziran seçimlerinden sonra Güneydoğu'daki olaylar Kürt sorunu hiç görmediğimiz ölçüde büyüyor. Askeri darbeler ve 90'lı yıllar da dâhil, hiçbir dönemde bu kadar vahim hatalar yapılmadı. Tankla topla ‘teröristten temizliyorum' diye şehirler yok edilmedi. Kriminal bir vaka savaşa çevrildi. Suriye ile de durum berbat. Suriye'den yüzlerce insan dalgalar halinde Batı'ya göç ediyor. Bu göçlerle birlikte terör grupları rahat hareket alanı buluyorlar. Mülteciler konusunda da hiçbir endişe yok. Tarihe bakarsanız mülteci akımları ile yıkılan, savaşa sürüklenen devletler var. İşin vicdani boyunu bir yana bunu için önlem alınmalı"
‘MEDYA KORO HALİNDE AYNI ŞEYİ SÖYLÜYOR'
"Ülke yokuş aşağı giderken, her eleştiriyi saldırı olarak görüyorlar. Ülkeyi birleştirmesi gereken liderler de ayrıştırıcı düşman yaratan dil kullanıyorlar. Sonra saldırı olunca hadi birleşelim deniyor. Nasıl birleşelim? Sen ‘hain terörist' demişsin. Çok fazla hamaset yapıyorlar. Gazetelerden de bir propaganda materyali üretilmesi isteniyor. Birebirinin türevi 10-15 tane gazete var. Hepsi aynı şeyi yazıyor. Koro halinde aynı şeyi söylüyorlar."