ABD başkanlık yarışının Demokrat adaylarından Berne Sanders’ın, 1950’lerde ‘oldukça iyi anlaşılan ve kabul edilen’ politikaları sahiplendiğini savunan Chomsky, “Özünde o, ‘geleneksel bir New Deal (ABD’de bir dönem Demokrat başkan adaylarını destekleyen bir oy bloku) Demokratı” dedi.
‘SİYASİ YELPAZE SAĞA KAYDI’
“Reagan’lı yıllarda, toplumun yüzde 80’i, sağlık hizmetlerinin anayasal bir hak olması gerektiğini düşünüyordu, hatta yüzde 40’ı, bunun hali hazırda sağlandığını sanıyordu” diyen Chomsky, bu politikaların destekçilerinin her zaman olduğunu ancak şimdi benzeri şeyleri dile getiren kişilerin ‘radikal’, hatta ‘devrimci’ olarak nitelendirilmelerinin, ülkenin politik atmosferinin neoliberal yıllardaki sağa kayışından kaynaklandığını ifade etti.
‘BUGÜNÜN DEMOKRATLARI, DÜNÜN CUMHURİYETÇİLERİ’
Chomsky, kendisinin ‘gerçek bir devrim’i gerekli görüp görmediği yönündeki soruya ise şu cevabı verdi:
“Siyasi bir devrim gerektiğini düşünmüyorum. bence gereken, radikal olmaktan oldukça uzak olan döneme geri dönmek. Gözünüzde canlandırmanız gerekirse, 1950’lerdeki politik sistem için yapılan yaygın espri, ABD’nin birbirinden çok az noktada ayrılan Cumhuriyetçiler ve Demokratlardan oluşan ’Business Party’ (İşletme Partisi) tarafından yönetilen bir tek parti devleti olduğu yönündeydi, ki yersiz bir tespit sayılmaz.
‘CUMHURİYETÇİLER SİYASİ YELPAZENİN DIŞINA SÜRÜKLENDİ’
Cumhuriyetçilerin ise yelpaze dışına sürüklendiğini söyleyen ABD’li akademisyen, “Fark edilebilir düzeyde bir siyasi parti değiller” dedi.
‘Farklı bir olgu’ olarak nitelendirdiği Donald Trump’ı dışarıda bırakarak Cumhuriyetçiler için bir genelleme yapan ABD’li akademisyen, şunları söyledi:
“Ilımlı bir Cumhuriyetçi olarak nitelendirilen Mitch McConnell’ı ele alalım. Obama’nın seçilmesine verdiği tepki neydi? Oldukça açıktı: Şunu söyledi, ‘Tek bir politikamız olmak zorunda: Hayır!’ ‘O hükümet ne önerirse önersin hayır diyeceğiz ve önünü keseceğiz çünkü gücü ele geçirmek istiyoruz.’ Bu, parlamentoya ait bir siyaset biçimi değil.”
‘SANDERS’LA İLGİLİ RADİKAL OLAN BİR ŞEY YOK’
Sağ kanattan analistlerin de Cumhuriyetçi Parti’yi, ‘radikal isyancılar’ olarak gördüğünü belirten Chomsky, şöyle devam etti:
“Bence sebebi oldukça açık, Neoliberal politikaların uygulandığı her yerde, demokrasinin altı oyuldu. Bu, onların bakış açısına uygundu. Bu neredeyse otomatik olarak başladı ve nasıl gerçekleştiği görülebiliyor. Sonuçlardan birisi ise ana akım merkezlerin çökmeye başlaması oldu ve iki ‘aşırı uç’ da yükselmeye başladı. Bunlardan biri aşırı sağ, diğerine ise sol deniyor ancak bu aslında sosyal demokrasinin solundaki Sanders ya da Jeremy Corbyn gibi isimlere karşılık geliyor ve bunlarla ilgili radikal olan hiçbir şey yok.”
‘TRUMP BAŞKAN OLURSA, CENAZE ÇANLARI ÇALAR’
Dile getirdiği düşünceler konusunda ciddi olması durumunda, Donald Trump’ın başkanlığının birçok kişi için ‘cenaze çanlarının çalması’ anlamına geleceğini dile getiren Chomsky, Trump da dahil Cumhuriyetçi adayların tamamının küresel ısınmayı yok saydığını hatırlattı. Paris İklim Zirvesi’nde alınan kararların, Cumhuriyetçiler yüzünden Kongre’den geçirilemediğini belirten ABD’li akademisyen, “Geçerliliği kanıtlanmış bir anlaşmaya bile onay vermediler” dedi.
Trump’ın ‘her şey ellerinden alınmış gibi hisseden insanlar’a hitap ettiğini belirten ABD’li akademisyen, “Büyük Depresyon dönemindeki tüm zorlukları rağmen, insanların bir şeylerin düzeleceğine dair umudu vardı” dedi. Günümüzde durumun böyle olmadığını söyleyen Chomsky, insanların mevcut yaşamın içinden çıkamayacak gibi hissettiğini ifade etti.
Sığınmacılara yönelik ayrımcı politikanın da yeni bir durum olmadığının altını çizen Chomsky, Trump’ın sınırlara duvar örmekle ilgili fikirlerinin hali hazırda Obama yönetimi tarafından uygulandığını ifade ederek, “Obama, Meksika sınırına duvar örmek için bastırıyor, böylece Orta Amerika’dan gelenleri dışarıda tutabilecek. Peki neden insanlar Orta Amerika’dan kaçmak istiyorlar, çünkü ABD Reagan’lı yıllarda orayı yok etti” diye konuştu.
Radio Sputnik’ten Brian Becker’ın Noam Chomsky’le yaptığı özel röportajın ilk bölümünü buradan dinleyebilirsiniz. Programın ikinci bölümü, salı günü yayınlanacak.